Bu hafta vizyona giren Çok Pişmiş-Burnt lezzet ustası bir şefin hayatına odaklanmış. Filmi seyrederken hem yemeklerin tadını hissedeceksiniz hem de tabakların neredeyse bir tablo güzelliğinde nasıl hazırlandıklarına hayret edeceksiniz.

Hep dediğimiz gibi sinema o kadar geniş bir alanı kaplıyor ki ona sanat, eğlence veya ne derseniz deyin tam olarak ifade edemiyorsunuz. Onun için sürekli hayatın yansıması derim sinemaya. Bence sinemanın en doğru tarifi bu. İşte bu hafta vizyona giren Çok Pişmiş bu sefer bizi Londra’nın dünyaca ünlü mutfaklarına, restoranlarına götürüyor. Filmin başrollerinde Bradley Cooper ve Sienna Miller rol alıyor. Künyeye baktığınızda filmin ABD yapımı olduğunu göreceksiniz. Fakat buna kanmayın. Çünkü Alman, İngiliz, Fransız ve ABD sinemalarının ünlü isimleri filmde yer alıyor. Mesela Good Bye Lenin ile gönüllerimize taht kuran Alman yıldız Daniel Brühl veya Can Dostum filminden hatırlayacağınız Fransız oyuncu Omar Sy, Ferzan Özpetek’in yönettiği Serseri Mayınlar filmiyle dikkatleri çeken İtalyan yıldız Riccardo Scamarcio ve tabii ki İngiliz aktirist Emma Thompson, ABD’li Uma Thurman. İşte bütün bu yıldızların toplandığı bir film Çok Pişmiş. Yine de bu kadar ünlü isme rağmen bence filmin yıldızı pişerken seyrettiğimiz o birbirinden lezzetli muhteşem görünen yemeklerdi. Bu filmin ayrıcalıklı tarafı işte o yemekler. Böyle söyleyerek filmin başrolünde oynayan Bradley Cooper’a haksızlık yapmak istemiyorum. Hayatının bir evresinde herşeyi mahvederek çalıştığı ve ünlendiği lokantanın kapanmasına sebep olup ülkesini terkeden ve bir bakıma kendini cezalandıran şef Adams Jones karakterini çok iyi canlandırmış. Hatta uyuşturucu ve alkol batağına saplanan daha sonra biraz günah çıkarmak biraz da kaybettiği yıldızları geri almak için dönen şef karakterinin fiziksel yorgunluğunu da perdeye tam yansıtabilmek için aldığı kilolar ve buna uygun tavırlarla başarısını katlamış diyebilirim. Bir filmin başarılı olabilmesi için kesinlikle katmanlı olması gerekiyor. Yani deminden beri yazdığımız o güzel yemekler veya mutfaklar, şefler ile mutfak çalışanlarının arasındaki sert ilişkiler yanında hayatın manevi tatlarının da filme sızması çok önemli. Küçük küçük anektodlarla hayat üzerine yapılan konuşmalar, altı çizilmeden verilen fikirler, açılımlar filmdeki yemeklerden yola çıkılarak hayat üzerine denemeler, hepsi çok başarılı. Düşünün Fransa’nın ve İngiltere’nin en önemli şeflerinden biri kendine yardımcı olarak almak istediği sos uzmanı bir çalışanı görüşmeye çağırıyor ve filetoların, kremşantilerin sihirbazının buluşmak için seçtiği yer bir Burger King. Sos uzmanı Helene buluşmaya gittiğinde dünyaca ünlü şef Adams’ı ağzına Burger Kingi’in hamburgerlerini tıkarken görüyor. Hem şaşırıyor hem de biraz rahatsız oluyor. Bu tepkisine karşın Adams, Helene’ye birşey yemek isteyip istemediğini soruyor. Helene redediyor. Niye istemiyorsun dendiğinde, bol yağlı, sağlıksız ve ucuz etten oluşan hambugeri hiç bir zaman yemediğini söylüyor. Adams ise “Bu ucuz et halkın yemeğidir. Senin asıl reddettiğin halk gibi olmaktır” deyiveriyor. Ve şimdi yenilen birçok yemeğin bu fakir insanların oluşturdukları menülerden çıktığını söylüyor. Gulaştan, pizzaya, boloneze kadar bir çok yemeğin böyle ucuz etlerle çocuklarına yemek yetiştirmek isteyen kadın ve erkeklerin ellerinden çıkması aslında şefin yardımcısına ve biz izleyicilere verdiği bir ders. İşte yemek, hayat, aşk, yıkılmak sonra tekrar ayağa kalkmak hakkında bir film. İnanın filmden çıktıktan sonra kapağı hemen bir restorana attım. Güzel bir etli sandviç ve naneli ayranla Çok Pişmiş filminin kapanışını yaptım. Size de iyi seyirler ve afiyet olsun.

FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Burnt
Yönetmen: John Wells
Senarist: Steven Knight
Oyuncular: Bradley Cooper, Sienna Miller, Daniel Brühl. Lily James
Yapım: 2015, ABD, 100 Dak.

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.