Zeki Demirkubuz’un son filmi Bulantı henüz vizyona girmeden tartışma yarattı. Film öncesi Demirkubuz’un verdiği röportaj gündem oluştururken demeçteki detayları, filmin çok konuşulan sahnelerini, oyunculuğu, festivalleri de etkileyen siyasi atmosferi, Bulantı ve Kasap Havası filmlerini oyuncu Cemre Ebuzziya ile konuştuk. Cine Dergi için gerçekleşen bu açıksözlü röportaj ile sizleri baş başa bırakıyorum.
Amerika’da ve Fransa’da eğitim, birçok yabancı projede görev almış bir oyuncu olarak Türkiye’deki sinema ve dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsun?
-Evet, Amerika da dört yıl oyunculuk üstüne eğitim aldım ve yurtdışında workshoplara katıldım. Türkiye’deki sinema ve dizi sektörünü yeni tanımaya başladığım için değerlendirmede bulunmak istemiyorum. Özellikle sinema sektörünü büyük bir ilgi ile izliyorum. Yurtdışında kazanılan başarılar da sektörün ne kadar önemli bir yere geldiğini kanıtlıyor.
-Zeki Demirkubuz’un “Oyunculara iyi olduklarını gösterecekleri senaryoyu verebilen tek adam benim” iddiası geçtiğimiz haftanın gündemiydi. Rolde kendini gösterebileceğin nasıl sahneler oldu? Bu anlamda kendini ifade edebildiğini düşünüyor musun?
-Ben işimi ve benden oyuncu olarak istenilenleri en iyi şekilde yapmak isterim ve en iyi şekilde yapmak için uğraşırım. Özeleştirinin, disiplinin ve dürüstlüğün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Benim için önemli olan kendimi göstermek değildi, önemli olan kendi olanaklarımı ve kendimi zorlamaktı. Senaryoda çok farklı renklerde ve çok farklı anlarda kendimi geliştirmek için olanaklarım oldu. Benim için çok değerli ve önemli bir deneyimdi.
İYİ BİR YÖNETMEN OYUNCUYU ZORLAMALI
-Oyuncuları sette zorlamasıyla tanınan bir yönetmen Demirkubuz. Senin böyle bir deneyimin oldu mu?
-Her yönetmenin kendine özgü bir tarzı ve çalışma biçimi var. Benim içinde Zeki Demirkubuz, Türkiye’nin değerli yönetmenlerinden biri. Benim gözümde Masumiyet ve Kader, Türk sinemasının başyapıtlarından. Oyuncu olarak tabii ki sette zorlanmalıyım. Üstelik Bulanti oyuncu olarak benim ilk uzun metraj film deneyimim. Zorlanmasaydım çok şaşırır ve ürkerdim. Bir yönetmen istediğini elde edene kadar uğraşır ve gerektiğinde sert olmalıdır. Ben iyi bir yönetmenin böyle çalıştığına inanıyorum; sizi doğru yöne doğru itmeli, zorlamalı ve kendinizi aşmanıza yardım etmeli. Önemli olan kişisel değil de oyuncu Cemre olarak yönetmenin ne amaçla zorladığını anlayıp, ne istediğini kavrayıp oyununuza dahil etmeye çalışmaktır.
-Filmin bir oyuncusu olarak Bulantı hakkındaki eleştirileri nasıl karşılıyorsun, eleştirilerin ortak noktası “anlaşılması ve sevilmesi zor” bir film olduğu…
-Bir filmin herkese hitap etmemesi beni pek şaşırtmadı. İyi ki hepimiz aynı şeyleri sevmiyor ve farklı algılıyoruz. Ne can sıkıcı bir dünya olurdu herkes aynı şeyleri sevseydi!
KASAP HAVASI’NI GİDİN, GÖRÜN, KAÇIRMAYIN
-Çiğdem Sezgin’in ilk uzun metrajı Kasap Havası’nda rol aldın, film henüz seyirciyle buluşmadı. İzleyicilere tek cümleyle özetlemen gerekse nasıl anlatır, bu film müjdelersin?
-Ben senaryoyu okuduğumda çok heyecanlandım ve çok beğendim anlatılan hikayeyi ve aktarma biçimini. Duygusu çok güçlü bir film ve başarılı bir film olduğunu düşünüyorum. Gidin, görün, kaçırmayın derim.
-Film Altın Koza’da gala yapacaktı olmadı. Festivallerdeki gündeme dair bu düzenlemeleri nasıl karşılıyorsun?
Keşke Adana Film Festivali açılış ve kapanış törenini iptal etmeseydi. Ben gerçek sanatın ve sanatçının her zaman, koşullar ne olursa olsun hayatin parçası ve yansıması olması gerektiğini düşünüyorum. Sanatçılar gayet saygılı ve anlayışlı bir davranış ile yaşanılan olaylara duyarlı bir şekilde halkımızın acılarını paylaştığını duyuracaktı. Ama olmadı. 10 Ekim’de Ankara şiddetle kınadığım bir katliam yaşandı. Barış yürüyüşünde hayatını kaybedenler için başsağlığı diliyorum. Öfkeliyim ve içim yanıyor. Festivaller kısıtlanabilir, Barış mitingleri bombalanabilir, fakat sanatı ve sanatçıyı toplumdan koparmak ve yavaş yavaş herkesi umutsuzluğa ve korkuya yönlendirmek doğru değil. Umuyorum ki hep beraber barış içinde yaşamanın ve sevmenin bir yolunu bulup siyasetten uzak sanata yakın bir yol alırız.
SEVİŞME SAHNELERİ TABİİ Kİ KOLAY DEĞİL
-Canlandırdığın kadınların birbirinden farklı olma vurgusu dikkatimi çekiyor. Şimdiye kadarki bu seçkide kendine en yakın hissettiğin rol neydi?
-Çok sevindim fark ettiğine. Şansıma farklı karakterler oynama imkânım oldu. Büyük, küçük bana verilen her rol benim için kendimi tanıma adına büyük bir şans. Zaten mesleğimi bunun için yapıyorum. Keşke hepsini bir kere daha oynama şansım olsa eminim her biri için daha da derin ve zengin bir yolculuğa çıkardım. Ben “büyüdükçe” diyelim yeni deneyimler ve yaşamışlıklar kazandığım için, oynadığım karakterleri de daha iyi işleme imkânım olurdu.
-Bulantı’nın sevişme sahneleri filmin vizyonundan önce gündeme geldi. Hatta yönetmenin rolü oynayacak oyuncu bulamadığı için kendisinin rol aldığı açıklandı. Senin bu tür sahneler için çekincen var mıdır?
-Kolay değil tabii ki. İlk sinema deneyimim olduğunu için zaten zorlanıyordum ve deneyimsiz olan her oyuncunun yaşadıkları zorlukları yaşadım. Bu da sadece o sahneler biriydi.
-Biz neden ekranda hep çok yakışıklı, zengin erkek ve saf, masum güzelliği olan kadın seviyoruz sence?
-Televizyondaki diziler sanki izleyicinin seveceği ve empati kurabileceği konulara hitap ediyor. Seyircinin hoşuna gitmeyen diziler reyting bulamadıkları için iptal ediliyorlar ve emeği gecen zor şartlarda çalışan ekip ve oyuncunlar onca emeğe rağmen issiz kalıyorlar bir sonraki projeye kadar. Ekranlarda gördüğümüz konularda, seyircinin hoşuna gidiyor ki reytingleri iyi olup yarışa devam ediyorlar. Televizyondaki diziler, toplumun neyle empati kurup ne ile empati kuramadığının, neyi sevip sevmediğinin güzel bir yansıması.
İLK GÖRÜŞTE AŞK… NEDEN OLMASIN?
-Son olarak TV’de, Muhteşem Yüzyıl’da seni Şehzade Mustafa’nın ilk görüşte aşık olduğu kadın olarak izledik. İlk görüşte aşka inanır mısın?
-Henüz başıma gelmedi ilk görüşte aşk. Zaten oynarken çok zorlandım yaşamadığım bir duyguyu aktarmam gerekiyordu ama neden olmasın? Dünya’da bir suru insan yaşıyor eminim birilerinin başına geliyordur. Aşk benim için zaman ile karşınızdaki kişiyi tanıdıkça, anladıkça, güvendikçe, emek verdikçe ve en önemlisi sevdikçe oluştuğuna ve güçlendiğine inandığım bir duygu.
-Yeni TV ve film projeleri var mı?
-Çok heyecanlandığım yeni bir film projem var. Maalesef şimdilik daha fazla bilgi veremiyorum.
-“Keşke ben oynasaydım” diye düşündüğün bir film veya dizi, rol oldu mu?
-Olmaz mı! Türkiye’de ve dünyada o kadar iyi oyuncular ve iyi filmler var ki “keşke” dememek pek mümkün değil. Birkaç gün evvel Paolo Sorrentino’nun “Youth” filmini seyrettim ve Michael Kane’in Rachel Weisz’in seviyesinde oyuncuları geçtim onlar gibi olabilmek, onları çalışırken bile seyretmek çok büyük bir armağan ve lütuf olurdu.
-Son olarak sosyal medyada hakkında merak edilen bir soru sorayım, Ziyad Ebüzziya, Yonca Ebuzziya, Alev Ebuzziya gibi mesleğinde yıldızlaşmış isimler tanıyoruz. Bir akrabalığınız var mı?
-Evet ailem…
Röportaj: Gizem Merve Kaboğlu