Eylül garip geçti. Festivallerin ertelenmesi veya geçirdikleri değişimler bu ülkenin her endüstrisinde olduğu gibi sinemasında da kurumsallaşmanın imkansızlığını bize hatırlattı. Festivallerle ilgili kısmı Banu, Dirensinema köşesinde çok iyi anlatmış. Tek problem de bu değil. Dergi olarak bir yalnızlık hissediyoruz. Sinema beyinfırtınası yapılması gereken bir alan. Ancak mücadele ve rekabetle ilerleyebilirsiniz. Ne yazık ki bu anlamda bizim statümüzde bir rakibimiz yok ve bu beni rahatsız ediyor. Bunu üstü kapalı bir böbürlenme olarak görmeyin. Eskiden Sinema dergisi, Beyazperde, Antrak gibi birçok popüler dergi vardı. Artık sadece Cinedergi kaldı. Yanlış anlaşılmasın Altyazı, Arkapencere ve Filmarası gibi dergiler var ama onların kulvarı farklı. Bu yalnızlık biraz can sıkıcı. Neyse gelelim bu ayın röportajlarına. Sözüm ona Uluslararası Adana Altınkoza film festivali, nasıl uluslararasıysa, değil uluslararası kapılarını Adana’da yaşayanlar dışında herkese kapattıkları için ulusal bile olamadı bu yıl festival. Ve böylece bizler oradaki başarılı sinemacıların maceralarını sizlere anlatamadık. Ama en azından bir tanesini aradan çekip aldık. Yarım filmiyle büyük başarı kazanan 14 yaşındaki Ece Tatay dergimizin konuğu.
Hasan Karacadağ’ın Dabbe’sinin başrol oyuncusu Sema Şimşek’te bize röportaj veren isimlerden. Ayın ilk haftasında vizyona giren Vesvese Cin Çarpması filminin kadın yönetmeni Sümeya Kökten filminin gerçek bir hikayeyi anlattığını söylerken çok ciddi. Eylül’ün son haftasında vizyona giren Gurulduyan Kalpler’in başarılı yönetmeni Ömer Uğur Banu ile konuştu. Marslı filminden yola çıkarak en iyi bilimkurgular listesi Halil İbrahim Sağlam’dan geldi. Knock Knock filminden yola çıkarak haşara çocuk Eli Roth incelemesi Murat Kızılca’dan. Masis ise benimde kabuslarımın seçkin konuklarından olan içine şeytan girmiş bebekleri bir dosyada toplamış, evlat olsa çekilmezler. Ekim’in en güzel şeyi olan Filmekimi seçkisini ise önerdiği liste ile Utku arkadaşımız dergimiz için değerlendirdi. Yazılarını bayılarak okuduğum yazarımız Başak, Dario Argento’nun üç ANA efsanesinin ilk filmi Suspiria ile bir dizi yazıya başladı. Türk sinemasının ünlü yönetmenlerini değerlendiren ve bu yazılarıyla gerçekten sinemaya edebi bir katkı sunan Didem Peker Başaran’ın bu ayki konuğu İnan Temelkuran’dı. Sinemanan kadın yüzü Farklı Açı köşesini yazan Meltem ise bomba gibi bir filmi sizlere tanıttı: Urok. Bu ay yepyeni yazarımız Semra Güzel Korver ile tanışacaksınız. Belgesel sinemanın bu önemli ismi artık dergimizde yazılarıyla yer alacak. Bu ay Sundance Film Festivali’nin temsilcilerinden Hussain Currimbhoy konuğuydu. Kritikler, özel köşeler, portreler, vizyonlar, diziler ve daha neler neler. Size iyi okumalar.