Fox Tv’nin yaz dönemi dizilerinden biri İnadına Aşk. Yönetmenliğini Yusuf Ömer Sınav’la birlikte yıllardır dizi dünyasının içerisinde yer alan Osman Sınav’ın yaptığı dizi de yönetmen, bu kez birbirine zıt karakterlerin bol inatlı, bol sürtüşmeli, bol oyunlu romantik komedi aşk hikâyesini ekrana taşır. Bir dönem televizyon ekranlarından aşkın kitabını yazan Deli Yürek dizisine yapılan gönderme senaristlerin Sınav’a selamıdır.
Başrollerinde Açelya Topaloğlu (Defne Barutçu) , Can Yaman (Yalın Aras), Nilay Duru (Yeşim Aras), Eren Vurdem (Çınar Barutçu), Cevahir Turan (Ezgi Aksoy), Cem Belevi (Deniz Aras), Yeşim Dalgıçer (Leyla Aksoy), Taner Rumeli (Toprak Barutçu), Tibet Tursun (İdris Doruk Barutçu), Bilge Şen (Pembe Barutçu) ve Selim Gürata’nın (Süreyya Aras) yer aldığı dizi birbirlerine zıt dört çiftin aşk hikâyelerini anlatıyor. Aşkta inat, günümüz dizilerinin vazgeçilmezleri arasında. Zengin kız-fakir oğlan klişesinden sonra, inatçı kız-inatçı oğlanın bütün çabalarına rağmen aşka yenik düşmeleri klişesi başı çekecek görünüyor. Nitekim, son dönem dizilerinden Kara Para Aşk, Kiralık Aşk ve İnadına Aşk inatçı âşıkları anlatan dizilerden yalnızca bir kaçı.
İnadına Aşk’ı bütün klişelerine rağmen izlenir kılan noktaların başında doğru oyuncu seçimi geliyor bence. Özellikle en son Kaçak Gelinler dizisindeki yoga hocası Almira olarak ekranda yer alan Açelya Topaloğlu, Defne karakteri için biçilmiş kaftan görünüyor. Defne hiç durmadan kendisiyle bile dakikalarca konuşabiliyor. Bu durum izlerken kimi zaman yorucu olsa da, oyuncu beden diliyle uyumlu başarılı performansı ile ani iniş-çıkışları olan Laz kızı inatçı Defne karakterini bütün doğallığıyla canlandırıyor. Karakterin adının Star Tv’de yayınlanan Kiralık Aşk dizisindeki ana karakterle aynı olması yine patron-çalışan arasındaki inatçı aşkı anlatan diziyle olan bir başka benzerliği daha akla getiriyor. Kiralık Aşk’ta Defne’yi Sinan’dan kıskanan ve işten ayrılmak istemesine sinirlenen Ömer, patron kimliğinin gücüyle Defne’ye işte zulüm ediyor. İnadına Aşk’ta ise, kuzeni Deniz’den Defne’yi kıskanan Yalın, ikilinin Defne’nin doğum gününde yemeğe çıkmalarını engellemek için Defne’yi bir gece tuvalete kilitleme hakkını kendisinde buluyor. İşin ilginç yanı, bizim haksızlığa gelemeyen inatçı kızımız Defne, bu olayı duyan ve işe gitmesini yasaklayan abisiyle işten ayrılmamak için kavga ediyor.
Bu inatlaşmalar kavgalar dizinin ilk aşkını doğuruyor ve inatçı, geveze, zeki Laz kızı Defne ile Arass Teknoloji’nin yakışıklı ama kadınların zeki olabileceklerine ihtimal vermeyen, annesi ve babası ayrıldığı için aşka inanmayan kaba patronu Yalın birbirlerine aşkını itiraf ediyor. Defne’yi ilk gördüğü günden beri bir şekilde taciz edebilmesi ve Defne’nin Yalın’ın bu bedensel yakınlıklarından ziyade onun diğer eylemlerine daha çok kızması yaratılan Defne karakteriyle pek uyuşmuyor ve bir noktada tacizi normalleştiriyor bence.
Dizinin öne çıkan diğer aşkı, Yalın’ın modern olarak kodlanan kız kardeşi Yeşim ile Defne’nin geleneksel kodları baskın abisi Çınar, arasında ilk görüşte alevleniyor. İkilinin ayrı dünya görüşüne sahip olmaları bir süre bu aşkı frenlemeye çalışmalarına neden olsa da aralarında var olan ve bazen abartılarak vurgulanan tutku, aşkın farklı olanı birleştiren yanına yenik düşmelerine ve kendilerini aşka bırakmalarına neden oluyor. Kardeşinden uzak durması konusunda Yalın’ı sürekli uyaran ve bununla da kalmayıp fiziksel şiddet uygulayan Çınar’ın (ki neden bu kadar çok kavga sahnesi var? Sürekli yumrukların konuşmasına ne gerek var anlamadım) Yeşim’le aşkı işleri karıştırıp izleyicinin tansiyonunu yüksek tutuyor. Dizide Deniz karakteri dışındaki bütün erkekler için yaratılan kaba, düşüncesiz, geleneksel, özellikle mini eteğe takıntılı ve hatta dizideki karakterlerin deyimiyle “odun” erkek modeli karşısında kadınların iyi yanları nedeniyle aşklarına ve dolayısıyla onlara yenik düşmesiyle dişilik normları içselleştiriliyor, kimi noktalarda normalleştiriliyor. Kadınların kimi zaman söz dinlemeleri ya da çeşitli taktiklerle onları ehlileştirmeyi görev edinmeleri ile baskın toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kadın ve erkeğe ilişkin bazı kalıplar kırılır gibi görünürken bazıları meşrulaşıyor.
Her dizinin vazgeçilmezi gitar çalıp, şarkı söyleyen karakteri burada Deniz’dir. Dizide Deniz’e bir süre kök söktürecek olan ise Defne’nin ev arkadaşı ve yengesinin kardeşi olan doktor Ezgi’dir. Ezgi’nin ilk bölümlerde kendisini doktor değil takipçi/tacizci bir hasta olarak tanıtması ve ikili arasında yaşanan kaçma kovalama süreci dizideki bir başka komedi unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu ikili arasında ki aşk ihtimali çapkın Deniz’in, daha önce nişanlısı tarafından aldatılan yaralı Ezgi’den uzak durmaya, arkadaş kalmaya karar vermiş görünmesiyle şimdilik askıya alınır. Dizinin son aşkı Defne’nin büyük abisi ile kıskanç ve kaba yanları yüzünden ondan boşanmış olan ancak oğluyla birlikte İstanbul’a gelip yine bir Barutçu’nun gözetimi altında yaşayan Leyla’dır. Davul bile dengi dengine vurgusunu yapan Leyla ve Toprak aşkı, aşığız ama farklı dünyaların insanıyızın bir diğer resmidir.
Dizinin izlenirliliğine ve yeni sezonda devam etme ihtimaline gelince, her ne kadar patronu etkilemek için mini etek giyilir, plaza kızı böyle olur, çalışan patronuyla kırıştırır temsilleri bana kadını aşağılayıcı, itici, tahammül edilemez gelse de, çoklu karakterli ve dolayısıyla tansiyonu yüksek oluşu, karakterlerin kimi özellikleriyle karikatürize tipler oluşu diziyi bir süre daha izletir diye düşünüyorum.
Nergiz KARADAŞ