Hafızalarımızda Avrupa Yakası’nın Şesu’su olarak yer eden, şimdilerde Karagül’ün kötü Sabri’si Bülent Polat ile Cine Dergi için oyunculuktan hayata, Amerika geçmişinden Karagül’e kadar pek çok konuya değindik.
Entelektüel birikimi kadar esprili üslubuyla da dikkat çeken oyuncuyu yakından tanımak ister misiniz?
Karagül zirvedeki yerini o kadar sağlamlaştırdı ki rekordan rekora koşuyor bu başarının nedeni ne? Diğer dizilerden farkı ne?
Hikayesini seyircisine çok iyi ulaştırıyor. Bu hikaye anlatımına iyi oyuncu kadrosu, yönetmen ve profesyonel bir set ekibi eklenince sonuç başarılı oluyor. Tabi en önemlisi yapımcımız Şükrü Avşar’ın proje üzerindeki titiz çalışması. Set ortamı oyuncunun üretimi için uygun koşulları taşıyor Karagül setinde. Senaryo oyuncunun ki rolünün ağırlığı ne olursa olsun performans gösterebileceği şekilde yazılıyor. Monologu bol olan bir senaryo:) Sevgi ve saygının hakim olduğu bir set.
Bir projeye hazırlanırken, oyunu sahneye koyarken izleyici hayaliniz oluyor mu? Örneğin Karagül’de sizi kim sevsin, kim izlesin istersiniz?
Benim hayal gücüm tamamen hikaye ve karakteri derinleştirmek için çalışır. Kendi seyircisini bulur anlattığımız hikaye. İnsanı insana insanca anlatma gayreti içinde olurum 🙂 Karagül’ü ilk anam babam ve eşim izlesin sevsin isterim. En önemlisi onlar, onlar inanıp sevgimi seyirci de sizi aileden biri sayıyor ve seviyor.
“YAŞARKEN ÖLMEK GİBİYDİ…”
Tükenmişlik sendromu nedeniyle Amerika’ya gittiğinizi duydum ben de geçirdiğim için iyi biliyorum semptomları sizde nasıl tezahür etti? Ben tırnağım kırılsa ağlıyordum mesela, sizdeki semptomlar nelerdi?
Doğru duymuşsun 🙂 ben hem kırıyor hem kırılıyordum tabii sonuç olarak ağlıyor ve ağlatıyordum. Oyunculuk benim için bir is değil bir yasam biçimi. En çok oyunculuğum etkilendi. Kötü oynadığımı hissediyordum. Heyecanımı yitirmek benim için yaşarken ölmek gibi… Gitmek ve yenilenmek Şart olmuştu.
New Yorkta bar işletmeciliği yaptığınız doğru mu? Bir türk oyuncu için Amerika’da oyuncu olmak hayal mi?
Evet doğru. Bir oyuncu için orası büyük hayal Dünya’nın neresinden oyuncu olursanız olun… Ama gerçekleşecek bir hayal.
Amerika’da artık drama çalışmak istediğinizi belirtirek bu yönde oyunculuk eğitimleri aldığınızı okudum. Karagül bu anlamda büyük bir şans… Dizinin kötü adamlarından birisiniz…
Evet drama oynarken büyük keyif alıyorum. O yönümü geliştirmek istedim. Şükrü Avşar ve Murat Saraçoğlu bu anlamda bana güvendi. Bende bu şansı iyi değerlendirdim. Sert bir drama ve karakter oynuyorum. Zorlayıcı ama keyifli ve eğlenceli…
“HAYAT BİR SAHNE DEĞİL Mİ?”
Komedi ile de ekrana geldiniz, kötü adam rolüyle de risk alabilen bir oyuncu olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Risk benim hayatımda en çok aldığım ürün 🙂 evet beceremezseniz büyük risk. İnandıramazsanız büyük risk. Oyunculara pek önermeyeceğim türden bir durum. Ama hayat hem komedi hem drama biz olumlu insanlar için. Hayatta bir sahne değil mi? :))
Hayatınızın bir film olduğunu düşünsek şu an o filmin nerelerindeyiz?
Garip ben hep bir futbol maçına benzetirim. Hayatımda film olmasın artık içim dişim film oldu 🙂 futbol maçı dersek ikinci devre başladı diyebilirim. İlk bölümde yaptığımız hataları ikinci devre yapmama kararlılığım var. Film olursa hadi sizi kırmayayım. Düğüm bölümü bitmek üzere
Filmin türü ne olurdu peki?
Aşk ve macera… Festival filmi olsun istedik ama olmadı, gişe ağır bastı 🙂
Bu minvalde son soru bu filmi izleyen biri olsanız Bülent hakkında ne düşünürdünüz? İntiba nasıl olurdu?
Acaba havalı birimi… Sert birine benziyor ama film boyunca eğlendik… Güldürdü de bir taraftan. Garip bir adam 🙂
“ROMANTİK AKŞAM YEMEKLERİ YAPIYORUM”
Romantik biri olduğunuz, yemekler yaptığınız geldi kulağıma… Akşama size gelecek olsak “kesin” ne yemek yapıyor olurdunuz?
Su ara gelirseniz mangal ateşim ile lezzetli sağlıklı yemekler Yaparım. Kışın balık menüm gayet lezzetli. Tatlı sürprizimiz heyecan verici. Közde kahve keyfi. Romantik akşam yemekleri yapıyorum doğrudur 🙂
Haydi sizden bir de öneri alalım, çok kitap okuduğunuz kulağıma geldi okurlarımıza “şunu kesin okuyun” diyebileceğiniz bir kitap var mı?
Elimden geldikçe, elimden kitap düşürmemeye çalışıyorum. Herkese öneririm. Okuyun faydası var. Son donemde beni etkileyen, Hakan Günday: AZ, Hasan Ali Toptaş : gölgesizler, Sebahattin Ali : içimizdeki şeytan…
Röportaj: Gizem Kaboğlu