Türk sinemasının sömestr dönemi geldi çattı. Bu yıl yine bir rekor yılı, 01 Ocak 2015’ten bu yana sinema salonlarında tam 75 yeni film gösterim şansı elde etti. Peki, kaçı sinemada izlemeye değer? Murat Tolga Şen yazıyor.
Bundan 10 yıl önce, 2005 yılında (Babam ve Oğlum’un gişe rekortmeni olduğu yıl) yıl boyunca gösterilen toplam yerli film sayısı 29 idi. Şimdi sadece 6 ayda bu rakamın 2,5 katı film yapıldı ve seyirciye sunuldu. 16 milyon seyirci sinemada film izlemek için 165 milyon TL harcadı, işin ticareti her zamankinden büyük!
Gişenin tepesindeki 10 filme bakarsak, batı cephesinde değişen bir şey olmadığını göreceğiz yine… Türk seyircisi komedi seviyor, sinemada gülmek için bilet alıyor. Acı ama gerçek; Türkiye’de sinema bir lunapark eğlencesinden öte anlam ifade etmiyor. Bu kanaate varmak zor değil çünkü listenin en altındaki, seyircisizlikten kırılan filmlere baktığımızda göreceğimiz manzara; buranın festival filmlerinin enkazlarıyla dolu olduğu…
Yine acıklı bir tespit; 75 filmin içinden bir başyapıt çıkmıyor, çoğu seyret-unut tarzı hazır çorba çabukluğunda işler… Beğendiğimi söylediğim filmler bile hoşgörü makinesini tam güç çalıştırmam sayesinde listeye girebiliyor.
Bunları okurlarımla da paylaşmak isterim. Öncelikle 2015’de şimdiye kadar gösterilenler içinde sevdiğim, size de izleyin diyebileceğim 10 film;
- Kuzu
- Çekmeceler
- OHA: Oflu Hocayı Aramak
- İçimdeki İnsan
- Eksik
- İçimdeki Balık
- Tepecik Hayal Okulu
- Kocan Kadar Konuş
- Limonata
- Figüran
Bu listeyi çıkarırken oldukça zorlandığımı itiraf edeyim çünkü sevmeme rağmen bir sürü kusuru olan yapımlar bunlar bir yandan… Ama şimdi hiç zorlanmadan, seyredenlerin çoktan unuttuğu sizin de seyretmezseniz hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz, sinemamıza olan inancınızı kaybetmenize yol açabilecek kadar ‘olmamış’ filmler;
- Güvercin Uçuverdi
- Kod Adı K.O.Z
- Çılgın Kamp
- Fatih’in Fedaisi: Kara Murat
- Mihrez: Cin Padişahı
- Yav He He
- Beni Sen Anlat
- Aşkopat
- Manda Yuvası
- Karaman’ın Koyunu
İşte böyle, görünen o ki; yılsonuna kadar 100 filmden çok daha fazlasını izlemek şansı elde edeceğiz ancak bunun şans mı yoksa lanet mi olduğu tartışılır. 3 yıl önce “Türk Sineması Batıyor” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Batmadı ancak genç ve pırıltılı sinemacılar yerine “ben de film çekeyim, yönetmen olayım” ya da “ucuz bir komedi/korku filmi çekip parayı bulalım” zihniyetindeki tüccarların üşüştüğü ve yerde tekmelediği can çekişen bir canlıya dönüştü.
MURAT TOLGA ŞEN / @murattolga@gmail.com