2014 tarihe geçebilir. 2000 sonrası Türk sinemasının bu kadar çok film ürettiği bir dönem herhalde olmadı. Biz dergi olarak filmlerimizin röportajlarına yetişemez olduk.
Tam 6 röportajı dergiye koyduğumuz halde neredeyse bir o kadar sayfalarımızda yer veremediğimiz önemli isimler ve filmler var. Böyle bir dönem de 1970’lerin başında yaşanmıştı. Tabii 1970’lerde sinema salonu bugünden çok daha fazlaydı. Ayrıca yabancı filmler bugünkü kadar çok vizyon almıyorlardı. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda sinema salonu bulamayan Türk filmlerinin de gösterildiğini düşünürsek bugünkü salonlar sadece Türk filmlerini göstermeye yeter sanıyorum. Bu arada dikkat ederseniz sinemamız benim için Türk Sineması olarak adlandırılır. Aynı bu ülkede yaşayan farklı ırklara ait insanların Türk olarak adlandırılması gibi. Yani Kürt asıllı Türk vatandaşı, Türk asıllı Alman vatandaşı olan insanlar gibi. Bunun yanı sıra Türkiye sineması diyen kişilere de bir eleştirim yok. Zaten olmamalı da. Kim ne isterse söylesin. Sonuçta bu terminoloji herkesin siyasi duruşuyla bağlantılı. Sinemayla bir ilgisi yok aslında. Bu konu üzerinden sinema tartışması yapanlar bence ikiyüzlü. Amaçları kendi siyasi duruşlarını başkalarına dikte ettirmek. Neyse biz onların tuzağına düşmeyelim ve dergimize geri dönelim. Kimler yok ki röportajlarımızda. Ayşen Gruda, Işıl Yücesoy, Erden Kıral, Kaan Müjdeci, Nisan Dağ, Esra Saydam ve Suç ve Ceza Filmleri Koordinatörü Bengi Semerci hepsi konuşmak için Cinedergi’yi seçti. Bu 6 röportajın dışında dosyalarımızda sizleri tatmin edecek. Bu ayın en önemli filmlerinden Yıldızlararası’ndan yola çıkarak Halil İbrahim Sağlam, Christopher Nolan filmleri dosyası yaptı. Yazarımız Başak Bıçak ise Miss Julie filmi dolayısıyla Liv Ullmann ve Bergman arasındaki ilişkinin meyvesi olan filmleri odağına aldı. Salak ile Avanak ikinci filmleriyle karşımızda. Egemen Tokatlıoğlu hemen bir Jim Carrey dosyası patlattı bu filmle ilgili olarak. Murat Kızılca ise korkunun bebekleri ve oyuncaklarıyla haşır neşir oldu bu sayıda. Masis Üşenmez dergimizin yazarı olması dışında ödüllü bir fotoğrafçıda. İki kabiliyetini birleştirdi ve içinden fotoğrafçı geçen filmleri topladı sizin için. Didem Peker Başaran ise Türk sinemasındaki yönetmen gezisine Pelin Esmer ile devam etti. Onun yazılarının sinema bilgisiyle edebiyatın buluştuğu önemli metinler olduğunu düşünüyorum. Bu ay yepyeni bir yazarımız daha aramıza katıldı. Bugün gazetesinin köşe yazarı Tuğçe Madayanti Dizici ilk yazısında White God filmini inceledi. Film muhteşem yazı da onun kadar güzel oldu. Susmayan Köşede Murat Tolga Şen, Diren Sinemada Banu Bozdemir sazı ellerine aldılar. Dizi bölümümüz ise herzamanki gibi dopdolu. Nergiz Karadaş dizilerin panoramasını yazdı. Dizi dünyasına genel bir bakış atmak için çok önemli bir yazı. Aynı zamanda Karadayı’nın güzel yıldızı Funda Eryiğit te Nergiz’in sorularını cevapladı. Şenay Tanrıvermiş ise Episode köşesinde benim de kişisel olarak çok sevdiğim Black Mirror dizisini inceledi. Daha bitmedi ama kalanları da sayfalar için de siz keşfedin. İyi okumalar.