Yaz sezonunda Fox Tv’de başlayan ve yeni sezonda da devam edecek olan Kiraz Mevsimi’nin başrollerini Özge Gürel (Öykü), Dağhan Külegeç (Mete), Serkan Çayoğlu (Ayaz) ve Nilperi Şahinkaya (Şeyma) paylaşıyor.
Hedef kitlesi genç jenerasyon (özellikle y kuşağı) görünse de kişisel gözlemlerime dayanarak izleyici yaş ortalamasının tek bir kuşakla sınırlanmayacağını söyleyebilirim.
Dizinin hikâyesine gelince dizide 5 tane çiftimiz ve her birinin kendilerine has ilişki dinamikleri var. Ama esas kızımız-oğlumuz Öykü ve Ayaz. Diğer karakterler ise, ilişkilerinde iniş çıkış yaşamakla birlikte Öykü-Ayaz aşkına vurgu yapmak için var aslında. Dizinin başında Öykü eski komşusu, en yakın arkadaşının abisi ve aslında kendisini kıskanan ve sürekli ayağını kaydırmak için oyunlar oynayan ama arkadaşıymış gibi davranan Şeyma’nın yeni sevgilisi olan Mete’ye çocukluğundan beri âşıktır. İlerleyen bölümlerde ise, tesadüfen tanıştığı ve sonrasında gelişen olaylar yüzünden bir ara sevgili rolü oynadığı Ayaz’a âşık olur. (bu tesadüflerden biride en büyük hayali başarılı bir modacı olmak olan Öykü’nün idolünün Ayaz’ın annesi Önem Dinçer olmasıdır.) Önce bu aşkı kendisine bile itiraf edemeyen Öykü, iki aşk arasında kalır ama sonunda kendisiyle yüzleşir ve Ayaz’a olan aşkını itiraf eder. Mete’nin iş ortağı ve en yakın arkadaşı olan Ayaz, Mete’nin sakin, geleneksel kişiliğinin tersine sosyal, eğlenceli ve çapkın bir karakterdir. Tanıdığı kızların aksine Öykü’nün fazlasıyla doğal, dürüst ve optimist kişiliği Ayaz için eğlenceli bir oyun olarak başlayan bu ilişkiyi aşka dönüştürür.
ZENGİN OĞLAN-FAKİR KIZ AŞKI ESKİLERDE KALDI
İlk bakışta zengin oğlan-fakir ama gururlu/yetenekli kız çevresinde seyredecek duran ya da seyretmesini öngördüğümüz ve hatta belki de umduğumuzun aksine hikâyemiz karakterler arasındaki sınıf farkını teğet geçiyor. Toplumsal bir gerçeklik olarak var olan sınıf farkı zengin kız-fakir oğlan (ya da tam tersi) aşkıyla yıllarca Yeşilçam ve sonrasında televizyon dizilerinde temel çatışma konusu olarak gelenekselleşen anlatı yapısıyla karşıma çıktığından mıdır bilinmez, birçok izleyici gibi bende nerede bir zengin oğlan-fakir kız görsem böyle bir sınıf çatışması bekler olmuşum. Oysaki gerçek hayatta zengin ve fakir arasında artan uçurumun aksine özellikle 2000’lerde taşları yerine oturan yeni popüler Türk sinemasına benzer olarak son dönemin birçok dizisinde de karakterlerin, sınıfsal görünümlerine ilişkin temsiller değişti. Bu değişimin bir örneği de Kiraz Mevsimi. Dizide Öykü ve Ayaz arasındaki sınıf farkı teğet geçilerek, aşkı merkeze alan ve aşkın ne olduğuna, nasıl yaşanması gerektiğine vurgu yapan kodlamalar ile romantik aşkın reçetesi sunuluyor aslında. Bu sayede karakterlerin yaşadığı sanal evrende, sosyal bir gerçeklik olan sınıf farkı ve/veya aşka ilişkin izleyicilerin algıları yönlendiriliyor. Örneğin alışılmışın aksine Öykü ve Ayaz arasındaki sınıf farkının sorun yaratmaması ya da kızlar arası muhabbetlerde geçen “teklif ederse hemen evet deme”, “ilk buluşmada sakın öpüşme”, “yemeğe gidin hesabı ödeme kibarlığı gösterirse sevgilisiniz yoksa değilsiniz”, “sinemaya gidin âşık olduğun adam romantik film seçerse sevgilisiniz aksiyon seçerse değilsiniz”, şeklinde ki diyaloglar aşkın reçetelendiriliyor olması genç izleyicilerin ilişkiye bakış dinamiklerini de etkiliyor kuşkusuz.
Bunların yanı sıra daha öncede söylediğim gibi aşkı merkeze alan dizide karakterlerin diğer kimlikleri (Öykü’nün evlat ya da öğrenci kimliği) ve ilişkilerine ilişkin kopukluklar, yüzeysel geçişler yok değil. Örneğin Öykü’nün öğrencilik hayatına son birkaç bölümde yer verilmemesi, ailesine düşkün olmasına rağmen Öykü’nün evden giden dikiş makinesini hala fark edememesi, dizinin başında Öykü’ye gizli bir aşk beslediğine ilişkin güçlü sinyaller veren Emre’nin bir anda kendisine âşık olan Burcu’ya karşılık vermesi bunun en güzel örneği.
Peki, Neden Kiraz Mevsimi
Dizinin tutma sebeplerinden bir tanesi izleyicinin yeni yüzler görmek istemesi ve ekipte yeni yüzlerin ağırlıkta olması. İzleyici yorumlarından da anlaşılacağı gibi özellikle Öykü ve Ayaz’ı çok sevimli bulmaları ve birbirlerine yakıştırmaları. Bir diğeri ve belki de en önemlisi modellik yapan, Zeytin Tepesi ve Kuzey Güney adlı diziler ile Hande Yener’in “Ya Ya Ya” adlı parçasının klibinde rol alan Serkan Çayoğlu’nun fiziksel özellikleriyle ön plana çıkması, beğenilmesi ve bu sayede geniş bir hayran kitlesinin oluşması. O kadar ki ne beyaz atlı romantik prensin, dublajın da etkisiyle bazen abartıya kaçan oyunculuğu ne de Öykü karakterinin doğal, naif kişiliğini vurgulamak için gereksiz tepkiler veren Özge Gürel’in doğal olmayan oyunculuğu bile izleyicinin gözüne batmıyor. Romantik komedi olan dizinin izleyici tarafından benimsenmesini sağlayan bir diğer etken hem ekibin hem de hikâyenin enerjisinin yüksek olması. Her ne kadar Öykü-Ayaz’ın bir türlü sevgili olamamasına tepki gösterseler de (ki son bölümde nihayet kavuştular) dramdan sıkılan ve mutlu aşk görmek isteyen, bu nedenle de Öykü ve Ayaz’ın romantik görüntüleri ile yetinen izleyicilere doğru adres olarak geliyor Kiraz Mevsimi. Ama ben yine de âşıkların kavuşmasının ardından içerikte rutine ve/veya tekrara düşebileceği tehlikesinden ötürü hikâyeye derinlik katılması gerektiğini düşünüyorum. Gerçi bir işin kalitesinin ya da başarısının reytingle ölçüldüğü günümüz dizi dünyasında Kiraz Mevsimi bir süre daha kendisine yer bulur gibi geliyor. NERGİZ KARADAŞ