Korku filmleri içinde tartışmasız en çok ziyaret edilen figürlerden biri de Vampirlerin atası olarak kabul edilen sevgili Kontumuz Dracula. Bu sezon gösterime girecek olan Dracula Anlatılmamış Hikaye(Ya da Başlangıç, Türkçe ismi sürekli değişiyor), hala bize Bram Stoker’ın müthiş kaleminden çıkan kökleri bazı gerçeklere dayanan bu hikayede yeni şeyler vaat edebileceğini söylüyor. Gary Shore’un yönettiği aksiyon korku kırması film Dracula’nın köklerini seyirciye göstermeye çalışacak.

Sadece 2010 yılından beri piyasada olan “yakışıklı aktör” sıfat tamlamasının hakkını veren Luke Evans, şimdiye kadar Clash of the Titans, Fast and Furious 6, The Hobbit: The Desolation of Smaug gibi filmlerde karşımıza çıkmıştı. Ancak asıl bombasını No One Lives’de oynadığı psikopat rolü ile yaptı. Bu küçük korku filmi geçen yılın en iyi cinayet filmlerinden biri olarak hafızalara kazınırken Luke Evans’ın her rolün altına rahatlıkla girebileceğini gösterdi bizlere.

Evans son rolü Vlad III Țepeș ile bir kez daha önemli bir rolün altına imzasını atacak. Şimdiye kadar sinemada gördüğümüz Dracula’ları düşünürsek Evans en genç ve karizmatiklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Filmde anlatılan Vlad karakteri karanlık bir kişilik olarak yansıtılmıyor. Vlad’ın iyi bir eş ve aile babası iken Krallığını Osmanlının yıkımından kurtarmak için ruhunu bile satacak noktaya gelişini izliyoruz. Bizim tarihte tam bir barbar olarak işlenen, Kazıklı Voyvoda olarak bilinen Kont Vlad   karakteri kendi ülkesinde tam bir kahraman olarak anılır. Bu da tarihin ne kadar farklı sunulabileceğini gösteren ilginç bir örnek.

Evans’a önceki Dracula karakterlerinden kendi rolünün farkı sorulduğunda bu filmin daha karakter odaklı olduğunu söylüyor. Eşi, oğlu ve insanları için kendi insanlığını feda eden ancak Dracula olduktan sonra da hala sevdikleri için savaşan bir karakter var karşımızda. Gücün karanlık tarafına geçse de yıkımı elinden geldiğince düşmana yönlendirmeye çalışıyor.

Daha filmin yayınlanan fragmanının altında yorumlarda bile saldırgan bir tutum sergileyen Türk kullanıcılar filmdeki Osmanlı ile savaş sahnelerinde nasıl bir tepki verecek merakla bekliyorum. Özellikle 100 bin kişilik Osmanlı ordusu ile Dominic Cooper’ın oynadığı Fatih Sultan Mehmet filmde görüldükten sonra. İkilinin savaşı filmin en merakla beklenen bölümü olacak.

Dracula Untold görüldüğü üzere Batman Dark Knight izinden giden bir karanlık süper kahraman hikayesi. Bu çok tutan tarzı hem bir edebi kitaba hem de ufak da olsa tarihi gerçeklere dayandırıyor. Shore da özellikle bu konuya dikkat çekmek için anlatıyor. “Başka bir Dracula filmi çekmek istemedim. Bu yüzden filmin daha adından seyirciye bu beklentiyi vermek istedik. Bizim Dracula’mız yüz yıllardır bilinen saf kötücül bir karakter değil. Film boyunca onun değişimini izleyeceksiniz.”

“Aslında tarihi bir epik film çekiyoruz. Halkını ordulardan kurtarmak isteyen bir kahraman ile başlayan filmin hikayesi Braveheart’ı andırıyor. Bundan sonra konu karanlık bir hal alıyor ve korku unsurları devreye giriyor.” diyor Shore.

Daha film gösterime girmeden devam filmleri için de hazırlıklara başlandığını da belirteyim. Özellikle ülkemizin Neo-Osmanlıcılık ile kucaklaştığı yeni Türkiye’de oldukça sert tepkiler alacağını düşündüğüm Dracula Untold’u merakla bekliyorum. Şimdi yeni Kontumuz gelene kadar geçmişte kendisini beyaz perdeye taşımış ünlü oyunculara şöyle bir bakalım.

Nosferatu(1922):

Dracula ismini kullanmadan hikayeyi anlatan bu Alman klasiği Kontu tam bir parazit olarak resmetmiş ve Max Schreck’in müthiş oyunculuk stili ile sinema tarihinden silinmeyecek ilk adımını attırmıştır.

Dracula(1931):

Bela Lugosi’nin adeta üstüne yazılmış gibi duran Dracula kontu ilk defa karizmatik bir beyefendi olarak karşımıza çıkarır. Tabi geceleri bakirelerin kanını içtiğini düşünmez isek.

Dracula/Horror of Dracula(1958):

Korku filmleri ile nam salan stüdyo Hammer’ın bu ilk Dracula uyarlaması hem kışkırtıcı hem de korkunç olmayı başarır. Christopher Lee, Lugosi’nin Dracula’sından daha çapkın ve karizmatiktir.

Blacula(1972):

Blaxploitation türünün en eğlenceli örneklerinden olan Bracula bu sefer köklerini afrikalı bir prensten alır. William Crain’in oynadığı Blacula, Afro Amerika kültürü ile Dracula’yı buluşturan bir korku komedi olarak tarihin en çok ses getiren Dracula uyarlamalarından biri olur.

Dracula(1979):

Frank Langella’yı Dracula olarak izlediğimiz bu yapımda baş düşmanı vampir avcısı Van Helsing rolünde ise Laurence Olivier vardır. John Badham’ın yönettiği yapımda Dracula yine romantik, karizmatik ve stil sahibi bir karanlıklar lordu olarak karşımıza çıkar.

Nosferatu the Vampyre(1979):

Klaus Kinski’nin oynadığı bu müthiş yeniden çevrim kitaptan çok 1922 tarihli filmin izini sürer. Werner Herzog’un yönettiği film Dracula’yı çok daha üzgün ve kana susamış bir şekilde resmeder.

Bram Stoker’s Dracula(1992):

Francis Ford Coppola’nın ellerinde romantik bir aşığa dönüşen Dracula, Gary Oldman’ın oyunculuğu ile sinema tarihindeki en büyük başarısını gerçekleştirir.

Dracula: Dead and Loving It(1995):

Komedi filmlerinin ünlü yönetmeni Mel Brooks ve Leslie Nielsen’ı bir araya getiren yapım bu sefer Dracula’yı Brooks’un komedi anlayışı üzerine şekillendirir. Nielsen’ın Çıplak Silah serisinden aşina olduğumuz komedi oyunculuğu ile Dracula adeta mezarında ters döner.

Masis Üşenmez

 

 

 

Masis Üşenmez
1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. Biriktirdiği haftalıklarıyla Star Wars oyuncakları alıp kendi serüvenlerini yazmaya başladığı yıllarda ailesi tarafından Rus edebiyatına yönlendirilmeye çalışsa da orada da Stanislaw Lem, Asimov gibi yazarlarla takılarak bu türden kopamayacağını anlamış, lise yıllarında Arthur C. Clarke, Stephen King gibi yazarları hatmederek …

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.