Hepimizin bildiği Uyuyan Prenses – Maleficent yepyeni bir bakış açısıyla sinemaya çekildi. Angelina Jolie ile 9. Bölge’den hatırlayacağınız Sharlto Copley’in başrolünü oynadığı bu masal diğerlerinden çok farklı…

Masallar çocukluğumuzda hayata karşı ilk edindiğimiz tecrübeler. İyiyi kötüyü ilk kez onlarda görürüz. İlk korkularımızla bu masallarda yüzleşiriz. Genel itibariyle masalların ortak özelliği iyilerin iyi kötülerin ise tam kötü olmasıdır. Bir prenses vardır mutlaka, pembe yanaklarıyla etrafa gülücükler atar ve ona aşık olan iyi mi iyi bir de prens tabii. Bunların peşinde ise karga burunlu kötü mü kötü bir cadı. Bu hafta vizyona giren Malefiz klasik yapıyı bozuyor. Filmde iyiler kötü, kötüler iyiye dönüşüyor. Gerçek hayatta insanların daha çok gri bölgelerde yaşadığını kabul edersek daha gerçekçi bir masal var elimizde diyebiliriz. Üstelik çok radikal göndermeler de var. Filmin alt metnine geçmeden önce yönetmen ve oyunculara bir bakalım. Robert Stromber ilk yönetmenlik denemesinde Malefiz’i ortaya çıkardı. Avatar ile sanat yönetmenliği dalında bir Oscar’ı olan Stromberg Hollywood’ta çok tanınan bir görsel efekt uzmanı ve sanat yönetmeni. Pan’ın Labirent’inden Avatar’a kadar edindiği tecrübeleri Malefiz’de kullanmış. Uyuyan Güzel’i çocuk masalından daha çok yetişkinlerin zevk alacağı bir hale getirmiş. Klasik masaldaki kötü cadıyı Angelina Jolie canlandırıyor. Prensesin babası kralı ise 9. Bölge’den hatırlayacağınız Sharlto Copley. Sapsarı saçları, pembe pamuk teniyle prensesi ise Fanning kardeşlerden Elle Fanning. Filmin odağında Angelina Jolie var. Aslında bütün dönüşümler ve derin karakter ona ait. Filmin öyküsünü kısaca aktaralım. Sihirli ormanda yaşayan Malefiz parlak kanatlarıyla herkese neşe dağıtan iyi bir genç peridir. Bütün ormandaki yaratıklar onu görmekten, onunla şakalaşmaktan mutlu olurlar. Aynı zamanda ormanın koruyucusudur da. Bir gün genç peri ağaç askerlerinin genç bir hırsızı sıkıştırdıklarını görür. Sihirli ormana girmiş bu genç hırsız değerli bir taşı çalmak istemektedir. Malefiz ile genç hırsız Stefan arasında bir arkadaşlık başlar. Stefan iyi yürekli olsa bile çok hırslıdır. Anne babası ölmüş olan Stefan bir ahırda yaşarken bütün amacı saraya ulaşmak ve bir unvan sahibi olmaktır. Stefan ile Malefiz büyürken arkadaşlıkları aşka dönüşür. İlk öpücük her ikisi için de önemlidir. Fakat yıllar içinde Stefan hırsının kurbanı olur ve Malefiz’den vazgeçip saraya kapılanır. Malefiz ise büyümüş ve ormanın koruyucusu olmuştur. Bu sırada kral büyülü ormana göz diker. Ordusuyla ormana dayanır. Malefiz ve orman güçleri, insan ordusunu yener. Kral bu yenilgi yüzünden bütün adamlarına Malefiz’i öldürmelerini emreder. Başarana ise hem kızını hem de krallık tacını bırakacaktır. Stefan ormana gider ve Malefiz’i bulur durumu anlatır ve dikkatli olmasını ister. Ama amacı farklıdır. Bir zehir ile uyuttuğu Malefiz’in kanatlarını keser. Sonunda bu sayede kralın gözüne girmiş ve istediğine ulaşmıştır. Malefiz ise kendine geldiğinde duyduğu acıyla kanatlarını kaybettiğini, daha da kötüsü sevdiği adamın kendisine ihanet ettiğini anlar. İnsanlara ve hayata karşı güveni kalmamıştır. Büyülü orman artık eskisi gibi değildir. Daha önce ormanın bir kraliçesi veya komutanı yokken artık Malefiz iktidarını resmen ilan eder. İçi intikam ateşiyle dolmuştur. Stefan’ın kral olduktan sonra kraliçeden bir kız sahibi olduğunu öğrenir. Saraydaki kutlamalar sırasında kralın önünde yeni doğan kız bebeği lanetler. 16 yaşına geldiğinde eline batan bir iğne ile sonsuz uykuya dalacaktır prenses. Onu ancak gerçek bir aşk öpüşü kurtaracaktır. Malefiz hayatta gerçek aşk diye bir şey olmadığını acı bir şekilde öğrenmiştir. Kısacası prensesin ölüm fermanını imzalamıştır. Peki, gerçekten hayatta gerçek aşk yok mudur? Filmin finalinde müthiş bir sürpriz var. Çok şaşıracak ve içinizde tartışacaksınız. Sırf bu final bile bu filmin farklı değerlendirilmesini gerektirir. İyi seyirler.

FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Maleficent
Yönetmen: Robert Stromberg
Senarist: Linda Woolverton
Oyuncular: Angelina Jolie, Sharlto Copley, Elle Fanning, Sam Riley
Yapım: 2014, ABD, 97 Dak.

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.