Kanal D’nin sürprizli işlerinden biriydi Vicdan… Geçtiğimiz haftalarda ani bir kararla sona erdi. Ömrü 13 bölüm bile sürmedi. Ancak her gün sosyal ağlar vasıtasıyla izleyicilerden dizinin devam etmesi için kendilerine destek vermemi istedikleri iletiler ve imza kampanyası çağrıları aldım. Haliyle dizinin kısa sürede neden bu kadar sevildiğini kısaca yazmak gerekti. Vicdan neden tutmadı, neden sevildi ve nasıl iz bıraktı?
Dizinin konusu özetle şöyleydi: Nişanlısı Yunus’u (Timuçin Esen) nedensiz yere terk eden Keriman (Ahu Türkpençe) yıllar sonra İstanbul’a döner. Yunus başkasıyla nişanlanmış, zengin olmuştur ve Keriman’ın yeğeni Müge, Yunus’un yeğeni Emre ile flört etmektedir. Emre’nin ilişkilerini kasede kaydetme fantezisi sebebiyle ikilinin arası bozulur ancak evlenme teklifiyle ara düzeltilir. Keriman’ın nişanlısı Yunus’u neden terk ettiği ise hala açıklanmazken artık her detayda vurgulandığı üzere terke sebep olan olay eniştesinin kardeşi Yılmaz ile ilgilidir. (Eniştenin kardeşi Yılmaz muhtemelen Keriman’a tecavüz etmiştir vs.)
Her bölüm neredeyse aşk üçgeninin oluşması ile biterken bir türlü konuşamayan, birbirine açılamayan Keriman ve Yunus’un dudakları final bölümünde bile birbirine değmedi. Dizi ani final yapınca, senaryo da aynı aceleye getirilmişlikle izleyiciye veda etti.
Vicdan’ın hatası: Tempo ve Muhafazakar Mesaj Çelişkileri
Peki, hedef neydi, neden başarılı olunamadı? Vicdan’ın Kanal D’nin bir diğer dizisi Güneşi Beklerken gibi hem genç hem de orta yaşlı izleyiciyi çekmeye yönelik hazırlanan bir dizi olduğunu düşünüyorum. İlk bölümdeki hızlı olaylar, Yunus ile Keriman’ın ilk karşılaşma heyecanı izleyiciyi ekrana bağlarken ikinci bölümde 1 buçuk saat boyunca karşılaşamayan ikili izleyiciye illallah dedirtti. Tempo ilk bölümden sonra bir daha da yükselmedi zaten…
Bir neden de dizinin muhafazakar mesajları içerisindeki çelişkilerle ilintiliydi… Dizideki “aile sözü dinlemeyenin başı yanar” temalı kızlı erkekli eğlenceye polis baskını hikayesi bariz muhafazakar mesajlar içeriyordu. Aynı şekilde annesi mahalleden bir adamla evlilik dışı ilişki yaşayan genç kadının sevgilisiyle sevişmesi gösterilirken, standart aile hayatı olan bir diğer kadının ise sevgilisine “yapma” demeleri ekranı uzun süre meşgul etti. Özetle “iyi aile kızı” tanımımız bir kez de diziyle pekiştirildi. Dizideki bu kültürel muhafazakar tema reyting sistemi düşünüldüğünde izleyici için çekici görünse de bu vurgu bence gençleri ekrandan uzaklaştırdı. Cinselliğin farklı nedenlerle (yaş, doğaüstü güçler vs.) göz ardı edildiği veya evlilik sonrası meşrulaştığı genç karakterli diziler (Fatih Harbiye, Bir Aşk Hikayesi, Pis Yedili, Sana Bir Sır Vereceğim, Güneşi Beklerken) genç izleyici için çekiciyken muhafazakar mesajın verilme şekli genç izleyicinin fikrine yatkın olsa da görmek istemediği formda sunuldu. Aşkın masumluğu iş yaparken, sevgilisi ile seks görüntülerini kameraya almak isteyen gencin duyduğu aşk aynı derecede sevimli kalamadı izleyicinin gözünde.
Vicdan’ın En Başarılı Noktası Gerçekçiliğiyledi
Neden sevildiği sorusu ise bende gerçekçilikle karşılık buldu. Diyaloglardaki gerçekçilik konusunda başarı olağanüstüydü. Dizinin senaristi Murat Taşkent’in diyaloglarında ilk bölümden itibaren Ali Ulvi Hünkar’ı anımsatan bir gerçeklik duydum. Öyle ki, düşük beklentiyle ekran başına oturduğum dizinin ardından “bu dizi beklentimi aştı” özetinde bir yazı bile yayınladım blogumda. Mekan seçimleri, sanat yönetmenliği, oyuncu seçimi, replikleri… Her şeyiyle bana o kadar gerçek geldi ki Vicdan… Yan apartmanımızdaki komşumuz nasıl bir evde oturuyorsa öyleydi Esma’nın evi… Mahallemizin dilli teyzeleri nasıl çekiştiriyorlarsa birbirlerini öyle konuşuyordu karakterler, öyle sinirleniyor, öyle seviniyorlardı. Keriman’ın ablası Esma, Devrim Yakut’un can verdiği karakter, dizinin lokomotifiydi. Vicdan’ın her olayda kahkaha atan sinir bozucu Vehbi’si İlhan Kilimci ise kısa sürede ekrandaki en ilginç tipler arasında yerini aldı benim için.
Dizi izleyicide gerçekçilikle iz bıraktı… Sosyal ağlardaki yorumlara baktığınızda da vurgunun hep gerçeklik üzerinden yapıldığını fark edeceksiniz. İz bırakan bir diğer nokta ise casttaki oyunculara ve fenomen dizi Hırsız Polis’e duyulan özlemle ilgiliydi. İlk bölümde Mehmet Erdem şarkılarının kullanılmasıyla hata yapıldığını düşünsem de ardından Timuçin Esen’in fenomen dizisi Hırsız Polis’i anımsatan Cem Yıldız şarkılarının dizide yer alması izleyiciye “onu sevdiysen bunu da seversin” çağrısıydı.
Hırsız Polis de 10. bölümden sonra bir anda reyting almaya başlayan bir iş olmuştu elbette dinamikleri farklıydı ancak belki Vicdan da bu şansı hak ediyordu. “Kanal D “Vicdan”sız kaldı” başlığını seçmem de bu yüzden tesadüf değil. Nicelik değil niteliğin yatıştığı bir TV hayali uzun süredir ütopik TV dünyası için. Vicdan gerçekçi hikayesiyle masalların yanında ayırt edilirken, final kararıyla başka bir gerçek daha suratımıza tokat gibi iniyordu: “TV bir ticaret aracıdır ve satan neyse o ekranda kalır.”
www.twitter.com/gizemkaboglu