Tolga Örnek’le röportaj yaparken her filminiz farklı bir yorumla karşımıza çıkıyor demiştim, o da herkes bana bunu söylüyor, deniyorum sadece demişti. Evet deneyen bir yönetmen kendisi. Belgeselle başlayan sinema dilini Kaybedenler Kulübü gibi fenomen olmuş bir radyo programının iki farklı kafasına kadar uzandırmayı başardı. Hep belli bir düzeyi oldu işlerinin ama genelde popüler bir sinema algısı yaratmaya çalıştı. Devrim Arabaları ve keza Kaybedenler Kulübü belki bu işlerin dışındadır derken Senin Hikayen geldi…
Son yıllarda artan şehirli insanın dertleri çokça sinemaya girmeye başladı. Özcan Deniz’in şehirli insan hikayeleri Su ve Ateş’le yarı feodal düzlemde devam ederken, Senin Hikayen daha çok kadın ve erkeğin toplum içindeki rolünü sorguluyor. Yani çiftler çocuk sahibi olmaya karar verirse neler kaybeder neler kazanır.
Tabii bir de hikayenin modern kadın ve erkeğin dışında babaanne ve dede modu var ki, o çatışmayı iyi kurmuş Örnek. Onun dışında Esra’nın çocuk sahibi olmaya karar verme hikayesi, onu uzatması ve hayata ilişkin tüm sorgulamaları bir anda yaşaması bana film büyük laflar ediyormuş gibi geldi açıkçası. Ya da Hakan’ın sarsaklıkları… Bir çifti çocuk sahibi olmaya karar vermelerinden, oluncaya kadar süreci kapsayan filmde en sevdiğim şeylerden birisi de babaanne karakteriyle Nevra Serezli bence. En gerçek, en sıcak karakter oymuş gibi geldi bana. O yüzden onu mutlu etmek için seferber olunana bir film hali de var yapımda. Neyse ki bazı filmler gibi mutlulukla kesilen dram fazlaca trajik tutulmuyor herkes payına düşeni alıyor hikaye içinde. Hatta mizah unsuru da çiftlerin büyük kararı atlattıktan sonra epey yardımcısı oluyor.
Senin Hikayen kadın ve erkek arasındaki durumları samimiyetle anlatmaya soyunuyor, çiftin cinsel durumları da yansıyor perdeye, çocuk olduktan sonraki çileleri de. Bu anlamda derdini iyi anlatmış diyebiliriz ama yine de film seyirci üzerinde pek cazibesine olduğuna inandıramıyor, öyle akıp geçen bir hikaye gibi duruyor.
Timuçin Esen’i sonuçta karizmatik hallerinin dışında izliyoruz, keyifli hallerine tanıklık ediyoruz, Selma Ergeç’i de böyle bir rolde görmedik sanki, yani mutlu ve sıradan hayatın dertleri içinde demek istiyorum. Senin Hikayen herkesin kendisinden bir parça bulacağı, daha çok şehir insanına odaklı bir film. Aşk ve aşk dertlerinden çok bir sonraki aşamaya odaklanıyor. Çocuk yapmaya kalkışırsanız ne olur diye soruyor ve cevabını da naif bir biçimde veriyor… Belki bir parça senin bedenin, senin kararın demeye getiriyor olabilir bir yerlerden!