This film publicity image released by Sony - Columbia Pictures shows Jaden Smith in a scene from "After Earth." (AP Photo/Sony, Columbia Pictures) ORG XMIT: NYET842

Night Shyamalan sinemasından pek haz etmem. Filmografisinde sevdiğim yegane filmi Paul Giamatti’nin başrolde döktürdüğü 2006 yapımı “Sudaki Kız”dır. Bildiğiniz üzere Shyamalan, son olarak “Son Hava Bükücü” projesini de yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Şimdi de Will Smith’in kiralık yönetmeni! olarak “After Earth”ün yönetmen koltuğunda…

This film publicity image released by Sony – Columbia Pictures shows Jaden Smith in a scene from “After Earth.” (AP Photo/Sony, Columbia Pictures) ORG XMIT: NYET842

Filmin kısaca konusu şöyle… Uzay gemileri düşen genç Kitai Raige ve efsanevi babası Cypher, insan ırkının kaçmasından 1.000 yıl sonra dünyaya ayak basmışlardır. Cypher yaralı olduğu için, Kitai’nin yardım çağrısı yapmak üzere tehlikeli bir yolculuğa girişmesi gerekir. Eğer eve dönebilmek istiyorlarsa, baba oğulun birlikte çalışmayı öğrenmesi ve birbirlerine güvenmeleri gerekmektedir.

Hemen belirtmek gerek; proje Will Smith’in oğlu Jaden Smith için hazırladığı/finanse ettiği bir PR çalışması. Hatırlarsanız Jaden Smith, babası Will Smith ile birlikte 2006’da “Umudunu Kaybetme” de oynamış ve gönülleri fethetmişti. Anlaşılan o ki, bu başarısının ardından oğlunun oyunculuk konusunda daha da ilerlemesini isteyen babası Will Smith işe el koymuş, “Karate Kid 3”de de oynaması için cesaretlendirmişti kendisini. After Earth ile ölümcül vuruş yaparak küçük Jaden’in ergenliğe girişini taçlandırmaya çalışmış ve oğlunun oyunculuk kariyerine iyice yön vermeye çabalamış. Ama ne yazık ki, yanlış proje ve yanlış yönetmenle…

Bu amaçlarla yola çıkan Will Smith, öyküsünü yazdığı bilim kurguyu Shyamalan’a götürmüş. Öyküyü Gary Whitta ile senaryolaştıran ve filme çeken kiralık yönetmen Shyamalan ne kadar aceleci bir işe imza attığının farkındadır umarım. Neresinden bakarsanız bakın, sağlam temellere dayanmayan ve birçok soruyu havada bırakan bir senaryo çıkmış ortaya. Bilim kurgu senaryosunun temel kurallarına uymayan ya da yer yer mantık sınırlarının dışında gezinen durumlar var. Örneğin, filmde insanların en büyük rakibi olarak görülen yaratık ‘Ursa’ların uzaylılar tarafından gezegene bırakıldığı söyleniyor. Peki ama uzaylılar kim? Neredeler? Dertleri insanoğlunu yenmek/yönetmek ise neden sadece Ursa’ları onların üstlerine salıyorlar? 3000 yılında, teknoloji o kadar gelişmişken, insanların Ursa’ları öldürmek için tek silahları neden kılıç-mızrak karışımı kesici bir alet? Hiç mi Star Wars izlememişler? Lazer silahı üretememişler mi? Yine teknoloji bu kadar gelişmişken tül, tüy, perde ve benzeri şeylerle evlerini, uzay gemilerini donatmaları hiç mi itici gelmiyor kendilerine? Hazır teknoloji bu kadar ileriyken Ursa’ların insanların korku feromonlarını salgıladıkları sırada onları görmesini bildikleri halde, niye bu salgıları engelleyici kıyafet ya da hormonlar üretememişler? Neden 3.000 yılında yeniden ayak bastıkları dünyanın belli bölgeleri geceleri donuyor? Bunun açıklaması neden yok? Bu sorular uzar gider…

Hadi Will Smith ortalama bir performansa imza attı diyelim. Peki madem çocuğunu parlatmak için bu filmi çektirdin, Jaden’a oyunculuk konusunda biraz daha müdahele etseydin olmaz mıydı? Yer yer ormandaki odunlardan hallice oynayan oğluna biraz ders verseydin başarıya daha çok yaklaşmaz mıydın? Yıl olmuş 2013. Shyamalan hala bir filmin sahnesinde kameranın gölgesini göstermeyi başarıyor. Kitai’nin hızla ormanlık alanda koştuğu bir sahnede onu yukardan takip eden vinç kameranın gölgesini rahatlıkla görebilirsiniz.

Filme dair tek güzel şey ise şu kanımca… Yaklaşık 1000 yıl boyunca ayak basılmamış bir dünyanın ne kadar güzel olduğunu görebilmek. Her yer çeşit çeşit ağaçtan oluşan ormanlarla, uçsuz bucaksız okyanuslarla ve içlerinde özgürce yaşayan bilumum hayvanlarla bezeli. Muazzam bir dünya…

Yaklaşık bir yıldır her türlü görsel mecradan sinemaseverlerin beynine beynine pompalanan “After Earth” fragmanları büyük bir merak uyandırıyordu. Sonucun bu kadar hüsranla, hayal kırıklığıyla biteceğini bilseydik bu kadar heyecanlanmazdık. Yıllar sonra bu proje, çocuğunu oyunculuğa yönlendirmeye çalışan bir Hollywood starının iyi hesaplanamamış bir PR çalışması olarak anılacak. Maalesef…

 

Fırat Sayıcı

twitter.com/firatsayici

Fırat Sayıcı
1979, İstanbul doğumlu. 2001 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Malzeme Mühendisliği’nden yüksek lisansla mezun olmasına rağmen, üniversite yıllarında yaptığı sinema kulübü başkanlığı sayesinde, geleceğini ve mesleğini sinema-tv üzerine kurmaya karar verdi. Çeşitli kısa film, belgesel çalışmalarıyla işe koyulan ve Yıldız Kısa Film Festivali'nin kurucularından olan Fırat Sayıcı, yurt çapında çeşitli kısa film festivallerinde de jüri üyeliği yaptı, kısa film üzerine workshoplar düzenledi. 2008’de Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünden mezun olan Fırat Sayıcı, Selçuk Üniversitesi Radyo-Televizyon-Sinema Bölümünde yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. SİYAD üyesidir. TRT'de metin yazarı olarak başladığı televizyon macerasında birçok kanalda çeşitli programlarda görev aldı, sinema programları yaptı. Kurduğu Mad Informatics Ajansı’yla sinema-tv ve eğlence sektörüne PR ve sosyal medya hizmeti vermeye başlamıştır. "Türk Sinemasında Gerçekçilik" ve "Yeni Başlamayanlar İçin Sinema" adında iki sinema kitabı yayınlanmıştır. Esenyurt Üniversitesi Radyo Tv. ve Sinema bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.