“Babadan Oğula” (The Place Beyond The Pines) adlı film için, iyi kotarılmış bir armut dibine düşermiş hikâyesi diyebiliriz. Resmedilen, iyi ve kötü arasındaki, ölümcül bir kesişme ve çarpışma öyküsüdür, ancak kim iyi, kim kötü, buna koşullar, buna zaman, buna hayat karar verir. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve iyiyi oynayan, kötü olmak zorunda kalandan daha fenadır, kuşkusuz…
Yönetmen Derek Cianfrance, akılda kalan ve hayli çarpıcı bir melodram olan “Aşk ve Küller”den (Blue Valentine) iki yıl sonra hızını arttırarak sinema yolculuğunu sürdürüyor. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen ve 7 Haziran’da da vizyon diyecek olan Babadan Oğula’yı, Aşk ve Küller’den daha çok beğendim ve sevdim. 140 dakikalık filmde, babalar, oğullar ve bitmeyen sorunlar anlatılıyor. Baba ve oğul mevzusu klişe bulunabilir, elbette… Lakin benzer öyküler gibi görünse dahi, herkesin hikâyesi kendine özgüdür ve benzemek, aynı olmak demek değildir, çok şükür. Yoksa aynı filmi, hep başa alır ve izler dururduk.
Filmin başrollerinde Ryan Gosling, Bradley Cooper, Eva Mendes ve Ray Liotta var. Ryan Gosling, çok yetenekli bir aktör, son dönemde ardı ardına sırtladığı marjinal ve hüzünlü karakterleri, gayet iyi taşıyor, buna hiç şüphe yok. Ancak bu film, Ryan Gosling’den daha çok bir Bradley Cooper filmi… Hollywood yıldızı Cooper, kişisel görüşümdür, Gosling kadar yetenekli bir aktör olmasa da, son yıllarda büyük bir aşama kaydettiği kesin. Komediden sonra dramda da başarılı olduğu bir gerçek… Eva Mendes, belki bu filmde yan karakter ama onun ışığı bir filmi ışıl ışıl etmeye yeter, Ray Liotta ise geleneksel kötü eleman kontenjanını ziyadesiyle dolduruyor.
Bazen şans, bazen de bahtsızlık babadan oğula sirayet eder, işte o vakit, bela da geliyorum der. Profesyonel motosikletçi Luke, gösteriden gösteriye, kentten kente gezen, günübirlik yaşayan, yarını düşünmeyen bir adamdır, güzel garson Romina ile tanışır, onlar, kısa sürede yakınlaşır ve kaynaşırlar. Sonra Luke gider, aradan hayli zaman geçer ve döndüğünde Romina’dan bir bebeği olduğunu öğrenir. Baba olmak, yerinde duramayan adamı, resmen bağlar. Romina, onun yokluğunda evlenmiştir. Luke, oğluyla yeni bir hayat kurmak için, banka soymaya karar verir. Banka soydukça pervasızlaşır, onun bu cüreti, tehlike çemberini daraltmasıyla sonuçlanır ve çaylak polis memuru Avery (onun da bir oğlu vardır) ile yolu kesişir. Aradan 15 yıl geçer, babalardan sonra oğulların da yolları kesişmiştir
İntikam, öfke, pişmanlık, hasret, çıkar dünyası, kaybedenler, kazanmayı bilenler, kirli polisler, politika, ergen bunalımı, kan davası… Gerilim tırmandıkça ve zaman geçtikçe, oğullar da babalarına dönüşecektir.