Otel Transilvanya / Yönetmen: Genndy Tartakovsky

Çocuklarıyla sinemaya gitmek isteyen aileleri Kont Dracula, kızı Mavis, bir insan evladı ve canavarlar ordusunun başrollerde olduğu bir animasyon beklemekte. Otel Transilvanya, 118 yaşına basan kızını insanlardan uzak tutmaya çalışan Kont Dracula’nın boşa çabalarını anlatıyor. Hepimiz insanız ve insanın değme canavardan daha canavar olabileceğini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle Otel Transilvanya’da insanların zulmünden kurtulmak için kendilerini bir şatoya hapseden canavarları görünce pek şaşırmadım.

Dağ / Yönetmen: Alper Çağlar

Dağ filmi tabii ki siyasi duruşu olan bir yapım. Bu filmi sadece dağda yaşananları Türk askerinin tarafından anlattığı için eleştirenlere şunu soruyorum. Bahoz filminin finalinde köye dönen genç dağları gösterip “Tek çıkış orası” dediğinde yazılarınızda susmadınız mı? Bunun tersi olunca niye eleştiriyorsunuz? Bu yurdun sınırları içindeki her evden bir evlat dağa çıkmaz ama Kürdüyle, Türküyle neredeyse her evden bir evlat askere gider. Bu film de işte o insanların sinemasıdır.

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Bölüm 2 / Yönetmen: Bill Condon

Kuşkusuz bu son filmin en can alıcı sahnesi Cullenlar ve Volturi klanı arasındaki savaş. Romanda 25 sayfalık yer tutan ve tüm detaylarıyla anlatılan bu karşılaşma sahnesinin perdeye nasıl yansıyacağı merakla bekleniyordu. Film boyunca da aynı durum hakim oluyor. Bu merakla beklenen çatışma sahnesi öncesi tufan öncesi sessizlik gibi. Hatta filmin ana karakterlerine bağlananların haricindekiler için sıkıcı olduğu bile söylenebilir. Tüm aksiyon beklentisinin o malum sahneye saklanmış olması filmin bütününden heyecan bekleyenler için hayal kırıklığı oluyor.

Gözetleme Kulesi / Yönetmen: Pelin Esmer

Bu filmin odağında vicdan var. Bir annenin bütün günahları bebeğine ödetme hatası ile kaderin faturasını kendine ödeten bir erkeğin vicdanı anlatılmakta ve bu mücadele çarpıcı sahneler ile izleyiciye sunulmakta. Anne olmak üzerine basmakalıp olmayan öyküsüyle sinemamızda görmediğimiz bir gözlemde bulunmakta Pelin Esmer. Ve bu gözlemiyle kadınların üstündeki bir tabuyu aralamakta. Anne olmak öğrenilen, sonradan hissedilen bir şey mi yoksa içgüdülerle kadının içinde var olan mı? Toplum bunun içgüdüyle geldiğine ve kadının doğal olarak anne olduğuna inanır. Esmer farklı bir gerçeğe ışık tutuyor.

Simurg / Yönetmen: Ruhi Karadağ

Simurg’u Adana Altın Koza’da izlemiş hatta film sonrasında moderasyonunu da yapmıştım. Filme konu olan kişiler de oradaydı. Bedenlerini açlığa teslim etmiş, o yüzden bedenlerinin çoğu işlevi kaybolmuş insanlarla kısa süre de olsa bir arada olmak zordu gerçekten de. Konuşma ve yürüme güçlüğü çeken, (bir tanesi tekerlekli sandalyede) siyasi mahkumların kendi filmlerinin başrolünde olmaları da ilginçti tabii. Ruhi Karadağ belgeselde 1996 yılında yaşanan F tipi cezaevlerine karşı verilen mücadelede açlık grevi yapan Refik, Cafer, Çiğdem, Hüseyin Muharrem, Ali Ekber ve Delil’in yaşam ve ölüm terazisinde sallanan hayatlarına, önce ve sonrasına tanıklık ederek bunları önümüze getiriyor.

Mutluluk Asla Yalnız Gelmez / Yönetmen: James Huth

Arkadaşlarını ve partileri seven genç bir adam olan Sasha zamanının çoğunu jaz klüplerde güzel kızları baştan çıkararak geçirmektedir. Charlotte ise, 2 kez evlenmiş, 3 çocuklu, hayatında romantizme yer olmayan bir kadındır. Film, birbirine zıt bu iki insanın biraraya geldiğinde neler olacağını komedi çerçevesinde konu alıyor. Fransızlara çok da yakışmayan ve çekirdek aileyi güzelleyen alt metni eleştiriye açık tabii ki.

 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.