Men men men men, manly men men men! (l-r) Angus T. Jones, Ashton Kutcher and Jon Cryer star in TWO AND A HALF MEN on the CBS Television Network.
Photo: Matt Hoyle/CBS / Warner Brothers
©2011 CBS BROADCASTING INC. All Rights Reserved.

BURCU MERCAN

Hepsi kariyerlerine sinemanın yanında televizyonda da devam etmeye karar vermiş isimler.

Steve Buscemi, Gabriel Byrne, Zooey Deschanel, Jeff Daniels, Alec Baldwin, Christina Ricci, William H. Macy, Charlie Sheen, Dustin Hoffman, Nick Nolte, Sigourney Weaver, Sean Bean, Kiefer Sutherland, Ashton Kutcher… Listeyi daha da uzatmak mümkün ancak sizi çok da meraklandırmadan bu isimleri neden sıraladığımızı açıklayalım; tüm bu isimler tanınmış birer oyuncu olmalarının yanında başka bir ortak özellik daha taşıyorlar. Hepsi kariyerlerine sinemanın yanında televizyonda da devam etmeye karar vermiş isimler.

“Televizyon”un film yıldızları için sıçrama tahtası ya da son çare olarak görüldüğü zamanları hepimiz anımsıyoruz. Ancak yeni dünya düzeni, beklemediğimiz şekilde yön verdi hem sinema hem de televizyon sektörüne. Artık bir oyuncunun kariyeri için dizilerde yer almak oldukça mantıklı bir seçim olabilir. “Hollywood eski ihtişamını yitiriyor” demek için belki çok erken ama özellikle dizi prodüsiyonların büyüklüğü göz önüne alındığında “TV dünyası altın çağını yaşıyor” diyebiliriz gönül rahatlığıyla.

Teknolojinin engellenemez yükselişiyle internetin ve nihayetinde “sosyal medya”nın günlük hayata dahil olması, televizyon yapımlarının yerelden çok daha büyük bir kitleye ulaşmasına olanak sağladı – legal ya da illegal yollardan. (Burada ufak bir not; bir dizinin başarısı artık sadece reytinglerle ölçülmüyor; forumlarda ne kadar konuşulduğu, youtube’da ne kadar görüntülendiği, twitter ve facebook takipçileri ya da dvd satış oranları da dikkate alınıyor) Bu sayede televizyona yapılan yatırım arttı, bu artış kaliteye de hemen yansıdı. Hem iyi yazar ve yönetmenler, hem de iyi oyuncular bu kailteli yapımlarda yer almak için TV’ye döner oldular.

Bu dönüşün altında yatan sebepler aslında oldukça açık; hemen üstte bahsettiğimiz üzere artık TV dizileri eskisine oranla çok daha kaliteliler ve oyuncular farklı karakterleri uzun süreli oynama fırsatı buluyorlar. Diğer taraftan eğer bir dizi beğenilirse ikinci ve üçüncü sezonlar söz konusu oluyor ve bu bir oyuncu için garanti iş, garanti para ve uzun dönemli şöhret manasına geliyor.

Elbette aynı kulvarda koşuyor olsalar da televizyon sektörü ile sinema sektörünün dinamikleri birbirinden oldukça farklı. Çok iyi bir oyuncu olmanız, senaryonun fevkaladeliği ya da prodüksiyonun büyüklüğü dizinin başarılığı olacağı (tutacağı ) anlamına gelmiyor her zaman. Peki kimler sinemanın ardından şansını bir de televizyonda denedi? Kimler başarılı oldu, kimler ise yanlış tercihlerde bulundu?

Belki siz onu The Lost Boys ya da Flatliners filmlerinden anımsıyorsunuz ama Kiefer Sutherland asıl şöhretini “Televizyonun ilk gerçek zamanlı dizisi” ünvanı ile tanıtılan “24” dizisi ile yakaladı. 24 tam 8 sezon sürdü, yayınlandığı süre boyunca çeşitli dallarda sayısız ödül ve adaylık kazandı. Kiefer Sutherland ‘in hayat verdiği Jack Bauer karakteri TV dünyasının en çok bilinen karakterlerinden biri oldu. Kiefer Sutherland zaman zaman filmlerde rol alsa da daha çok televizyon işi yapıyor artık. Touch isimli yeni dizisinin 2.sezon prömiyeri 2 Şubat 2013 tarihinde yapılacak.

Kariyerine TV dizileriyle başlayan Alec Baldwin özellikle 90’lı yıllarda beyazperdede başarılı yapımlarda bulunma şansı yakaladı. Ancak 2000’li yıllar Alec Baldwin’e televizyon yıldızlığı getirdi; Emmy ve Golden Globe ödüllerinin vazgeçilmez dizisi 30 Rock ile birlikte. 30 Rock tam 7 sezondur devam ediyor, Alec Baldwin bu dizideki kalıcı rolü ile birlikte farklı dizilere konuk oyuncu oluyor, bir taraftan da sinema kariyerinin en iyi işlerine imza atıyor; örneğin The Departed.

Bağımsız filmlerin en sevilen oyuncularından William H. Macy bence Shameless dizisinde rol almayı kabul ederek kariyerinin en büyük riskini göze aldı. Çünkü Shameless aynı isimli İngiliz dizisinin yeniden uyarlaması ve Amerikan izleyicisinin çok da sıcak bakamayacağı bir hikayeyi anlatıyor. Ama bu riske değdi, Shameless orijinalinden daha başarılı oldu, dizi 3.sezon onayını aldı ve William H. Macy edepsiz Frank Gallagher rolünde kısacası harikalar yaratıyor.

Charlie Sheen ve Ashton Kutcher ise aynı dizinin hem şöhret hem de bolca para getirdiği iki isim; dizi bilmeyenin kalmadığı üzere “Two and a Half Men”. Charlie Sheen’in ne kadar başarılı bir oyuncu olduğu ayrı bir tartışma konusu ama kendisi Hollywood parodi filmleriyle oldukça tanınmış bir isimdi. Ancak başarı kendisine Two and a Half Men ile geldi, hem maddi hem manevi yönden – ki bunun için rol yapmasına da pek gerek kalmadı dizide, neredeyse kendisini oynadı. Charlie Sheen’in diziden “kovulması” kadar Ashton Kutcher’ın diziye alınması da sansasyon yarattı. Ashton Kutcher kariyerine zaten televizyon dizileriyle başlamış bir aktör( ilginçtir ki sevgilisi ünlü oyuncu Mila Kunis ile birlikte That 70s Show isimli gençlik dizisinde yer almışlardı 8 sezon boyunca) Kendisi rol yeteneği tartışmaya açık bir oyuncu, kariyerinde daha çok hafif romantik komediler ile Demi Moore ile yaptığı evlilik bulunuyor. Zaten onun televizyona dönüş seçimi de tamamen maddi. (Bölüm başına 800 000 – 900 000 dolar aldığı söylenmekle birlikte, Charlie Sheen zamanında 1.25 milyon alıyormuş diyorlar.) Charlie Sheen televizyona devam ediyor bu arada, yine neredeyse kendini oynadığı yeni dizisi “Anger Management”da 2.sezon onayını aldı.

İncelememiz önümüzdeki ay kaldığı yerden devam edecek…

 

 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.