Kadınlara gerçekçi yaklaşım…
Şöyle bir durup geriye baktığımızda sinema tarihimizde kadınlara ait filmler çeken, filmin merkezine kadını koyan sayılı yönetmenin var olduğunu görürüz. Bunlardan kanımca en önemlisi (ki o bile sadece belli dönemlerde bu yaklaşımı uygulamıştır) Atıf Yılmaz’dır. 80’li yılların en önemli filmlerini yönetmiş olan Yılmaz, özellikle Müjde Ar’la çektiği kadın merkezli filmlerle başarılı sonuçlara imza atmıştır. Açıkçası kadınları bu kadar önemseyen bir başka erkek yönetmen olduğunu da düşünmüyorum.
Türkiye’de kadın, hala her alanda ikinci plana atılırken sinemamızda ya da televizyon sektöründe bunun tersinin olacağını düşünmek maalesef ki hayalcilikten öteye gidemeyecektir. Bu sorunsala en başta kadın yönetmenlerimizin el atması gerektiğini düşünür dururum. Geçen sene Altın Portakal’da ilk kez görücüye çıkan ve kadınlardan oluşan jüriye rağmen hak ettiği değeri göremeyen “Geriye Kalan” bu düşünceme bir nevi umut ekledi. Çiğdem Vitrinel ve Şebnem Vitrinel’e ait olan senaryo Çiğdem Vitrinel’in yönetmenliğinde filme alındı. Devin Özgür Çınar, Şebnem Hassanisoughi ve Erkan Bektaş’ın başarılı rolleriyle gücünü arttıran filmin kısaca konusu şöyle: “7 yıldır evli olan Sevda’nın güzel ve düzenli dünyası kocası Cezmi’nin kendisini aynı hastanede çalışan Zuhal’le aldattığını fark etmesiyle sarsılır. “Öteki kadın” Zuhal ise Sevda’nın kaçmak için onca çabaladığı hayatı yaşamaktadır. Birkaç yıl önce kocasından ayrılmış, 10 yaşında hasta bir oğlan çocuğuyla yalnız kalmıştır. Sevda annesinin de öğüdüyle, Cezmi’ye hiçbir şey sezdirmeden evindeki saat gibi düzeni sürdürmeye devam ederken, aynı ev kadını titizliğiyle Zuhal’in peşine takılır. Zuhal’in eski kocası Mustafa’nın karısını yeniden kazanmak için geri dönüşüyle üçlü arasındaki nazik denge tamamen alt üst olacak ve şiddet yüklü bir sona sürükleneceklerdir.”
Bu filmi kesinlikle hiçbir erkek yönetmen bu duyarlılıkla ele alamazdı. Yönetmen Vitrinel, kadın gözüyle bakabilmenin de avantajını yanına alarak alkışlanacak bir işe imza atmış. Tebrikler. Onun bu tarzda filmlerini heyecanla beklemeye başladık bile. Filmdeki rolüyle Devin Özgür Çınar Altın Portakal’da, Şebnem Hassanisoughi ise İzmir Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu seçildi. İkisinin de karakterlerinin çıkmazlarını kusursuzca sergilediklerini ve birbirlerinden üstün performanslar ortaya koyduklarını düşünüyorum.
Zuhal, 10 yaşında hasta bir çocukla ‘kocasız’ kaldığı için ‘evli’ bir erkeğe eğilimini arttırırken, mutlu bir ‘evli’liliği olduğunu düşünen Sevda ise ‘kocasız’ kalmamak için aldatılmayı göze alarak mücadele ediyor. Hani, ‘Kadının en büyük düşmanı yine kadınlardır!’ diye klişe bir söylem vardır ya… İşte bu söylemin canlı örneklerini oluşturuyor iki kadın da. Bir erkek için birbirlerinin kuyusunu kazan iki rakip… Ama filmin güzel tarafı, seyirciyi tarafsız bırakması. İki karakter de, aldatılan kadınla yuva yıkan kadın izlenimi yaratmıyor. İkisine de mesafeli bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Hem senaryonun hem de oyunculukların başarısı. Filme ait tek olumsuz düşüncem, çözüm olarak gördüğü şiddet! Kadınların erkeklerden görmek istemedikleri ‘şiddet’ çözüm olmamalıydı.
Kadınların bu hale düşmesinde onların payından daha büyük bir pay erkeklerin kuşkusuz. Kadını erkeğe bağımlı halde yaşatmaya zorlayan, erkeksiz bir kadının ayakta kalamayacağını düşündüren, kadınını aldatmasına rağmen sırf arada çocuk var diye içi rahat gezen, umursamayan biz erkekleriz. Ama yeri gelince kul köle olduğumuz, onlarsız yaşayamayanlar da yine bizleriz. Aradaki dengeyi iyi sağlamak ve empati kurmak çoğu problemimizi çözecektir. Geriye Kalan bırakın bu haftayı, kesinlikle sezonun en iyilerinden. Kaçırmayın!