Sadece iyi niyetli bir deneme!
Angelina Jolie tüm dünyanın tanıdığı en ünlü aktris. Buna şüphe yok… Hele ki hayatını Brad Pitt’le çalkantılı bir şekilde birleştirdikten sonra yaşadıkları magazin dünyasının bir numaralı malzemesi… Gelin görün ki, Jolie son dönem popüler sinemanın önemli filmlerinde boy göstermiş, zaman zaman kendini aşan performanslarına şahit olduğumuz (“Girl, Interrupted” ya da “Changeling” gibi) işini doğru yapan bir oyuncu. Ancak egosunun ne kadar yüksek olduğuna, yaptığı röportajlarda, duyduğumuz haberlerde şahit oluyoruz. İşte bu ego, şimdi de onu kamera arkasına yönlendirdi.
2007 yılında “A Place in Time” adında bir belgesel çekmişti Angelina Jolie ama ilk kez bir filmi kendi yazıp yönetti. Saray Bosna’da 90’ların başında yaşanan acı dolu katliamı anlatarak hem ne kadar cesur olduğunu hem de gerçekten de dünya barışı ve insanlık için bir şeyler yapma arzusunu bir kez daha gösterdi bizlere. Tabi bu iyi niyetli çalışmanın kalitesini sorgulayacak olursak aynı olumlu görüşleri dile getirmek pek mümkün olmayacak. Zira oldukça sorunlu bir film var karşımızda.
Bosna savaşı yeni yeni başlarken Sırp Danijel ile Müslüman Ajla, henüz ilişkilerinin başında iki gençtir. Bir gece eğlenmek ve daha da yakınlaşmak için bir bara giderler. Eğlence devam ederken büyük bir patlama olur ve Danijel ile Ajla’nın zoraki ayrılığı başlar. Çünkü düşman iki taraftadırlar. Sırplar’ın Müslümanlar üzerinde uzun süre devam edecek olan baskıları başlamıştır. İnsanlar evlerinden zorla alınır. Erkeklerin çoğu toplu bir şekilde öldürülür. Yaklaşık 50.000 kadına tecavüz edilir. Çocuklar ve yaşlılar ise açlığın ve yokluğun pençesine atılır. Tüm bu hengamede bir grup kadınla birlikte Sırp askerlerin karargahına getirilir Ajla. Askerlere yemek, temizlik gibi hizmetlerde bulunmak zorunda kalırlar. Bununla da kalmaz… Askerler diledikleri kadına tecavüz etme hakkını görmüşlerdir kendilerine. Kör talihe bakın ki, o karargahın komutanı Danijel’den başkası değildir. Ajla’yı görür görmez aşkı depreşir ve onu korumanın (sadece kendine ayırmanın) yollarını arar. Ancak ne var ki, babası general Nebojsa tam bir Müslüman düşmanıdır. Ve de oğlunun Ajla ile olan ilişkisini öğrenince çileden çıkacaktır.
Ajla rolünde Zana Marjanovic, Danijel rolünde Goran Kostic ve de Danijel’in general babası Nebojsa rolünde usta oyuncu Rade Serbedzija hikayenin lokomotifleri… Özellikle Zana Marjanovic, Bosna’da kadın olmanın ne kadar zor olduğunu doğal, abartısız oyunuyla ortaya koyuyor. Fiziksel anlamda da zor bir rol Ajla… Tecavüze, aşağılanmaya, şiddete maruz kalıyor. Savaştan önce aşık olmak için can attığı Danijel’e bir başka gözle bakıyor artık. Korkuyla karışık bir sevgi. Belki de mecburiyet. Danijel’in ise elinden hiçbir şey gelmiyor. Ajla’yı ölesiye seviyor. Ancak general olan babasının, emrindeki askerlerin ve en önemlisi içinde bulunduğu savaşın baskısı, Ajla’ya olan aşkını bastırmasına neden oluyor. Kaderine lanet okuyor. Öyle ki, ‘Keşke Sırp olarak doğmasaydım!’ diyebilecek kadar…
Angelina Jolie, bildiğiniz gibi özellikle Sırplar tarafından çok tepki aldı. Çoğunluğu Saray Bosna’da çekilen filme engel olmaya çalıştılar. Ama Jolie, kafasına koyduğunu yapan biri. Durmadı. Filmi tamamladı. Senaryo anlamında büyük boşluklara düşen, kurgusal hatalara engel olamayan “Kan ve Aşk” yönetmenlik olarak da pek parlak değil kanımca. Yazının başında belirttiğim Angelina Jolie’nin büyük egosunu tatmin etmeye yarayan, iyi niyetli bir girişim sadece. Jolie, kamera arkasına devam etmek istiyorsa, sahaya çıkmadan önce daha sıkı çalışmalı.