İç güveyisinden hallice bir yorum…
Edebiyatla iyi kötü ilgilenen herkes bir şekilde Alexander Dumas’ın başyapıtı “Üç Silahşör”leri (kısaltılmış ya da orijinal haliyle) okumuştur. Özellikle çocukluk ya da ilk gençlik yıllarına denk gelen bu okumaların içine bolca hayal gücü ve özdeşleşmeler katılmış, sayfalardaki kılıç dövüşlerinin, zihinlerde tekrar tekrar koreografisi çıkarılmıştır. Kimi zaman bir çizgi film olarak kimi zaman da uzun metraj bir film olarak karşımıza çıkan bu saygın eser son olarak Paul W. S. Anderson’ın yorumuyla karşımıza geldi.
Fransa Kralı’nın sadık silahşörleri Atos, Porthos ve Aremis, krala düzenlenecek bir komplonun duyumunu aldıklarında, yanlarına genç D’Artagnan’ı da alarak tehlikeli bir maceraya atılırlar. Fakat bu zorlu yolda ilerledikçe, dört kahraman sadece Fransa Kralı’nın değil, tüm Avrupa’nın tehlikede olduğunu anlarlar. Kardinal Richelieu, yardımcıları ile birlikte krallık tacını ele geçirip, ülkenin tek hâkimi olmak için şeytanca bir plan kurmuştur. Ona bu planda destek olan ajan Milady de Winter da silahşörlerden Athos’u kendine aşık etmeyi kolayca başarmıştır…
Logan Lerman, Luke Evans, Milla Jovovich, Orlando Bloom, Juno Temple, Christoph Waltz, Mads Mikkelsen, Gabriella Wilde ve Til Schweiger gibi uluslararası isimlere yer veren film, romandaki ana hikayeyi eksen olarak belirleyip, onun etrafında küçük salvolar atarak ilerliyor. Bunu yaparken de, biçeme öncelik veriyor. Paul W.S. Anderson’ın “Event Horizon”, “Resident Evil” ve “Alien vs. Predator” gibi filmlerinden alışık olduğumuz aksiyon estetiği “Üç Silahşörler”e de damgasını vuruyor. Öyle ki, aynı zamanda karısı olan Milla Jovovich için özene bezene düzenlediği aksiyon (ağırlıklı olarak uzun bir koridorda tuzaklardan kurtulma aksiyonu) sahneleriyle zaman zaman tekrara düşse de, seyirliğin gücünü artıyor. Ancak senaryo anlamında tutuk bölümlerin, ilerlemekte zorlanan sahnelerin, Porthos gibi derinleşememiş karakterlerin varlığını da unutmamak lazım.
Filmde ön plana çıkan iki isimden bahsetmek isterim. Biri D’Artagnan rolünü üstlenen Logan Lerman… “3:10 Yuma” ve de “Percy Jackson:Şimşek Hırsızı” filmlerindeki ergenlik çağındaki büyük çocuk rolleriyle hatırlayacağınız Logan Lerman, artık bir genç olarak aksiyon sinemasının aranılan isimlerinden biri olacağının güçlü sinyallerini veriyor. D’Artagnan’ın romandaki karakterini perdeye yansıtmayı başaran Lerman’ın aşık olduğu Constance karakterini canlandıran Gabriella Wilde ise filmin bir diğer parıltısı. Hem de ne parıltı. Gözüktüğü her sahnede adeta rol çalan bu güneş parçası kızımız, hızla yapımcıların dikkatini çekmeye başlamış bile. Wilde, güzelliğinin de verdiği avantajı sakin bir oyunculukla Constance karakterine yedirmiş.
Paul W.S. Anderson’u, Milla Jovovich’i, Üç Silahşörler efsanesini seviyorsanız, bu filmi izlemeniz faydalı olacaktır. Ancak daha iyisini hak ettiğinizi düşünüyorsanız ve hala seyretmediyseniz, sizi DVD mağazalarına yönlendirmek isterim. Başrollerinde Leonardo Di Caprio, Jeremy Irons, John Malkovich, Gérard Depardieu ve Gabriel Byrne’nın rol aldığı, yönetmen Randall Wallace’ın 1998 tarihli Üç Silahşörler yorumunu almak üzere…