Fırat Sayıcı
“Türkiye’deki kısa filmcilerin en büyük hedefi Altın Portakal almaktır. Bakalım bu sene hangi filmler yarışacak?”
Kısa filmciler için en büyük ödül kuşkusuz ki Altın Portakal’dan alacakları ödüldür. Bırakın ödül almayı, Altın Portakal’da yarışmak bile başlı başına büyük bir başarıdır. Bu yıl 48.si düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin -kadın- jürileri ise Türkan Derya (yönetmen), Begüm Kütük ( oyuncu), Elif Ergezen (yönetmen), Natali Yeres (yönetmen) ve Senem Aytaç (sinema yazarı) gibi isimlerden oluşuyor. Oldukça adil ve sektörün neredeyse her dalına hitap eden isimlerden oluştuğunu düşündüğüm jürinin de, filmleri titizlikle değerlendireceklerine şüphem yok.
Gelelim bu yıl yarışacak filmlere… 12 dakikalık ve yönetmenliğini Orhan İnce’nin yaptığı “Ali Ata Bak”ın kısaca konusu şöyle: Ali’nin uzun süredir görmediği öğretmen dayısının onları ziyarete gelmesiyle başlayan sohbette, çocukların kendi masum dünyalarında ezberledikleri birkaç cümle, eğitim sisteminin yarattığı trajikomik durumların ortaya çıkmasına sebep olur. Özlem Mengilibörü’nün yönettiği “Ankara Nox”, 5 dakika ve Ankara’nın gecelerine odaklanıyor. “Başlangıç” filmi kendini şu şekilde ifade etmiş: Bazen yeni bir başlangıç en başa dönmek demektir: hayatını çocuklarının mutluluğuna adamış Adnan, yeni aldığı büyük kararı büyük kızı Duygu’ya ailece son kez etrafında toplandıkları yemek masasında açar. Babasının hayatı boyunca uğruna savaştığı tüm herşeyi bir anda bırakıp köye dönmek istemesine anlam veremeyen Duygu, babasını kalmak için ikna etmeye çalışırken Gogol’un Paltosu’nu da üstünden çıkarmaya başlar. En nihayetinde başlangıç herşeyden kurtulmak, arınmak ve çıplak olmak demektir. Film 15 dakika ve yönetmeni Yiğit Evgar. Bir diğer yarışma filmi “Baydara Edra’nın Kaderi’… Can Eren’in yönettiği 14 dakikalık yapımın konusuna gelince… Edra, annesi Jimnaz ile birlikte yaşamaktadır. Jimnaz oğluna takıntılı şekilde bağlı bir kadındır. Edra ise bu takıntının ağırlığı altında ezilmiş, pasif bir adamdır. Edra asansör görevlisidir. İşini çok sever, çalıştığı müddet boyunca mütamadiyen gülümser. Jimnaz ise bütün gününü evdeki klozette geçirmektedir. Edra’ya hamile kalışı bir umumi tuvalette erkekler bölümüne girmesi ve klozetteki taze sperm tarafından döllenmesiyle olmuştur. Bir gün asansöre kokoş, orta yaşlı, huysuz bir kadın biner. Zemin kata geldiklerinde asansör arıza yapar ve kadınla Edra asansörde kalırlar. Paniğe kapılan kadın Edra’nın yersiz gülüşüne ve pasif haline sinirlenip söylenmeye başlar ve bu “trajik” durum sonucunda Edra gülümsemesini kaybeder. Ve Edra’nın kaderi değişir. Ertuğ Tüfekçioğlu, 11 dakikalık “Direk Aşk”, mutsuz bir kadının, beklemediği bir anda aşkı bulmasını anlatıyor. İsmini sıkça duyduğumuz Denizcan Yüzgül, 2 dakikalık “Ekodenge” ile ekolojik denge ve insanlığın sonu adına bir güzelleme yapıyor. Alternatif bir günde geçen; devletin artık insan hayatından vergi aldığı bir dünyada, bir ailenin hayatından kesitler sunan “Eski Koltuklar” Tanju Berk’in yönetmenliğinde 10 dakikalık bir yapım. Deniz Tarsus’un yönettiği 8 dakikalık “Garotte”nin konusu: Dört yıldır işsiz olan ve kayınpederinin boyunduruğunda yaşayan Şeref, evdeki özerkliğini ilan etmek adına gazetedeki iş ilanına başvurur. Ancak bir diktatoryadan çıkıp diğerine dahil olduğunun farkında bile değildir. Okulda unuttuğu gameboyunu geri almak için şehrin sokaklarında kaybolan küçük bir çocuğu anlatan 8 dakikalık “Gezinti”nin yönetmeni Ömer Çağlar Turhan. Canlandırma, cep telefonu videosu, fotoğraflardan faydalanarak hazırlanan 5 dakikalık “İnfatil Amnezi”, Can Mengilibörü’ye ait. Abdülbaki Yavuz’un 8 dakikalık çalışması “Jurnal” otobüslerde saklanan hatıraları ele alıyor. Türk sosyalist şair Emirhan Oğuz’un şiirinden yola çıkan “Karanlığın İçinde Kireç Badanalı Ev” adlı yapımın yönetmeni Alper Yılmaz ve film 7 dakika… 14 dakikalık “Kırmızı Alarm”ın yönetmeni Emre Akay ve filmin konusu şöyle: Devlet Televizyonu’ndaki 10 dakikalık konuşmasına saatler kala, Muhafazakâr Türkiye Partisi Genel Başkanı Dr. Kudret Türkdoğan’ın hâlâ çözmesi gereken bir yığın sorun vardır. Tanışması gereken yeni adaylar, henüz cilalanmamış ve kısaltılması gereken bir metin, öğrenmek zorunda olduğu parti şarkısı ve eksik bir diş! Fakat başkan’ın esas derdi, programa bayrak kırmızısı bir kravatla çıkmaktır. Derdi başından aşkın “şiirli film” olarak tanımlanan 5 dakikalık “Malık Adlı Bir Balık”ın yönetmeni Merve Yıldıran. Metin Denis Durul’un 19 dakikalık filmi “Mi Hatice”nin konusu: Hatice her gün kocasını tren istasyonunda bekler. Aralarında sinirli ve hoşnutsuz bir bakışmanın ötesinde hiçbir iletişim yoktur. Hatice daima kocasını takip eder. Rutin, asla değişmez. Bir yaz günü Hatice sessizliğini bozar. Tufan Taştan ve Ozan Yıldırım’ın yönettiği “Ve Jülyet”, 8 dakika ve ‘Aşık olmak için her zaman bir gerçek gerekmez.’ diyor. Emel Tozlu’nun filmi 12 dakikalık “Yem” Zizek’in gözünden sinemaya bakmaya çalışıyor. Murat Tümer’in 12 dakikalık filmi “Top”, bir berberin gözünden heteroseksist anlayış ve homofobik şiddeti anlatmaya çalışmakta ve toplumda yerleşmiş eşcinsellik klişelerinin bir insanın hayatına nasıl etkilediğini sorgulamakta. Köylerin boşaltılmasıyla birlikte şehre yerleşmek zorunda kalmış insanlar etrafında dönen “Pera Berbange” Arin İnan Arslan’ın 15 dakikalık çalışması…