SERDAR AKBIYIK
- Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Görkem Yeltan kendi yazdığı ve hayal gücünü kullandığı bir filmde yer almak istediğini söyledi…
Sıfır Dediğimde ve Güneşin Oğlu’yla perdede tanıdığımız ama 2008 yılında Uzak İhtimal filmiyle kabiliyetini kanıtlayan Görkem Yeltan cesaretli ve başarılı rol seçimleriyle kariyerine devam ediyor. Onu belki de en çarpıcı yapan birbirinden bağımsız ve benzerliği olmayan rollerle karşımıza çıkması. Uzak İhtimal’den sonra Mehmet Güreli’nin Gölge filmiyle femme fatale bir kadını canlandıran Yeltan aslında kırılgan fiziğini bir katile dönüştürerek başarılı performanslarından birini daha perdede tekrarlamıştı. Bu yıl ise fotoğrafçı Cemil Ağacıkoğlu’nun çektiği ve Altın Koza yarışma filmlerinden Eylül ile karşımıza çıktı. Filmdeki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Hatice Aslan ile paylaştı. Bu iki isim de kabiliyetli oyuncular. Her ne kadar bu yılki filmlerini çok başarılı bulmasam da onların isimleri ve performansları yine dikkat çekiciydi. Görkem Yeltan ile filmi ve kariyerini konuştuk. İşte Adana Altın Koza’nın En İyi Kadın Oyuncusu’nun söyledikleri…
Projede sizi etkileyen ne oldu?
Cemil Bey (Ağacıkoğlu) bir film çekecekti yine Turgay’ın (Aydın) başrolde olacağı bir filmdi. Filmin çok çocuksu bir kokusu vardı. O yüzden beni çok etkilemişti, aynı zamanda da çok güzel bir senaryoydu. Ama daha sonra filmi çekmekten vazgeçti ve kendi hikâyesini yazdı. Yeni senaryoyu beni ve Turgay’ı düşünerek yazmış. Senaryoyu okurken hikaye beni içine aldı. Zaten senaryo başarılıysa böyle bir etki yaratıyor. Cemil Bey’in olumlu hali de beni cesaretlendirdi. Resmi, soğuk bir ilk görüşme olmadı, herşey çok sıcaktı.
Rolünüzden kısaca bahsedebilir misiniz?
Film kişilerin yalnızlıklarını anlatıyor. Yalnızlardan biri de benim canlandırdığım Aslı karakteri. Aslı hasta, aynı zamanda bu yüzden de kendini yalnızlığa mahkum ediyor. Böyle bir rol. Fiziksel bir rahatsızlığı var dört yıldır hastanede kalıyor. Film, kadının kocası tarafından hastaneye kaldırılmasıyla başlıyor. Önemli bir hastalığın yalnızlığa mahkum ettiği bir karakter.
Seçtiğin filmlerin başarısı ortada. Bu tür filmlerde yer almanı neye bağlıyorsun?
Kendi seçimim mi çok bilmiyorum ama okuduğumu anlayabilmem biraz, bir de kendime uygunluğuna bakıyorum. Tabiî ki herkes okuduğunu anlayabiliyor ama bana uygun olanı seçebilmem belki. Bir de yönetmen işin ana damarı ya onu seçebilmek önemli olan galiba, ya da onun beni seçmesi için dua etmek. Ben çok fazla laf edemiyorum ama biraz şans da var işin içinde herkesin bildiği gibi. Ama aynı dili konuştuğunuz zaman çok güzel bir çizgiye giriyor. Benim de böyle oldu biraz şans, biraz aynı dil.
Kadın rolleri açısından bir aşama kaydedildiğine inanıyor musun?
Birkaç festivaldir görüşüyoruz. Ben festivale her zaman ilk başında gelirim. Bütün filmleri izlerim ve hiçbirini kaçırmam. Ama bu sefer babam ameliyat olduğu için bizim filmin gösterimine gelebildim dün. İzleyebildiğim filmler 3 tane bizimki de dahil olmak üzere. O yüzden hiçbir değerlendirme yapamam. Birkaç tane filmde iyi şeyler olduğu, bir kaçının hikayesinin iyi olduğunu duydum. Ama kendi gözlemim olmadığı için pek bir yorum yapamıyorum açıkçası.
Son zamanlarda dizi dünyası o kadar hareketlendi ki sinema bir eklenti haline geldi. Senin bir oyuncu olarak bu konudaki düşüncen nedir?
Dizi her ne kadar kolaya kaçmak olsa da dizi yapmak zorundayız. Çünkü oradan para kazanabiliyoruz. Benim diğer oyunculardan farkım, kitap ve gazete yazıları da yazıyorum. O yüzden her zaman dizi çekmek zorunda kalmıyorum. Dizi konusunda da daha seçici davranabiliyorum. Ama bakıyorum, başka bir işim yoksa eğer dizi yapıyorum. Para kazanmak için bunu da yapmamız gerekiyor.
Sinemada senaryo ve kamera arkasıyla ilgili düşüncelerin nelerdir?
Senaryo çalışmayı seviyorum, yazıyı da seviyorum. Kamera arkasında hiç çalışmadım diyemeyeceğim genelde böyle işler yaptığım için kamera arkasında da bulunmuş oluyorum. O yüzden bunlar bir bütün olduğu için hepsinde çalışmayı seviyorum. Ama şöyle bir iş de var; sinema yönetmenin işi, onun dünyası ve biz de onun çevresinde etkenleriz. Çünkü tamamen onun kurduğu bir hayal, onun oluşturduğu bir dünya ve biz de olabildiğimiz kadar o dünyada oluyoruz, gerçekleştirmeye çalışıyoruz o dünyayı.
Benim şu rolü oynamam gerekiyor, bu rolde performans sergilemek istiyorum dediğin bir rol var mı?
Eğer bileşenler birbiriyle uyuyorsa her rolde oynamak ister insan. Altından kalkabileceğim bir işse eğer ve yönetmenim de bana güvenirse o işte mutlaka olmak isterim. Cemil Bey beni çok çalıştırdı filmde. Ben çok seviyorum zaten hazırlık kısmını. Keşke her filmde de öyle bir şansımız olsa ve çalışabilsek filmde. Beni heyecanlandıran kısmı o oluyor. Ama nerde oynamak istersin dersen, benim oluşturduğum bir hayal dünyası içinde beni etkileyen bir rolde oynamak isterim. Çok yuvarlak bir cevap oldu.
