MMitch Hewer, Mike Bailey, , Larissa Wilson, Dev Patel, Daniel Kaluuya, Nicholas Hoult, April Pearson, Georgina Moffat

Zeynep Bonçe

Yerli gençlik dizilerinden birkaç ay önce bahsetmiştik. Hangi yönleriyle eksik, hangi yönleriyle doğru yolda olduklarını irdelemeye çalışmıştık. Gelelim bu dizilerin doğru ve yanlışlarını belirlerken baz aldığımız dizilerin hangileri olması gerektiğine. Çoğu izleyicinin zannettiği gibi eli ayağı düzgün gençlik dizilerini sayarken aklıma ilk gelenler, Gossip Girl, O.C., Dawson’s Creek falan değil. Gençleri en iyi anlayan ve en iyi ekrana aktaranların İngilizler olduğunu düşünmemi sağlayacak bir sürü mükemmel yapım var. Bunlardan birini daha önce İngiliz dizilerini işlediğimiz sayıda yazmıştım. Bir diğer fenomen ise Skins.

Skins’in, başarısının ardından hemen bir Amerikan versiyonu yapıldı ama İngiliz versiyonundan daha hafif olmasına rağmen, aşırı cinsellik, uyuşturucu ve alkol dolu senaryosundan dolayı Amerikan gençlerinin ahlakını bozacağından korkulan dizi, baskılar sonucu bir sezon sonra iptalle yüzleşti. Bir grup liseli genci anlatan dizi, liseyi bitirdiyseniz ve yaşınız gençlik hikayeleri için fazla büyükse ilk başta çekici gelmiyor. Lakin izledikçe kendinizi daha fazlasını isterken buluyorsunuz. Bu sınır bilmez, parti delisi gençler bir şekilde esir ediyorlar sizi.

Şimdilik üç jenerasyondan oluşuyor dizi. Alışılmadık bir tarzı var bu konuda. Amerika’da, senenin en iyi twistlerinden biri olan Game of Thrones’da Ned Stark’ın ölüm sahnesi, “başrol oyuncusu ölür mü hiç?” sorularıyla tartışıladursun, İngilizler hiç acımadan oyuncu harcamaya devam ediyorlar. Her jenerasyon bir grup gencin lisedeki son iki yılını ele alırken, lise onlar için bittiği anda, dizinin kadrosu da değişiveriyor. Yeni kasta alışmamız ise birkaç dakikamızı alıyor sadece. Bu da diziyi çekici yapan unsurların en başında senaryosunun geldiğinin kanıtı gibi.

Manüpülatif, kontrol manyağı, popüler ve yakışıklı Tony, onun en iyi arkadaşı olan, loser Sid, Tony’nin seksi ve sığ sevgilisi Michelle, sahsına münhasır, anoreksik Cassie, öğretmeniyle ilişki yaşayan, fazla zeki sayılmayan Chris, ünlü bir repçinin kızı olan, klarnet çalan Jal ve Müslüman Anwar ve gey Maxxie ilk jenerasyondu. İlk sezonu müthiş bir sezon finaliyle tamamlayan dizi, ikinci sezonun son bölümleriyle de izleyiciyi dağıtmayı başardı.

Liseyi bitiren genç dostlarımızın başına neler geldiğini öğrenmek için can attığımız üçüncü sezonun başında karşımıza çıkanlar ise yepyeni bir ekipti. Tony’nin konuşmayı gereksiz bulan, hayatı akışına göre yaşayan güzel kız kardeşi Effy ekipteki tek tanıdık yüzdü. Effy’nin tek arkadaşı olan kendini işe yaramaz bulan saf Pandora, Congo’dan yeni gelen ve dejenere modern dünyaya ayak uydurmaya çalışan Thomas, kimseyi umursamayan, gördüğü her kızla yatmaya çalışan Cook, onu toparlamaya çalışan, olgun Freddie, otistik JJ, biri lezbiyen, öbürü duyarsız, homofobik, sığ bir kız olan tek yumurta ikizleri Katie ve Emily, Emily’nin aşık olduğu kız Naomi ikinci jenerasyonun karakterleriydi. İlk başlarda daha yeni büyüttüğümüz gençlerden sonra karşılaştığımız bu çocuklar biraz rahatsız edici geldi bize. Daha çok küçüklerdi, son yaşadıklarımız bizi daha fazlasını istemeye şartlamıştı ve bu ufaklıkların küçük dramları bizi pek ilgilendirmedi. Ta ki bu jenerasyonun da bir önceki kadar baştan kaybetmiş olduğunu fark edene kadar. Özellikle sezonun son üç bölümü, tüm Türkiye’yi göz yaşına boğan Yaprak Dökümü’nden bile çok daha ağırdı. Karakterlerimizin çıkış yolunun olmadığını, battıkça battıklarını bize gerçekten hissettiren dizi hem şaşırttı, hem üzdü, hem heyecanlandırdı.

Üçüncü jenerasyonun bir sezonu devirmiş olmasına rağmen aynı sıcaklığı yakalayamadı. Bu sefer fazlasıyla izole bir ekibi izliyoruz. Daha az parti, daha az alkol ve daha az seks olan bu jenerayonun gençleriyle geçecek bir sezonumuz daha var.

Altıncı sezonu 2012 Ocak gibi başlayacak olan Skins’in diğer bir güzelliği de müzikleri… Doğru sahnelerde doğru şarkıları çalan dizi, özellikle birinci sezonun sonunda karakterlerin ağzından dinlediğimiz “Wild World” ile en güzel dizi şarkıları sıralamasında oldukça üst sıralara yerleşti benim gözümde. Müzikleri kadar, kıyafetleriyle de dikkat çekiyor dizi. Her karaktere uygun bir stil belirlenmesi ve bu stilin iki sezon boyunca bozulmadan devam etmesi gerçekten dikkat çekici.

Dizinin yazar grubunun yaş ortalamasının 21 olması da ayrı bir konu. Dizinin başarısının altında yatan unsurların başında geliyor bu bence. Skins’i bu kadar içten, bu kadar çarpıcı yapan, yazarlarının henüz yaşadıklarını unutup olgunlaşmamış gençler olması. Yaşı ne olursa olsun her izleyicinin bir şeyler bulabileceği ender gençlik dizilerinden biri Skins.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.