İnsan hayvanlaşırsa maymun da insanlaşır
ALPER TURGUT
Sol yumruğu havada bir şempanze, insanlıktan çıkanların onlara laboratuarlarda, barınaklarda, hayvanat bahçelerinde yaşattığı zulme isyan ediyor, zeki, kararlı, kocaman yürekli ve evine (ormana) dönmeye hazır. Evet, o gerçek bir lider, peşinde şempanzeler, orangutanlar ve goriller… Maymundan geldiysek şayet ırkımızın gözü atalarımıza işkence edecek denli dönmüş demektir, işte “Maymunlar Cehennemi: Başlangıç” (Rise of the Planet of the Apes) filminin sloganı tam bir isabet kaydediyor, çünkü “Evrim, Devrime Dönüşüyor”.
“Maymunlar Cehennemi” (Planet of the Apes), 1968 ile 1973 tarihleri arasında gösterime sokulan beş filmlik kült bir bilimkurgu serisidir. Özellikle ilk film Maymunlar Cehennemi, “Kwai Köprüsü”nü de yazan Fransız romancı Pierre Boulle’in 1963 tarihli eserinden uyarlanmıştır, Franklin Schaffner’in yönettiği yapım, gerçekten müthiş ve unutulmaz bir fikirdir, haliyle sinemaseverleri şaşkın bir halde bırakmayı da başarmıştır, hiç kuşkusuz. Ardından gelen “Maymunlar Cehenneminin Altında”, “Maymunlar Cehenneminden Kaçış”, “Maymunlar Cehenneminin Fethi” ve “Maymunlar Cehenneminde İç Savaş” ise her anlamda ilk filmin gölgesinde kalmıştır lakin hem seriyi tamamlamak hem de bu maymunların bizimle derdi nedir sorusuna yanıt bulmak için izlemek şarttır. Süper zeki maymunların öyküsü, bugüne dek üç kez de aptal kutusu TV’ye uyarlandı, bunun dışında 2001’de ünlü yönetmen Tim Burton, ilk filmi “Maymunlar Gezegeni” adıyla yeniden çevirdi. Burton Usta’ya yakışmayan bu beyazperde buluşması, bilimkurgu sevdalıları için de büyük bir düş kırıklığı oldu.
Kendi adıma, 5 Ağustos günü dünyanın her yerinde aynı anda gösterime girecek olan Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’ı sevdim ve beğendim. Hatta efsanevi ilk filmin ardından en başarılı bulduğum yapım oldu. Öncelikle film teknolojinin nimetlerinden (elbette 100 milyon dolara ulaşan bir bütçe karşılığı) çokça yararlanıyor. “Avatar” ve “Yüzüklerin Efendisi” ile rüştünü ispatlayan görsel efektçi Weta Digital, harika bir işe imza atmış, maymun kostümlü oyuncular tarihe karışmış ve yerine foto-gerçekçi maymunlar geçmiş. Seriyi bozmayan aksine taşlar yerine sağlam bir şekilde oturtan bir film bu, üstelik aksiyon dozunda, karakterler iyi örülmüş ve duygu bağı hiç kopmuyor. Başroldeki maymun Sezar’ın gözünden bakıyor film, bu inandırıcılığı sarsmadığı gibi, bir süre sonra doğanın içine eden, bitkileri ve hayvanları sok sayan, dünyayı salt kendi tekelinde sanan İnsan Cenneti’ne lanet okuyup, Maymunlar Cehennemi’ni anlamaya başlıyorsunuz.
Filmin belli başlı rollerini James Franco, Freida Pinto, John Lithgow, Andy Serkis (Maymun Sezar) ve Brian Cox sırtlıyorlar. Yönetmenlik koltuğunda ise vasat “The Escapist” dışında uzun metraj kurgusal deneyimi olmayan Rupert Wyatt oturuyor.
Filmin konusu özetle şöyle; Günümüz San Francisco’sunda geçen hikâyede genetik mühendislerinin, maymunların beyinlerini geliştirmek için yaptıkları deneyler sonucunda maymunların zekâlarının gelişmesi ve insan ırkının kötü yönlerine de maruz kalmaları sonucu insanlar üzerinde üstünlük kurmak için açtıkları savaş konu alınıyor. Sonuçta ortaya çıkan bu virüs maymunları konuştururken insanlarda ters tepiyor, ırkımız yok olmaya doğru savruluyor.