Zeynep Bonçe
Hareketli, heyecan dolu günler bizi bekliyor. Bol gözyaşlı vedalar da, mutlu sonlar da çok yakın. Ağzımızı açık bırakan / bırakacak finaller art arda ekranda yerini alıyorlar. Bir yandan da yeni başlangıçlar göz kırpıyor, özlenen dostlardan yeni haberler geliyor. Hazır sezon sona ermek üzereyken dizi dünyasının genel durumuna bir bakalım, ne dersiniz?
Sezona damgasını vuran dizi
Game of Thrones, hayranlarını hayal kırıklığına uğratmadan girdi vizyona. Kitabı okuyanlara göre televizyona ya da sinemaya uyarlanması oldukça zor olan hikaye, henüz olumsuz bir yorum almadı kimseden. Gerek hikayesi, gerek cesareti, gerek görsel kalitesiyle –ki dağa buzdağının küçük bir kısmını görüyoruz sadece- bir klasiğe dönüşmeye aday olduğu her halinden belli. HBO’nun Carnivale’ının tahtına oturur mu bilinmez ama şimdiden kendine sağlam bir hayran kitlesi oluşturduğu kesin. Daha ilk bölümüyle ortalığı sarsan dizi, kalitesiyle senenin diğer iddialı yapımları olan The Walking Dead’i de, Boardwalk Empire’ı da geride bırakacağa benziyor. Henüz bir hareket göremesek de, beklentileri her bölümde biraz daha arttırdığı göz önünde bulundurulursa, ağzımızı açık bırakacak bir finalle sezonu noktalayacağını anlamak zor değil.
Yetmez ama Jeremy Irons
Başlamadan ağzımızı sulandıran diğer bir dizi de The Borgias idi. Nasıl heyecanlanmayalım? Jeremy Irons’ı Papa rolünde izlemenin hazzı paha biçilmezdi. Lakin zamanla anladık ki, her ne kadar dizi Irons’ın karakterinin etrafında dönse de, kendisi çok az görünüyor. Olsun… Yine de değer dedik ve şans vermeye devam ettik diziye. Zamanla benimsedik bu her bir bireyi ayrı fettan aileyi. Ama bu benimseme bile dizide bir şeylerin eksik olduğu hissini azaltmadı bizde. Belki aynı anda vizyona giren Game of Thrones’un gölgesinde kaldı, belki de gerçekten temposunda bir sorun var. Her ne kadar ikinci sezon onayını almış olsa da, yapımcıların çok rahatlamaması ve dizinin bu durağan gidişatına müdahale etmeleri gerekiyor.
Ve gençler tatile girerler…
Belirli bir yaşı aşmış birçok dizi-severin gizli beğenileri vardır. Kimisi itiraf etmese de Sex and the City izler, kimisi O.C., kimisi Gossip Girl, kimisi One Tree Hill… “guilty pleasure”ı The Vampire Diaries olanlar bu sezon finalinden umduklarını buldular. Liseli yaşlı vampirlerimiz sezona olgun bir şekilde veda ettiler. Sadece liseli aşık hikayesi işlemeyerek, içine kattığı cadılarla, doppelganger’la, kurt adamlarla, iyice şenlenen dizi, bu senelik bu kadar dedi. Neyse ki vampirsiz yapamam diyenlerin asıl ilacı yolda. Haziranda yeni sezonu başlayacak olan True Blood, birçok dizi tiryakisi için en güzel yaz esintisi. Henüz kısacık teaser’ları, ağız sulandıran fragmanları dolaşan True Blood’ın yeni sezonunun bomba gibi olacağını anlamak için müneccim olmaya gerek yok.
Final diye buna denir
Bitti bitiyor derken, devam kararıyla derin bir oh çektiğimiz Fringe de erken final yapan dizilerden. Sezonun belki de en iyi finallerinden biriyle yaza giren dizi hayranlarının elini boş göndermedi. Biraz hızlandırılmış da olsa iyi bir sezon finaliyle şimdilik veda etti. Bir sezon finalinde görmeyi en çok sevdiğimiz formülü uyguladı Abrams. Gelecek sezon nasıl olup da, hikayenin devam edebileceğine ihtimal veremediğimiz o formülün tek dezavantajı, gerçekten devam edilemeyen sonraki sezon olabilir. Geçen sezon bir önceki finalle bitmiş olması gerektiğine inandığımız Dexter’da olduğu gibi, final gibi sezon sonu, bazen sonraki sezonu anlamsız kılabiliyor. Umarız Fringe bu tuzağa düşmez.
Sezondan çarpıcı notlar şimdilik bu kadar olsa da, gün geçmiyor ki, yeni bir final izlemeyelim ve yeni bir haberle karşılaşmayalım. Beklenen iptallerin çoğu doğru çıkarken, arada bizi şaşırtan haberler de gelmiyor değil. Gün be gün değişen bu haberler arasında en çok üzüldüklerim ise Lie to me’nin beklenen iptalinin resmen gerçekleşmiş olmasıyla, Misfits’in demirbaşı Nathan’ı canlandıran Robert Sheehan’ın diziden ayrılması oldu. Yine de sezonu az hasarla atlatılmış sayıyor, yeni sezona umutla bakıyorum. Ve belki de Game of Thrones’un haftada 50 dakikacık yaşattığı keyfin sarhoşluğuyla, hiçbir iptale ya da finale çok da üzülemiyorum.