Yaşam Şifresi – Source Code / Yönetmen: Duncan Jones

‘Paralel evrenler’ teorisini bir gerilim hikâyesi içinde kullanan en iyi filmlerden… Her ‘paralel’ yolculukta sadece sekiz dakikası olan ve Chicago’yu vuracak bombacıyı yakalamaya biraz daha yaklaşan asker, her defasında ilk patlamanın olduğu trende ölmek zorundadır! Genç asker, babasına henüz veda edememiş bu oğul, gerçekte ne durumdadır peki? Bu noktadaki trajik durum, içinizi acıtır… Oyuncu Angela Bowie’nin (ve tabii David Bowie’nin) oğlu Duncan Jones, ilk uzun metrajlı filmi “Moon – Ay”da olduğu gibi, insan zekâsı ve yüreğinin umut, cesaret ve sevgiyle her engeli geçebileceğine dair inancını korumaya devam ediyor; ‘insan hissetmenin’ nasıl değerli olduğunu öyküsünün özüne yerleştiriyor. Paralel evrenlerdeki eşizlerimize selam olsun!

 

Sucker Punch / Yönetmen: Zack Snyder

Baby Doll… Gencecik. Annesi öldü. Üvey baba tacizine uğradı ve direndi! Bu adamdan küçük kız kardeşini korumak isterken de, onun yanlışlıkla hayattan kopmasına neden oldu. Şimdi akıl hastanesinde… Kendisi gibi trajik yazgılı dört kızla birlikte, buradaki ‘eksantrik yöneticiler’in esaretinden kaçıp özgürlüğüne kavuşabilecek midir?

‘Yeşil ekran’ tekniğinin ‘kralı’,etkileyici yönetmen Zack Snyder, Baby Doll’un zihnini alabildiğine hür bırakarak, serüveni üç katmana yaymış: Gerçek, düş ve düşün içindeki bilgisayar oyunları gibi aksiyon! Düşünün ki, “Girl, Interrupted” kızlarının ‘savaşçı ruhları’ fantastik dünyada serbest kalmış. Özellikle, Emily Browning (Baby Doll), “Parlak Yıldız”dan Abbie Cornish(Sweet Pea), “Donnie Darko”dan Jena Malone(Rocket) ve “Robin Hood”dan(2010) Oscar Isaac’in (Blue Jones), hareketli yapıyı dengeleyen dramatik oyunculuklarının altını kalınca çizmek gerekiyor.

 

 

Kimliksiz-Unknown / Yönetmen: Jaume Collet-Serra

 

İspanyol yönetmen Jaume Collet-Serra’nın yönettiği bir önceki gerilim “Orphan – Evdeki Düşman”ın sürprizi gibi ‘tahmin edilemeyen’ bir gelişmeyi içeren “Kimliksiz”, yabancı bir kentte, araba kazası sonrası ‘bir anda’ kimliğini ‘yitiren’ ve belleği zayıflayan bilim adamının ‘gerçeğe ulaşma’ mücadelesi üzerine kurulu. Yönetmen, yapbozun parçalarını hızı sürekli yükselen tehlikeli –ölümcül hareketliliğin içinde beceriyle birleştiriyor. Hikâyeyle organik ilişki kurulması sağlanan Berlin, seyircinin şüphelerini bir mıknatıs gibi üzerine çeken karakteri tamamıyla giyinmiş Liam Neeson ve araba aksiyonu sahneleri, filmden geriye kalanlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Daha İyi Bir Dünyada – Hævnen / Yönetmen: Susanne Bier

Anton, Afrika’nın savaş, yoksulluk, açlıkla hırpalanan bir ülkesindeki kampta insanlara yardım eden doktor… Ayrılmak üzere olduğu karısı ve iki çocuğu ile Danimarka’da yaşıyor. Yani dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birinde! Fakat ayrımcılık yapmak, insanlığın ana sorunlarından: Büyük oğlu okulda fiziki ve sözlü (fare suratlı İsveçli!)saldırıya maruz kaldığında, annesini kanserden yitirmiş ‘problemli ve o oranda da soğukkanlı’ başka bir çocuğun koruması altında yeni kavramlarla tanışacaktır: Nefret gibi, intikam gibi!

‘Yabancı Dilde Film’ dalında hem Altın Küre, Hem Oscar kazanmasının sırrı, bence, gezegenin her köşesindeki her âdem evladının bir şekilde karşısına çıkan vahşi tutum ve davranışlar karşısında ne kadar ‘insan kalabileceğini’ ve tokadı yedikten sonra ‘diğer yanağını çevirip çeviremeyeceğini’ izleyene sınatan bir film olmasından… Afrika’da ya da Danimarka’da biçimleri farklı olsa da her daim yanı başımızda potansiyel olarak hissettiğimiz şiddet, medeniyetin çözemediği temel mesele! Film, bir insanın(Anton) sabır ve tahammülde pes etmeyerek çevresindekilerin sorunları için umut ışığı olup olamayacağına dair. Hayal edin ki, Anton’lar hızla çoğalıyor… Ve biz, “Hævnen – İntikam”ın olmadığı “Daha İyi Bir Dünyada” yaşamaya başlıyoruz.

Thor / Yönetmen: Kenneth Branagh

İskandinav mitolojisinin –bazı anlarıyla- Shakespeare trajedi ve komedilerine saygı duruşunda bulunduğu “Thor”, yönetmen koltuğunda zaten bu büyük şair – yazarın eserlerini sahnede / sinemada yorumlayan Kenneth Branagh oturduğundan, 150 milyon dolarlık bütçesinin sunduğu mükemmel serüvenle birlikte öyküsünü de sağlamca anlatıyor. Babası tarafından “yukarılardaki” Asgard Krallığı’ndan dünyaya sürgüne gönderilen ( ‘atılan’) güçlü ve kibirli savaşçının insan doğasına dair öğrendikleriyle gerçek benliğini bulması, hikâyenin ekseni… Konsept sanatçılarının yarattığı büyüleyici mistik evrenlerin fantastikliğiyle, ‘solucan deliği’ gibi uzay yolculuğu teorilerinin ve bilimsel bilgilerin kusursuz kombinasyonu, “Thor”un değerini arttırıyor.

 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.