Serdar akbıyık
Yeşilçam Film Ödülleri yaklaşırken ve tartışmalar almış başını gitmişken biz de teybimizi bu festivali hayata geçirenlere uzattık. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler ve tabii ki TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil. Yeşilçam Ödülleri ile önemli bilgileri en yetkili ağızlardan sizlere ulaştırdık…
Yeşilçam Ödülleri sinema dünyamızdaki hangi açığı kapatıyor?
Ahmet Misbah Demircan: Yeşilçam Beyoğlu’nun bir sokağı ancak Yeşilçam aynı zamanda Türk sinemasının sembolleşmiş bir markası. Dolayısıyla böyle bir markaya sahip çıkmaya ve parlatmaya Türk sinemasının ihtiyacı vardı diye düşündük. Yeşilçam geçmişten günümüze gelen bir değerdir. Yeşilçam böyle bir sembol değer olarak önde olmalıydı. Yeşilçam Ödülleri’nin bir başka kıymeti de şudur; Türk sinemasının üzerinde tartışılan bir jüri sistematiğinin olduğu, neticeleri tartışmalara açık bir mekanizmadan sıyrılıp kendi kendinin ödülünü verebildiği bir mekanizmaya ihtiyacı vardı. Yeşilçam ödülü işte bu iki açığı kapatıyor.
Değişik bir oylama sistemi var. En kapsamlı jüri sistemi diyebiliriz. Jüri seçiminde kriterler nedir ve bu yapıyı doğru buluyor musunuz?
Engin Yiğitgil: Yeşilçam Ödülleri dünyadaki benzerlerinden hiçbir farkı olmayan bir sinema ödülleridir. En kapsamlı jüri sistemi bu ödül projesinde vardır. Şöyle ki; vizyona giren ve yapımcısı tarafından onaylanan filmlerin kendi ekipleri ilk oylamada 13 kategorideki ilk 5 adayı belirler. Sonraki büyük jüri ise yine birinci etaptaki jürinin katılımı ile sinema dünyasının önde gelenleri, diğer bazı disiplinlerin (edebiyat, plastik sanatlar, vb.) akil adamlar topluluğundan oluşur. Burada esas olan mesleki örgütlerin ve sinema sektörünün birinci oylamadaki profesyonelce uzmanlık alanlarındaki görüşlerinin ve kriterlerinin oylaması olmasıdır.
Yeşilçam Ödülleri’ne bir filmin aday olabilmesi için hangi özelliklere sahip olması lazım?
Engin Yiğitgil: Bu seneki dahil Yeşilçam Ödüllerinde aday olabilmek için o sene bir hafta boyunca ticari bir gösterimde yer alması yeterli bir sebeptir. Ancak önümüzdeki seneden itibaren Vakfımız Mesleki Güç Birliği ile işbirliği yapmak üzere sözlü bir anlaşma yapmıştır. Bundan sonra vizyona giren filmlerin aday adayları Mesleki Güç Birliği tarafından kendilerince uygulanacak bir kriterler silsilesinden sonra tespit edilerek TÜRSAK Vakfı’na verilecek ve ilk oylama bu aday adaylarının tespitinden sonra yine eskisi gibi yapılacaktır. Esas olan da bu oylama şeklidir.
Yeşilçam Ödülleri’nin, Oscar’larla benzeştiği bir yönü de var. Bu noktada sizin yorumunuz nedir? Türk sinema endüstrisinin Yeşilçam Ödülleri gibi büyük bir organizasyonu yaşatacak üretime sahip olduğuna inanıyor musunuz?
Ahmet Misbah Demircan: Yeşilçam Ödülleri’nin, bugün için dünyadaki büyük örneklerine baktığımızda onlarla yarışacak düzeyde olduğunu söyleyemeyiz ancak bu gelecekte onlarla yarışamayacağımız anlamına asla gelmez. Bu endüstrinin oluşması aslında ülkenin gelişmesiyle de alakalı bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye sanayicisi, ticareti ve iş kapasiteleriyle birlikte büyüyor. Bu büyüme içerisinde bütün sektörlerin olduğu gibi sinema sektörünün de gelişeceğini ve daha iyiye gideceğini hep birlikte göreceğiz. Dolayısıyla, ufkumuzu ve hedefimizi büyük tutuyor olmamız gelecekte bütün bu sorunları aşmaya yetecektir.
Ödül sisteminde verilen para ödüllerinin filmleri üreten sanatçılara etkisini değerlendirebilir misiniz?
Engin Yiğitgil: Vakıf olarak bu projenin başlangıcından itibaren ödülleri yüksek tutmamızın en önemli sebebi üretime yapabilecekleri pozitif etkidir. Yani şunu demek istiyoruz ki; birinci ödülün 250.000 TL kadar bir miktarda olmasının asıl sebebi alınacak ödül ile hiç olmazsa bir projenin harekete geçmesini sağlayacak bir itici güç olmasıdır.
Türk sinemasında sponsorluk sistemi yeteri kadar işliyor mu? Eğer işlemiyorsa aslında bu ödülleri birer sponsorluk olarak da düşünebilir miyiz?
Ahmet Misbah Demircan: Pek işlediği söylenemez. Nedenleri üzerinde çok konuşulabilir ama tematik alanlara kaydıkça bu sponsorlukta kazan-kazan modelinin gelişebileceği kanaatindeyim. Sinema hayatımızda söylemek istediklerimi, toplumla paylaşmak istediklerimizi ortaya koyduğu sürece insanlar açısından, kendini ifade etme alanı olarak görmeye başladığı sürece sponsorluklar da güçlü olabilecektir diye düşünüyorum.
Koray Öztürkler : Turkcell olarak film sponsorluğumuz bulunmuyor ancak bu ödül sisteminin bütün Türk filmlerine kucak açtığını, ayrım yapmadığını ve teşvik edici olduğunu düşünüyoruz. Bir teknoloji ve iletişim şirketi olarak, iletişim kurmanın en güzel yollarından birinin sanat ve sinemadan geçtiğine inanıyoruz. Mobil altyapılarımızı kullanarak da, ilerleyen yıllarda Türk sinemasının gelişimine daha fazla katkı sağlamayı arzuluyoruz.
Türkiye’de sinema üzerine bu tür ödüller hep bir festival yapısı içinde verilir. Yeşilçam Ödüller’i ise Türkiye’de pek de görmediğimiz bir yapı. Bu farklılık hangi etkiyi yaratır?
Engin Yiğitgil: Sorduğunuz soru için çok teşekkür ederiz. Sinema dünyasının çok iyi bildiği ancak kamuoyunun pek iyi bilmediği bir hususa şimdi değiniyoruz. Yeşilçam Ödülleri sistemi ile festivaller ödül sistemi birbiriyle hiç alakası olmayan iki ödül sistemidir. Festivallerin ödül sistemi birbirine çok benzer. Her festivalde festival düzenleme kurulu tarafından tespit edilen ve sinema dünyasının kendi dallarında uzman ve profesyonel kişiler tarafından oluşan, 11 kişiyi pek geçmeyen bir jüri vardır. Bu özel bir seçimdir. Ve filmlerin yine festival komitesi tarafından yarışma için özel seçimi söz konusudur. Yeşilçam Ödülleri ise dünyadaki diğer ülkelerdeki benzerleri gibi (Amerika’daki Oscar, İngiltere’deki Bafta, Fransa’daki Cesar, vb.) tüm bir senenin ticari gösterime giren filmleri için geçerli olup, en kapsamlı ve geniş katılımlı jüri tarafından seçime tabii tutulur. Arada sistem, mantık ve görüş bakımından çok büyük farklılıklar vardır.
Türkiye’de en fazla seyredilen sinema türü komedidir. Komedi filmlerini üreten yönetmenlerin, komedyenlerin şikayeti festivaller tarafından ciddiye alınmamaktır. Yeşilçam Ödülleri’nin bu duruma yaklaşımı nedir? Bu konu hakkında sizin görüşlerinizi alabilir miyiz?
Engin Yiğitgil: Yeşilçam Ödülleri şu andaki sistemine göre o sene itibariyle vizyona girmiş bütün yapımları seçkisine alır. Herhangi bir tür seçimi yapmaz. Bu konuda benim özel görüşüm ise; -eğer soruluyorsa- komedi gerek sinema gerekse tiyatro sanatında en zor türdür. Her zaman güldüren sanat değildir. Komedi aslında mizah ve dram sanatıdır. Güldürmek her zaman daha zor bir uğraşıdır. Dolayısıyla, kaliteli bir komedi filmi üretmek bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de zordur. Ama dediğim gibi Yeşilçam Ödülleri gibi sistemde tür ayrımı yapılmaz. Her film seçkiye girebilir.
Her yıl çekilen film sayısı artmakta bu sayı artışı Türkiye’deki festival yapısını nasıl etkiler?
Engin Yiğitgil: Aslında kalite nicelikte aranmaz ve fakat nitelikte aranır. Buna rağmen film sayısının artışı Türkiye’deki festival yapısını ve Yeşilçam Ödüllerini olumlu manada etkiler.
Beyoğlu Türk Sineması için önemli bir yer. Buna rağmen ard arda sinemalar kapanıyor. Halbuki Beyoğlu Belediyesi’nin sinemaya verdiği önem ortada. Bu noktada Belediye’nin aldığı önlemler nelerdir, yeni projeleri var mı?
Ahmet Misbah Demircan: Beyoğlu’nda sinemaların kapandığı doğru ancak sinemalar Beyoğlu’nda mutsuz oldukları için kapanmıyor. Aslında, Beyoğlu’na herkes gelirken, sinemalarda gelmek istiyor ancak, Beyoğlu’nun sinemaları çok eskidi. Bugünün ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Beyoğlu’ndaki, mimarlık projelerinde yeteri kadar bu çözüme odaklanılmadı. Bu çözüme odaklanıldığında çok tartışıldı. Bütün bunlar süreç içerisinde aşılacaktır. Çünkü, sinemasız bir Beyoğlu, Beyoğlusuz bir sinema düşünülemez. Bu gelişme trendi kendi çözümünü de getirecektir.
Yeşilçam’ın ve eski sinemaların Beyoğlu’nda yaşadığı sıkıntılarla ilgili olarak Tursak vakfının da yorumlarını öğrenmek isteriz.
Engin Yiğitgil: TÜRSAK Vakfı 21 yıllık kuruluş olup, 21 yıldır Beyoğlu’ndaki merkezinde faaliyet göstermektedir. Beyoğlu’nda sinemalarla ilgili sıkıntıların gerçek sebeplerinin aranmasında Vakfımız her zaman öncü olmaya çalışmış ve problemlerin derinine inerek sıkıntıların giderilebilmesi için de her daim önerilerini yetkili makamlara ve özellikle kamuoyuna sunmuştur. TÜRSAK Vakfı Başkanı da bütün bu sinemaları 55 yıldır yakından takip etmekte olup, bu sorunu Yönetim Kurulu’ndaki değerli üyeleriyle çok yakından takip etmektedir. Değişimin kaçınılmaz olduğu ve ancak bu sorunun Beyoğlu’nun tarihsel dokusuyla etik ve estetik olarak çözümlenmesi gerektiğini de daima vurgulamıştır.
Turkcell gibi büyük şirketlerin sinemaya sponsor olması önemli. Tek Tek filmlere sponsor olmak mı, yoksa bu tür sinema endüstrisinin genelini etkileyen etkinliklere mi destek vermek gerekir?
Koray Öztürkler : Film endüstrisinin geliştiği noktada, doğal süreçte filmlerin kalitesi de gelişecektir. Son yıllarda bu konuda çok sevindirici gelişmeler var. Türk filmlerinin kalitesi son yıllarda çok gelişti, ayrıca geçmiş yıllara oranla yıl içerisinde çekilen filmlerde de önemli bir artış gözlemliyoruz. Son yıllarda Türk sinemasına olan ilginin ciddi oranda artması mutluluk verici. Bu ilginin devam etmesi ve Türk sinemasının ulusal ve uluslar arası alanlardaki başarılarının sürmesi için, desteklerin artarak devam etmesi gerek. Bu nedenle, sinemamızı ileriye taşıyacak her türlü adım ve özel sektörün bu alandaki desteği çok değerli. Ayrıca Yeşilçam Ödülleri gibi büyük ve toplu organizasyonların da, Türk filminin gelişimine çok büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz.