Serdar akbıyık
Bu ay I am Love filmiyle sinemalarda seyredeceğimiz Tilda Swinton tam bir muhalif. Bembeyaz teni, derin bakışlarıyla sinemanın en farklı ismi…
David Bovie’nin 1976 yapımı Dünyaya Düşen Adamı seyrettiğimde çocuk aklımla çok etkilenmiştim. Bembeyaz teni, kemikli bir yüz yapısı ve kırmızı derin bakan gözler. İşte Tilda Swinton’u da ilk beyazperdede gördüğümde aynı şeyleri hissettim. Upuzun boyu hissiz bir ifadeyle bakan karanlık gözleri. Yıllar içinde bu değişik fizik ayrıksı rollerle birçok kez karşımıza çıktı. Mesela Narnia Günlükleri’nde Buz Kraliçesi rolünde bir cadıyı canlandırıyordu. Keanu Reeves’in Constantin filminde Cebrail rolüyle belki çok da değeri olmayan bir filme değer kattı. Tilda Swinton’un bu farklı tercihleri farklı kişiliği ve kimliğinden kaynaklanıyor aslında. İskoç asilzadesi bir aileden gelen Swinton’un babası asker. 9. Yüzyıldan beri süregelen köklü bir aile. Swinton bu ailenin en sırnadışı üyesi tabii. Mesleğe Shekspeare uyarlamalarıyla başlayan yıldız ayrıksı yönetmen Derek Jerman ile filmler üretti. Jerman’ın kurallara ve sisteme karşı isyan dolu filmlerinde rol alan Swinton bu birliktelikle 7 film çekti. 1994’te Jerman AIDS’ten hayatını kaybedince büyük bir bunalıma girdi Swinton. İki yıl oyunculuktan elini ayağını çekti. 1996 yılında Susan streitfeld’in yönettiği Female Perversions filmiyle dönüş yaptı. Daha sonra Beach, Adaptation, Vanilla Sky gibi Hollywood filmlerinde rol aldı ve bütün dünyanın dikkatini çekti. Aslında 1992 yılında Sally Potter’ın Orlando filmi yıldızın çıkış yapımıdır. Erkek kadın arası bir görüntüyü yorumlama becerisi Orlando’nun başarısının en büyük sebebiydi. Bütün bu gitgeller arasında yoluna devam eden Tilda Swinton kariyerindeki şimdilik en büyük ödülü 2007 yılında Michael Clayton filminde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Dalında Oscar heykelciğine uzanarak elde etti. Teşekkür konuşmasında Derek Jerman’(ı anmayı unutmadı, “Derek şimdi yaşasaydı ilk önce uzun uzun kahkaha atar, sonra bu heykelciği eritmem için beni ikna etmeye çalışırdı” dedi. Bu ayrıksı oyuncunun çok önemli bir filmini bu ay seyredeceğiz. I am Love’da 50 yaşına gelmesine rağmen bütün duygusallığını ve cinselliğini filmde kullanan Swinton en önemli performanslyarından birini ortaya çıkarıyor.