Banu Bozdemir / Murat Tolga Şen

İzmir kısa için çağırdıklarında 11 yıldır yapılan bir festivali yerinde takip etmek, uzun zamandır İzmir’i görmediğimizi düşünerek geliyoruz dedik bir çırpıda. 3- 7 Kasım’da yapılan festivalde, hafta sonunu kısa filmle dolu dolu geçirmek iyi bir fikirdi ve yolara düştük. Otelimiz Alsancak’ta Kordon’un tam yanındaydı… Yani aralarda deniz kenarına kaçmak, çimenlerde yayılmak için bulunmaz bir fırsattı. Filmler kısa olduğu için ikişer saatlik seanslarda gösteriliyordu. Türk – Amerikan Derneği’nin salonunu dolduran daha çok üniversite öğrencilerinin oluşturduğu kalabalığın arasına karıştık iki gün boyunca… Salona sığmayan, ayakta kalan öğrencilerin sesleri yükselse de arada, film izleme atmosferi çabucak söndürdü o kısa öfkeleri… Kayhan Kırmızıgül ve Tuna Yılmaz’ın düzenlediği festival, belki şehrin uzun metrajlı bir film festivali olmadığı için daha fazla anlam kazanıyor seyirci gözünde… Daha fazla sahiplenmek istiyorlar o yüzden… Belki filmleri ödüllendirme konusunda belgesel, kurmaca ve animasyon ayrımına gidebilir, bazı filmlere Türkçe altyazı yapılabilir… Bunlar teknik istekler, onun dışında kesinlikle desteklenmesi gerekiyor, daha fazla insanın gelip, festivale renk katması gerekiyor! Tabii imkanlar dahilinde! Aşağıda Murat Tolga Şen’le festival yönetmeni Kayhan Kırmızıgül’le yaptığımız röportaj var. Kısa filme ve İzmir’de festival yapmaya dair… İyi okumalar…

İzmir’de bir kısa film festivali yapmak nereden aklınıza geldi? Kısa bir tarihçe…
Festival fikri ilk kez 2000 yılının nisan ayında katıldığımız Ankara Film Festivali sırasında ortaya çıktı. Festival sırasında film yapan genç sinemacıların bir araya geldiği ve filmleri üzerine konuşabilecekleri bir ortam yaratma düşüncesiyle; Ankara’da buluştuğumuz kısa filmci arkadaşlarla İzmir’de buluşmak üzere sözleştik. O arkadaş grubun içinde Taylan Sezginer, Derya Erkenci, Umut Aral, Ozan Açıktan ve  Yüksel Yavuz gibi isimler vardı… İşte o yılın kasım ayında İzmir’de buluştuk… O gün bugündür devam ediyoruz.

Neredeyse artık her ilin bir uzun metrajlı film festivali var. İzmir’in neden yok sizce?

İzmir bu konuda oldukça şanssız. Sinema meraklıları bilir İzmir’de bir zamanlar bir film festivali vardı. Ama maalesef sahip çıkamadık bu festivale. Yerel yönetimler ve İzmir’in sivil toplum kuruluşları duyarsız kaldılar… Ve maalesef İzmirli sinemaseverlerde arkasını aramadılar. Teknik olarak bakarsak da festival için fiziki koşulların çokta uygun olmadığını görüyoruz. İzmir, Alsancak bölgesinde maalesef sinema olarak iki salona sahip ve üçte çok amaçlı salon var. Tabii bu koşullar bir sinema festivali için oldukça yetersiz. Ve dediğim gibi, kentte böyle bir istek yok… Festival yapmak bir kerelik bir şey değil ki… İnsanlar sadece konuşuyor, sorumluluk almak istemiyorlar.  Galiba sorunun cevabı bu…

İzmir’de sinema denince akla kısa film festivali geliyor? 11 yıllık tecrübe, deneyim ve zorlukları biraz anlatabilir misiniz? Filmleri nasıl seçiyorsunuz? Kısa film seçkisi hangi kriterler baz alınarak yapıldı?

Evet… Yapmış olduğumuz işin bu kadar uzun sürmesi mutluluk verici… Böyle anılıyorsa gerçekten gurur verici. Biz başladığımızda Türkiye’de kısa filmi başlı başına seyirciyle buluşturan ve destekleyen  İFSAK ve İstanbul Kısa Film Günleri vardı. Başlamak çok zordu… Ama çok gençtik ve açıkçası birazda gözümüz karaydı galiba… Başladık… İlk başlarda film bulmakta program oluşturmakta zorlanıyorduk… Sinema okullarıyla görüşüyor onlardan derlediğimiz filmlerden program oluşturmaya çalışıyorduk. Ancak festival, yıllar ilerledikçe, yurt içi ve yurt dışında tanındıkça süreç tersine döndü. 2007-2008-2009 yıllarında festival başvuran ülke sayısı 60 ve film sayısı  ortalama  1000 civarındaydı. Tabii bu rakamlara ulaşınca programa dahil edilecek olan filmleri seçmek oldukça zahmetli bir iş haline geldi. O yüzden bu yıl festivale açık çağrı yöntemine son verdik. Ve davet yöntemiyle program oluşturmaya başladık.
Filmlerin seçiminde başvurulan kriterler aslında pek çok festivalin başvurduğu bir yöntem. Filmler öncelikle teknik yeterlilik (ses ve görüntü) açısından değerlendiriliyordu. İkinci olarak filmin içeriğinde pornografi ve şiddet var mı diye bakıyoruz ve son olarak ise sinema tekniği ve estetiği açısından değerlendiriyoruz.  Tabii bizimde festival olarak 11 yılda oluşmuş bir tavrımız var… Bunu da açıklamamız gerekiyor. İzmir Kısa Film Festivali, ortalama sinema seyircisini baz alarak teknik açıdan yeterli olan, içinde kısa filmin ruhuna uyan, içinde zeka pırıltısı taşıyan filmleri önemsiyoruz.

Festivali kimler takip ediyor?
Festivalin izleyici profili oldukça genç. seyircimizin %70 16-25 yaş gurubunda… ama kalan %30’da sizde görmüşsünüzdür 13 yaşında da seyircimiz var 70 yaşında da.

Festivali daha fazla salona yayma imkanı var mı?
Bu sorunun nedeni salona sığamayan seyirciler. Keşke daha büyük bir salonumuz olsa. sizlerde tanık oldunuz yer bulmakta sıkıntı yaşayan bazı seyircilerin serzenişlerine… Keşke seyircilerimizi daha büyük salonlarda ağırlaya bilsek. Ancak elimizde olan en büyük salon bu.

Geçtiğimiz yıllarda 2 ve 3 salon kullanmıştık. Ancak gerek salonlar arasındaki mesafe ve gerekse ana salonda gerçekleştirilen etkinlikler seyircinin ikinci ve üçüncü salona olan ilgisini azaltıyor. Birde buna kısa film programlarındaki filmlerin bir defa gösterilmesini eklediğinizde  tek salon kullanmak hem seyirci, hem de bizim açımızdan daha doğru bir karar.

9 Eylül öğrencilerinin festivali sahiplenmesinden sebepli, gösterimler sırasında bazı küçük serzenişler yaşanıyor. Festivalin seyirci kitlesine derdini anlatabildiğini düşünüyor musunuz?

Tabi bu sahiplenme durumu güzel, ama bu festival sadece onlar için değil. Dolayısıyla festivalin nasıl başladığını, nasıl bugünlere geldiğini bilmiyorlar. Festival olarak sorumluluğumuz sadece seyirciye karşı değil. Bizim daha önemli bir sorumluluğumuz daha var o da kısa filmini festivalimize gönderen yönetmenlere karşı. Festival olarak minimumda fiziki koşulları oluşturmak ve sonrasında filmlerin seyircilerle buluşmasını sağlamak. Sonrasında festival olarak film sahipleriyle İzmirli sinema severleri bir araya getirerek bir tartışma platformu yaratmak. Biz sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla bizleri anlamayan! anlamak istemeyen bir kaç kişi var olabilir..

Hayalinizdeki kısa film festivalini yaptığınızı düşünüyor musunuz. Asıl arzuladığınız organizasyona ne kadar yakınsınız?
Evet… Zor soruyu sona bırakmışsınız. Festival, aslına bakarsanız sanatsal bir altyapıya sahip ekonomik bir organizasyondur. Bizler 65’ten fazla ülkeden binlerce kısa film yönetmeni filmleri İzmir’de sinema seyircisinin karşısına çıkmak için filmlerini bize gönderdi. Her yıl salonlarımız dolup taşıyor. Yerlerde oturanlar ve hatta yer kavgası yapanlar bile var. Ama diğer taraftan arzuladığım, hayal ettiğim yerde değil. Ama çok yakınız… Olması mümkün mü? Evet mümkün ama ekonomik açıdan sorunlarımız aşmamız gerekiyor.

 

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.