Sinema KÜLTürü…

 Yor: The Hunter from the Future / Yor: Gelecekten gelen Savaşçı

 Murat Tolga Şen

 Cinedergi kült filmler diyarında konu edeceğimiz ilk film, B filmi fanatiklerinin mutlaka gördüğü ya da hakkında bir şeyler duyduğu, işbilir zanaatkâr Yönetmen Antonio Margheriti’nin ülkemizde çektiği, üstelik de önemli bazı rolleri Türk oyunculara verdiği tam bir tür kırması olan; “Yor, The Hunter From The Future- Yor, Gelecekten Gelen Savaşçı”.

Filme girişmeden önce, ömrünü ucuz filmler çekmeye adamış yönetmeninden bahsetmek gerekir. Antonio Margheriti, yönetmenlik kariyerine, 1960′lı yılların başında ‘Space Men’ ve ‘The Battle of the Worlds’ adlı bilimkurgu filmleri çekerek başladı. Daha sonra korku öğesi taşıyan filmlere yönelen yönetmen, 1965 yılında ‘The Virgin of Nuremberg’i çekti. Kariyerine Hollywood’da devam eden yönetmen, burada da Richard Dawson takma ismiyle ‘Horror Castle’ gibi birçok filmi yönetti. Ülkemize de gelerek ortak yapımlara imza atan Margheriti’nin en çok hatırlanan filmlerinden biri, bu kült-çöp fantastiğidir.

Yor, gösterildiği dönem itibariyle henüz ergen olan bendenizin, ağzımdan salyalar akıtarak sinemaya gitmesine sebep olmuş ve onca Amerikalı takma adlı İtalyan oyuncu arasında Aytekin Akkaya ve Yadigar Ejder’i görerek büsbütün şaşırmama, biraz yabancılaşmama ama çok da zevk almama yol açmış bir film olarak hafızama kazınmıştı.

80′lerin başında, Arnold Schwarzenegger‘in muhteşem vücuduyla hayat verdiği “Conan The Barbarian” aslında Steve Reeves’li, Reg Park’lı, İtalyan “swords and sandal” filmlerinin büyük bütçeyle kotarılmış, görsel yanı kuvvetli bir yeniden çevrimiydi fakat yapımcı Dino De Laurentis‘in de beklentisinin üstünde iş yaparak yeni bir istilaya yol açtı. Dino De Laurentis o yıllarda yahudi olmayan bir kaç yapımcıdan biriydi. Holywood‘un genel işleyişinin tersine, yeni bir şeyler denemeyi seviyordu ve Remake furyasından çok önce, eski filmleri yeniden çekmek gibi bir heyecana sahipti. Eğer bu deli İtalyan olmasaydı ki, neredeyse bu uğurda batmış bir sinemacıdır, Conan, King Kong, Flash Gordon, Barbarella, Serpico, Dune gibi cesur projeler belki de asla hayata geçirilemeyecekti belki…

Konuyu fazla dağıtmadan “Yor”a geri dönersek; “Conan”, “Star Wars” gibi filmler sinemaları doldurarak seyirciyi büyülerken İtalyan sinemacı takımı da boş durmayıp bu dalgadan faydalanarak, The Beastmaster, Star Crash, Battle Beyond The Stars gibi hepsi de Star Wars, Mad Max ve Conan klonu olan sürüyle film çekti.

Antonio Margheriti‘ye bu çılgın fikri kim verdi bilinmez fakat biraz Star Wars, biraz da Conan olan “Yor, The Hunter From The Future”a çekim platosu olarak Peri Bacaları’yla dolu Göreme seçilmişti. Bizim bu müthiş mekânda çekebildiğimiz en fantastik yapım “Asmalı Konak” olduğu için İtalyanların elini öpmek gerekir mi bilemem ama prodüksiyonu ucuza getirebilmek, belki de Türk seyircisini tavlamak amacıyla, Türk / İtalyan ve Fransız ortak yapımı olarak çekilen filmde Aytekin Akkaya, Yadigar Ejder ve Ayşegül gibi Türk oyuncular da rol alma şansı bulmuştu. Ayşegül’ün adı filmin jeneriğinde Ayshe Gul olarak geçiyor ama kendisiyle ilgili başkaca bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Sanırım ucuza kotarmakla ilgili tahminim doğrudur çünkü filmin kostümleri dahi 1979 yılında çekilen “The Humanoid” filminden kalanlar kullanılarak sağlanmıştır.

Aklımda filmin pek çok imgesi kalmış durumda. Mesela Yor, Taş Devri’nde yaşayan, çıplak elle dinozor öldürebilen, fönlü sarı saçlarıyla, yaşama sevinci dolu bir gençtir. Çerçöpten yapılma bir gemi ile maymun adamlardan sevgilisini kurtarmaya gider, bu esnada da aslında uzaylı olduğunu öğrenir. Yor’un sadece kafası gözüken ve nedense kıpırdamayı akıl edemeyen dinozorlarla savaşı ve onları mağlup etmesi ayrıca daha o Prehistorik zamanda dahi akılları fikirleri dünyayı ele geçirmek olan uzaylıları, tüm ileri teknolojilerine karşın alt etmesi beni epey keyiflendirmişti. Şimdi, dinozor ve insan arasında 70 küsur milyon yıl geçmiş olduğunu, ilk insanlar dâhil hiç kimsenin hayatında canlı bir dinozor görmüş olamayacağından emin bir N. Geographic izleyicisi olarak bu numaraları yutmam imkânsız! Hele sarışın bir ilkel mağara adamı hepten kusurlu bir figür… Tabi Reb Brown’un üstün oyunculuğu yüzünden hem sarışın, hem de ebleh olması durumu bir nebze affedilebilir kılıyor. Ayrıca filmde Yor’dan başka sarışın yok gibi… Ari ırk saplantısı eser miktarda da olsa var anlayacağınız.

Yor, ciddiye alınacak bir film değil, hatta kahkahalarla gülmek için çoğu komedi filminden daha çok malzeme içeriyor. Bir sürü, keçiboynuzu tadındaki, blockbuster’dan farkı, sefil, bütçesiz ve hatta ciddiyetsiz olmasına rağmen, üstelik de aradan geçen 28 yıldan sonra bile çok eğlenceli olması! Tahminimce, bu eğlence duygusu geçen yıllar içinde daha da fazlalaşacak… Şimdilerde, bitpazarına nur yağdığından olsa gerek B filmlerine olan bu ilgi katlanarak devam ediyor. Kötü haber; eğer filmi izlemek isterseniz, şimdilik tek çareniz, Youtube’da bulunan 8 adet kısa klibe tıklamak.

Elbette Yor, ülkemizde çekilmese, videocularımız da bu sebeple ısrarla müşteriye ittirmiş olmasa şu an kimse hatırlamazdı diye düşünüyorum. Ama sıkı bir “ucuz film” seyircisi olarak tüm bu filmler benim ciddiye aldığım, onlar gibi olmak istediğim kahramanlara ait işlerdi. Şimdi onların bir eğlence malzemesi olarak düşünmek insanı biraz buruyor aslında… Ama bu köşeyi takip eden sinema sevdalıları okuduğu sürece B filmleri için yazma hevesimiz devam edecek. Önümüzdeki ay yeni bir kült filmle daha birlikte olmak dileğiyle ve köşeme isim anneliği yapan Banu Bozdemir’e içten teşekkürlerimle…

 

 

Murat Tolga Şen
2005 yılında "Öteki Sinema" sitesini açtı. Rahmetli sinema yazarı Metin Demirhan ve Ali Murat Güven’in verdiği güçlü destekle başlayan bu kişisel macera şimdilerde Türk sinema bloglarının amiral gemisi haline geldi. Murat Tolga Şen, Sinema yazarlığı ve blogculuğuna önem vermeye devam ederek katıldığı platformlarda sinemanın farklı taraflarını konuşmaya devam etti. Blogculuktan profesyonel sinema yazarlığına geçişi ise 2010 başlarında sinema sitesi Beyazperde kadrosuna katılmasıyla oldu. Ayrıca online sinema dergisi Cinedergi, Fotografya, Gölge, Yeni Harman, Modern Zamanlar, Film Arası gibi yayınlara da katkı sağlıyor. 2012 Ocak ayından bu yana Medyaradar sitesinin sinema ve televizyon yazıları da yine Murat Tolga Şen’in kaleminden çıkma.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.