Banu Bozdemir
Ali Atay Vay Arkadaş: Manik, Tik, Dildo’nun Manik’i… Ben kendi adıma Atay’ın filmlere kattığı enerjiyi beğeniyorum, bitirim halleri hoş… Vay Arkadaş için arka mahalle komedisi diyor ve Vay Arkadaş’ı küfür edemeyeceği ortamlarda sıkça kullandığını söylüyor. O zaman Ali Atay’a kulak verelim…
Vay Arkadaş: Manik, Tik, Dildo sinemada dördüncü deneyiminiz. Öne çıkan, kendini belli eden bir oyunculuğunuz var. Bunun sizin rol seçiminize ya da size gelen rollere etkisi nedir?
Özellikle yaptığım bir şey bu diyemeyiz bunun için. Bir senaryo gelir okurum beni heyecanlandırıyorsa yapmak isterim. Bana sunulan rolle de ilgilenmem ilk başta hikâyeye bakarım ve hikâyenin içinde hangi karakter bana gel diyorsa ona giderim. Yapımcıyı yönetmeni bu konuyla ilgili zor durumda bırakmaktan da hiç çekinmeden ben bu rolü istiyorum çünkü benim bu rolü oynamam lazım diyebilirim. J Bunun neden yapıyorsun diye soracak olursanız, benim işim bu yönetmeni ikna edemezsem seyirciyi hiç ikna edemem.
- Vay Arkadaş’ta Manik karakterini canlandırıyorsunuz: Biraz karakterinizi anlatabilir misiniz?
Manik, kafası hiçbir şey almadan sürekli güzel olan bir abimiz. Bir sahneye başlarken hep düşündüm bu filmi çekerken acaba burada nasıl bir tepki çıkacak diye. Karakter öyle ayakta ki birden hiç olmayacak bir yerde “Laaann!” diye mevzuya girebiliyor, öyle bir sahne yokken mesela ben yatmaya gidiyorum arkadaş diyip yatıyor. J “Nerden çıktı lan yatmak şimdi ne yatması?!” diyorsun tabi ama işte Manik gidiyor yatmaya… Sahneyi ona göre değiştiriyoruz. Hahahah. Saçmalık gibi geliyor değil mi ama gerçekten öyle çıkardığım bir rol bu. Oynarken çok sevdim bakalım izlerken ne düşüneceğim. Daha izlemedik çünkü filmi…
- 40 diye bir filmde oynadınız, daha henüz vizyona giremedi. Yurtdışında yaşayan bir yönetmenin ilk denemesi. Ülkemizdeki ve yurtdışındaki yönetmenler arasında bir fark var mı, gözlem yapma şansınız oldu mu?
Bugüne kadar çalıştığım bütün ekipler çok iyiydi dizilerde filmlerde çok çalışkan bir yapımız var ama dev bir profesyonellik eksik bizim işlerimizde maalesef. Uzmanlık diye bir anlayışımız yok ve çok ağır şartlarda çalışıyoruz o yüzden de iş bitsin diye özen duygusu kaybedilebiliyor kolaylıkla, iş bir anda ucuzlaşabiliyor.
- Bu kadar fazla dizi ve film çekilmesi oyuncular açısından avantaj mı dezavantaj mı?
Avantaj ya da dezavantaj mı bilemem ama kötü olmadığını düşünüyorum en azından. Yaptıkça öğrenen bir milletiz çünkü biz. Pratik yapmak gibi algılamak ve arada çıkan şahane işleri aralarından seçmek gerekiyor bu dizi/film kalabalığının.
- Vay Arkadaş için sıcak bir mahalle filmi diyebilir miyiz?
Mahalle filmi diyemeyiz. Arka sokak komedisi aslında.
- Eskiden mahalle filmlerinde, özellikle de Ertem Eğilmez ekolü filmlerde, sosyal içerikli mesajlar verilirdi. İnsanların birbirlerine tutunma ve dayanak noktaları vardı. Vay Arkadaş bu anlamda nasıl bir film. Eski Yeşilçam sıcaklığı ve tadı var mı?
Bizim setteki muhabbetimiz şahaneydi o muhabbetlerin perdeye yansımış olduğunu umuyorum. Yansıdıysa yaşadık. J Dönüp dönüp izleriz…
- Türk sinemasında son yıllarda bağımsız ve popüler filmler çekilmeye başlandı. Çok fazla ara film çekilmiyor. Çok fazla çekilen film grafiğinde Vay Arkadaş’ın yeri nedir sizce?
Onu ben de deli gibi merak ediyorum. İnsanlar şunu bir daha izleyeyim diye DVD’sini çıkaracaklar mı ortalığa, benim çünkü öyle izlediğim filmler var ve o filmlere çok özeniyorum bu da o filmlerden biri olur umarım.
- Dankek reklamlarıyla tanındınız ve sevildiniz? Bu sizce nasıl bir başlangıç? J
Bana hiçbir faydası olmayan bir başlangıç değildi. Ayrıca on sene önce çektiğimiz bir reklamdı sonra ben tiyatroya devam ettim, sonra o reklam unutuldu ben de unuttum. Ama o reklamı da çok eğlenerek çekmiştik.
- Vay Arkadaş’ta güzel bir oyuncu grubuyla birlikte çalıştınız? Biraz seyirciye pek yansımaya kamera arkasından bahseder misiniz?
İşini seven bir ekiple çalıştık sabah 05:30 olmasına rağmen deli gibi güldüğümüz bir setimiz vardı. Bir daha olsa bir daha çalışırım yani. J
- Bundan sonraki projeler?
İki tane daha sinema filmi projem var çok heyecanla bekliyorum onları, ATV’de Osman Sınav’ın Kılıç Günü adlı dizisi devam ediyor orada da Cenk Kızıltan adında bir karakter oynuyorum, tiyatro tabi ki bu sene de olacak.
- Oyunculuğun ayrımı yok deseniz de her oyuncunun gönlünde yatan aslanın tiyatro olduğunu biliyoruz… Sizdeki durum nasıl?
Aslolan anlattığınız şeydir. Tiyatro ve sinema, devamlılık anlamında farkı olan iki platform. Oyun duygusu, kesilmediği zaman yoğunluğa kavuşur. Sinemada bu pek mümkün değil, açı değiştikçe duygunun değişmemesi için uğraşmak gerekir, tiyatroda atmosfer hazırdır ve kimse sizi kesmez. Sonuna kadar gidersiniz. Yani çok susamışsınız ve bardaktan yudum yudum su içmek zorundasınız, tiyatro ağzını çeşmeye dayamaktır bu anlamda.
- Filmin ismiyle ilgili bir soru sorsam. Neden böyle bir isim, ilgi çekmesi açısından mı?
“Vayyy arkadaş!” kalıbını ben küfür edemeyeceğim ortamlarda çok kullanırım mesela… Filmin durumunu o kadar iyi açıklayan bir isim ki vay arkadaş… Ben bayılıyorum ismine. J