İyi Kalp çabuk tekler
Serdar Akbıyık
Yedi filmin vizyona girdiği bu hafta, İyi Kalp tam bir başyapıt. Yönetmen Dagur Kari’nin başarısı ve oyuncular Brian Cox, Paul Dano’nun performansı filmi unutulmazlar listesine sokuyor
Yalnızlık, dönemimizin en büyük hastalığı. Aslında bir ‘durum’ yalnızlık. Ama biz bunu hastalık olarak tanımladık. Çünkü insanın yaşamdan zevk almasıyla ilgili bir durum bu. Yalnız olan insan mutsuzdur, tepkiseldir ve hayata kırgındır. Bütün bu negatif özelliklere rağmen modern toplum, insanı bu duruma sıkıştırır. Dikkat edin hepimizin içinde kesif bir yalnızlık duygusu var. 25 yıldır evli olan bir adam da, otobüs durağında bekleyen kadın da hatta ortaokula giden çocuk da. Bu yalnızlığın sebebi ise; çıkar ilişkilerinin her şeye baskın olması. Paylaşamıyoruz, veremiyoruz elimizdekileri yakınımızdakilere. Çünkü sistem sahip olmak üzerine kurulmuş. Vermedikçe, paylaşmadıkça yalnızlaşıyoruz. Sebepsiz yere iyilik yapmak yanlış bu sistem içinde. Ancak bir çıkarın, beklentin varsa iyilik yaparsın düzenin bir getirisi olarak. Peki, bu düstura uymayan insanlar var mıdır? Veya bu tür insanlarla karşılaştığımızda ne yaparız? Her şeyden önce şaşırırız, sinirleniriz ve onu aşağılarız. O hâlâ dimdik ayakta kalırsa dengemizi kaybetmeye başlarız. Bazen onu yok edebiliriz bile. Ve ellerimiz kanlı yalnız ve daha umutsuz bir şekilde oturup dururuz. Bazense onun rüzgarına kapılırız ve sistemin dışına çıkarız. Bu hafta vizyona giren Dagur Kari’nin 2009 yılı yapımı İyi Kalp, bizi sistemin dışına çağıran bir film. Bazı filmler yönetmeninin karakteri hakkında birçok ipucu taşır. Bunlar kişisel filmler olur ve birikimli insanların üretimi ise insana büyük haz verir, sinemayı sevmemizi sağlar. İyi Kalp’te insan ilişkilerinde problemler yaşayan bir bar sahibi olan Jacques var. Bu yalnız adamı Brian Cox canlandırıyor. Muhteşem bir performans. Kendini barına kapatmış. Yeni müşteriler kabul etmeyen, müdavimlerinden vazgeçmeyen öfkeli bir adam Jacques. Üstelik bu öfkesi onun kalbini de zayıflatmış. Beşinci kalp krizini geçirdiğinde başka bir umutsuz ile hastanede tanışır. Diğer umutsuz genç adam Lucas bir evsizdir, ama derdi asla bu değildir. O yaşadığı toplumun karanlığı yüzünden mutsuz ve ümitsizdir. Bu umutsuzluk kendi canına son vermeye bile sebep olur. Lucas’ı canlandıran ise Paul Dano. Dano’da Cox ile yarışıyor performansındaki muhteşemlikte. Jacques ölümün nefesini hissettiği için çok sevdiği barı bu genç adama devretmek ister. Ama ona son bir iyilik yapacak ve hayatın gerçeklerini Lucas’a gösterecektir. Hayat Lucas’ın inandığı gibi iyi bir şey değildir. İnsanlara güvenmek hayatta yapılacak en büyük hatadır. Tam bu noktada barın kapısından April girer. Erkek dünyasını yakıp geçecek, bütün dengeleri alt üst edecek April böylece sahne alır. April’i canlandıran Isild Le Besco kabiliyetiyle doğru orantılı Hollywood’a iyi bir başlangıç yapıyor. Lucas bir erkek için en büyük baskıyı April ile hisseder. Jacques’ın da sert muhalefetiyle April’ı kovar Lucas. Ama o artık eski Lucas değildir. Jacques öğrencisine bakar. Ve gördüğünden hiç hoşlanmaz. Arkadaşlık hassas bir kavramdır. Karşındakinin rengine saygı göstermelisin yoksa kendinin kötü bir kopyası ile baş başa kalırsın. Filmin finalinde Jacques gülümseyen bir suratla durur. Duvarda kendisiyle Lucas’ın yanyana bir resmi asılıdır. Ona teşekkür eder. Niçin mi? Onu da filmi salonda seyrederken finalde öğrenirsiniz. İyi seyirler…
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: The Good Heart
Yönetmen: Dagur Kári
Senaryo: Dagur Kári
Oyuncular: Brian Cox, Paul Dano, Isild Le Besco, Stephanie Szostak, Daniel Raymont, Bill Buell
Tür: Dram
Yapım: 2008-2009, ABD, Almanya, Danimarka, Fransa, İzlanda, 95 dk.