Fırat Sayıcı
Nasıl anlatsam, nerden başlasam?
Son zamanlarda fragmanına bakıp da filmi izlerken kandırılmışlık duygusunu tattığımız örnekler artıyor ne yazık ki. İşte onlardan -maalesef- birisi daha. Sandler’a ve kurduğu ekibe bir hayli umut besleyerek filme giren seyirci, umduğunu bulamadan çıkıyor. Gelelim belli başlı sebeplere…
Neredeyse 30 yıl sonra biraraya gelen 5 çocukluk arkadaşının birkaç gün içinde yaşadıklarını anlatmak için senaryoya ne gerekirse fazlasıyla koymuş maymun iştahlı Adam Sandler. Yılda bir-iki filmle vizyona çıkan komedyen Sandler, zaman zaman sırf para kazanma uğruna yanlış hamleler de yapmıyor değil. Yapımcı olarak iş gücünü ortaya koyarak “Click”, “Zohan”, “Bedtime Stories” gibi başarılı işlerle seyirci karşısına çıkan Adam Sandler zaman zaman da hatalı kararlar alıyor.
Neresinden bakarsanız bakın, defolu bir film var karşımızda. Yaklaşık 90 dakikalık bir süreye 5 ayrı karakteri, üstelik de aileleriyle birlikte senaryoya dahil etmek ilk anda göze çarpan yanlışlık. Cast oluşturma konusunda pek başarısız diyemeyiz. Zira Sandler, Salma Hayek gibi bir starı bile böylesine kalabalık bir kadroya dahil etmeyi başarmış. Gözle görüneni ve seyircinin zaten anladığı mizanseni bir kez de diyalogla anlatma gafletine düşen Sandler yüzünden tüm karakterler durduk yere laf salatası yapmak zorunda kalmışlar. Zaten ara sıra tebesüüm etmenize yarayan espriler ya da durumların varlığı olmasa, komedi adına elle tutulur Hiçbir şey yok. Filmin neredeyse yarım saati geçmesine rağmen konuya girememe sorunu da Sandler’in suçu olarak kabullenilebilir.
Fazlasıyla kalabalık karakter ordusuna, bol bol mesaj verecek hikayeler, enstantaneler yükleyerek seyirciyi tatmin edebileceğini sanan film, silahı kendisine doğrultuyor ve ölümünü hızlandırıyor. Zaman düşer ellerimden yere diyen 5 yetişkin adamın geçirdiği maddi manevi değişimlerin, yine de dostluklarını engellemediğini, her insanın yaşadığı sorunların üstesinden dürüstlükle gelebileceğini filmin sonlarına doğru Rob Schnieder’in eşini oynayan ultra yetişkin Gloria karakteri didaktik ve gereksiz bir şekilde aktarıyor. Film konuya nasıl giriş yapacağına bir türlü karar veremediği gibi, nasıl sonlandıracağını da bulamıyor. Kronolojik sıralama sorunu çeken senaryomuz çok katmanlı bir finalle seyirciyi aldatabileceği konusunda da yanılıyor.
Nostaljiye, aile değerlerine, dostluk bağlarına önem vererek, bunları tekrar gündeme getirmeyi iyi niyetle düşünen Adam Sandler, bu kadar iyi bir oyuncu kadrosunu toplamasına rağmen istediği başarıyı elde edemiyor. Umarız her filmden ders çıkarmasını bilen Sandler, hatasını anlayıp eski formuna bir an önce kavuşur.