Türünde türlüsü…
Banu Bozdemir
Biz aslında Vincenzo Natali’nin adını 1997 yılında çektiği Küp’le kazıdık kalbimize. Akılcı bir filmi kalbe kazımak da ayrı bir marifettir hani… Altı kişi ve küp odalar, çık bakalım işin içinden durumu… Bu gönlümüze hem de gözümüze hitap eden yönetmen sonra Paris Seni Seviyorum gibi filminde Paris’e güzelleme yapan yönetmenlerden biriydi, romantizm iyiydi, Paris güzeldi ama Natali’nin tarzı bu değildi.. O yüzden beklemeye başladık Küp tadında bir şeyler, küp şeker gibi ya da!
Deney içinde birçok bileşeni barındıran bir film. Bilim kurgu, gerilim, dram, hafif komedi… Aslında bayağı bilimkurgu tadında başlıyor. Sınırları olamayan iki bilim adamı Elsa ve Clive (aynı zamanda sevgililer) ‘insan ve hayvan DNA’larını birleştirsek ne olur acaba’ merak ve tezinden hareketle gizli ve hummalı bir çalışma içindeler. İşte bu aşamalar hızlı, kesmeli biçmeli ve başarısız sonuçlanan aşamalar. Bir de yasal olarak ürettikleri iki ucube var ki, onların üretimi beni hiç mi hiç heyecanlandırmadı…
Annesiyle kurduğu sorunlu ilişki nedeniyle mormal bir çocuk yapmak istemeyen Elsa, karışım bir çocuğa annelik yapmak istiyor. Neyse ki Clive normal de derken, ortalık bir anda karışıyor. Yasal olmayan yaratık, bebekken şirin yarı insan bir yarı hayvan kıvamında, kafası çalışan, tepki veren bir bebek… Adı da Dren! Büyüdükçe güzel ve çekici bir kız olan Dren, nam-ı diğer üvey babasına yani Clive’e meyleder… Hayvan ve insan DNA’larının kıvraştığı vücut çekici, kötücül bir hale gelmeye başlıyor. Elsa’nın kendi DNA’sından ürettiği ki bu sonra ortaya çıkıyor, Dren değişim, dönüşüm, başkalaşım, katılaşım her şeyi geçiriyor ve sonrasında hayvani yanı insani yanını ezen bir yaratık olarak yaratıcılarına zarar veriyor.
İnsan kopyası etik olarak yasak, ama sinema yaratıklarla dolu bir alan… Aslında Dren’de çok kopya bir yaratık gibi değil, yani duygusal tepkimeler açısından öyle ama sanki yönetmen bu etik değere saygılı olunsun diye sonundaki açık kapıları kapatıyor. Yoksa Frankestein de bir doktorun ürünü ve hepsinin fikir babası aynı zamanda… Alien en korkuncu zaten… Dren’in bunlarla pek alakası yok, zira olayı bir insanlık mücadelesi haline getirmeden ortalıktan yok oluyor. Ama Küp gibi bir etki bırakmadığı da kesin… Ama olacakları merak ederek izliyor musunuz izliyorsunuz, bazı yerler için tahmin yürütmek olası zaten… Kızın babaya meyletmesi gibi… Kuyruktan çıkan iletişim çubuğu ise Avatar halkının saç uçlarındaki kıvrımlara benziyor… Sonuçta her yaratığın belli bir iletişim unsuru oluyor, ama koşullarla beraber onların modu da değişiyor… Adrien Brody Clive rolünde, Dren’in şeytani cazibesine kapılıp gidiyor… Ölümcül Tür / Species’le bir bağ kurabilir miyiz biraz zorlarsak… Olabilir ama orada farkında bir durum var… Sil üremek amacında olan yarı insan yarı yaratık bir kadın ve cazibesi de yerinde… Splice o anlamda yeni bir şey demiyor ama yönetmenin hatrına izleyin dedirtiyor.