Fırat Sayıcı
Hayali kahramanım bir futbol cambazı…
Herkesin hayatında kahramanları vardır. Bazen bir aile büyüğü, bazen tanınmış bir kişi, zaman zaman da hayali bir yoldaş… Usta yönetmen Ken Loach’ın çoğu zaman tercih ettiği gibi küçük hayatları anlattığı, sondan bir önceki filmi “Hayata Çalım At”, sıradan bir posta memurunun, çıkmazlara girdiği noktada, en sevdiği futbolcu olan Eric Cantona’nın hayali arkadaşlığına sığınmasını anlatıyor.
Komedi ve dram argümanlarını dozajında kullanarak seyirciyi avucunda tutmayı başaran filmin kısaca konusu şöyle… Manchester’lı postacı Eric, karısı onu terk ettikten sonra haşarı üvey çocuklarıyla başa çıkamayan, panik atak krizleri geçiren, üstüne üstlük otuz yıldır görüşmediği, kızının annesi Lily’ye bile yeniden açılamayan çaresiz bir adamdır. İşte böyle anlarda, sarıldığı özel bir arkadaşı vardır: Her akşam ona görünen ve trompet çalan futbol dehası, filozof Eric Cantona…
1997 yılında Manchester United’da futbolu bırakan Fransız forveti Cantona, adaşı olan postacı Eric’e yol gösteren, sorunlarını çözmesinde yardımcı olan, ancak bunu çoğu zaman Eric’in kendisinin yapmasını sağlayan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Yeri gelmişken belirtelim, Eric Cantona gerçek hayatında da sadece bir futbolcu değil. Sanata ve özellikle de sinemaya karşı düzenli bir tutkusu var Cantona’nın. Çeşitli sinema ve televizyon filmlerinde, dizilerde 1995 yılından bu yana rol almış. Üstüne üstlük 2002 yılında da, Charles Bukowksi’nin kısa bir öyküsünü de kısa film olarak yöneterek, kamera arkasına geçmiş. Filmi seyrederken Cantona’nın göstermiş olduğu profesyonel rahatlığın sebebini belki şimdi daha rahat anlayacaksınız.
Postacı Eric’i canlandıran Steve Evets, İngiltere’nin tanınmış ekran yüzlerinden biri. İçinde bulunduğu depresif hayatı, seyirciye aktarmasındaki başarı, onun ne kadar güçlü bir oyuncu olduğunu da kanıtlıyor. Ken Loach’ın filmi için oldukça ideal bir seçim olan Evets, hem görünüm, hem de karakter olarak beklentileri karşılamış. Ken Loach usta, İngilizler için bir yaşam biçimi haline gelen futbolu, senaryonun ana dallarından biri haline getirmeyi tercih etmiş. Bu sayede de, özellikle erkeklerin dünyasını, dayanışma ruhunu daha net bir şekilde ortaya koymuş. Futbol fanatizminin doruklarını da derinliğini de su yüzüne çıkaran yan karakterler bir hayli özenli ve pürüzsüz kotarılmış.
Her ne kadar Loach filmografisinde bir başyapıt olamayacaksa da, Loach, futbol ve tabi ki Cantona hayranlarının mutlaka izlemesi gereken bir film “Hayata Çalım At”.