Banu Bozdemir

Ankara pek beni çağıran bir şehir değil ama Ankara Film Festivali’nin yıllara yayılan çabası bu festivali gidip yerinde görmemiz gerektiğini söylüyor her seferinde bana… Festival bu 21. yılını kutladı… Yarışma sonuçları ise hiç şaşırtıcı değildi…
Ama önce Ankara Film Festivali’yle ilgiliyle bazı gözlemlere değinmek istiyorum… Festivalle ilgili dikkatimi çeken ilk şey İstanbul Film Festivali ve !F’te neredeyse film başlamadan önce 15 dakika süren reklamların bir tanesinin bile neden Ankara Film Festivali’nde olmadığıydı… Sonuçta bu festival Ankara’nın adıyla özdeş uluslar arası bir festival… Ve bu festivalin destekçilerinin her daim çok olması beklenir ama ne yazık ki Ankara daha çok maddi imkansızlıklar yaşayan bir festival olarak biliniyor!

Konaklama mekanımızın Kızılırmak olması, yolun karşısının Bakanlıklara uzanması ve TBMM dahil olmak üzere bütün resmi kurumların birarada olması Ankara havasını fazlaca solumamıza sebepti. Filmler bu sene Batı sinemasının iki salonundaydı. Ankaralı müdavimlere eşlik eden genç izleyicilerle bir festival ortamı yaratılmaya çalışılmıştı ama yine gönül isterdi ki, daha fazla sinema bu festivalde yer alsın…

Ankara Film Festivali’nde uluslar arası program gayet dolu dolu ve tatmin ediciydi… Dünya festivallerine yayılan, arada kalan, merak edilen, tarihin içinden çıkıp gelen filmlerle Ankara havasında karşılaşmak gayet keyif vericiydi. Ve kuyruğunu şak diye kapatan Klakedi esprisi de…

Gelelim yediğimiz içtiğimiz, gezdiğimiz gördüğümüz bizim olsun bölümüne… Yani festivalin sonuçlarına… Zaten katılan filmlerin çoğunu diğer festivallerde gördüğümüz için çok yenilik arayışında olduğumuzu söyleyemeyiz… İki yeni film Atıl İnanç imzalı Büyük Oyun ve Özlem Akovalıgil imzalı Kako Si’ydi… Yani Köprüdekiler, İki Dil Bir Bavul ve 11’e 10 Kala arasında geçecek olan çekişmenin ayak seslerini duyabiliyorduk… Nitekim üç büyük ödül bu filmler arasında paylaştırıldı. En iyi Film Köprüdekiler oldu, Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü İki Dil Bir Bavul’a, En İyi Yönetmen ise 11’e 10 Kala ile Pelin Esmer’e verildi… Yani İstanbul, Adana, Antalya’nın ödül dağılımı burada biraz toplu olarak yaşandı. SİYAD ödülü genelde her festivalde ana jüriyle farklılık taşıyor. Burada da bu gelenek bozulmadı Bahadır Er ve Maryna Gorbach’ın yönettikleri Kara Köpekler Havlarken sinema yazarlarının gözdesi oldu.
En iyi Kadın ve Erkek ödülü konusunda Başka Dilde Aşk’ın oyuncuları olan Saadet Işıl Aksoy ve Mert Fırat seçildi. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Büyük Oyun’la Selan Uçer olurken, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu bu konuda hedef şaşırtmayan bir oyuncu olan Volga Sorgu’nun oldu.
Umut verenler konusunda bir hayli cömert olan festival Umut Veren Yeni Kadın Oyuncu Ödülü’nü, Büyük Oyun filmindeki rolüyle Suzan Genç’e, Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu Ödülü’nü, Kara Köpekler Havlarken filmindeki performansıyla Cemal Toktaş’a, Umut Veren Yeni Yönetmen Ödülü’nü Orada filmiyle Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu’ya vermeyi uygun buldu.

Kısa, uzun belgesel, deneysel vs. derken Ankara’nın da sonunu getirdik… Seneye her festival gibi Ankara’nın da yeni yeni filmlere, sevinçlere ve farklılıklara kucak açması dileğiyle!

 

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.