2004 yılında My Summer of Love-Benim Aşk Yazım vizyona girdiğinde zengin asi ve lezbiyen Tamsin’i canlandıran Emily Blunt herkesin dikkatini çekti. Film başlı başına mükemmel bir yapımdı. Bütün başarılı performanslar içinde Emily Blunt yoluna en sağlam devam eden isim oldu. 2006 yılında The Devil Wears Prada da Anne Hathaway ve Meryl Streep ile rolleri paylaştı. Başarısı ile Bafta ve Altın küre’ye aday gösterildi. Entertainment tarafından 2006’nın en iyi performansı olarak tanımlandı. Blunt’ın bu başarısının altında ne yatıyor? Her önemli ismin çocukluğunda bir travma yattığını düşünürüm. Blunt’ta sekiz yaşında kekeme olmuş. Bir travma sonrası olan bu problem Blunt’ın oyunculuk sevgisine yenilmiş. 12 yaşında hocası rolü gereği olan diyalogu kuzey aksanıyla değil başka bir aksanla söylemesini istemiş. Ve işte bir mucize gerçekleşmiş. Blunt o günden sonra su gibi akıcı konuşmuş. O günlerin kariyerine çok etki ettiğini söyleyen Blunt, “Kekeme olduğum için konuşmazdım. Ama insanları hep gözlerdim. İnsan doğası beni büyülerdi. Birçok sürprizi içinde barındıran bir doğamız var. Ve evrenin en etkileyici yaratıklarıyız” diyerek karakter oyunculuğunun nasıl temellendirdiğini bize anlatıyor. Filmlerinde gay karakterlerini yorumlamadaki başarısı kendisinin de gay olup olmadığı sorusuyla karşılaşmasına sebep oluyor. Blunt bu soruyu da ilginç bir şekilde cevaplıyor. “Öbür taraftan bir ilişkim veya flörtüm olmadı ama öğrencilik yıllarımda bu tür ilişkileri olan kızlar vardı. Ve hepsi de çok cool’du. Onların karşısında kendimi ezik hissederdim” diyerek gay ilişkilere de sempatiyle yaklaştığını belirtiyor. Bu ay ise Benicio DelToro’nun başrolünü oynadığı Kurt Adam filmiyle karşımıza çıkacak Blunt. Şarkıcı Michael Buble ile uzun süreli ilişkisini sonlandıran güzel yıldız Ofis’in sempatik oyuncularından John Krasinski ile acele bir nikah kıydı. Sürprizlerin kadını bizlere daha birçok sürpriz yapacak anlaşılan.