Ejder, kapana kısıldı!

Banu Bozdemir
Sürekli yağan yağmur, küf rengine yakın tonlar ve karanlık mekanlarda yapılan çekimler bizi Seven filmine götürdü götürdü getirdi…

Kenan İmirzalıoğlu’yla yaptığım röportajla ilgili bir soru vardı. Ejder Kapanı ismi bu filme neden konmuş, bunu niye sormadınız diye? İyi ki de sormamışım.. Çünkü yanıt alamazdım…Zira bu isim filmin kilit noktasını oluşturuyor… Bazen işi bilenine bırakmak, sırf bir şey söylemek için bir şey söylememek gerekiyormuş öyle değil mi sevgili okuyucu?

Ejder kapanı gerek ekibi gerekse konusuyla ve teknik donanımıyla merakla beklenen filmlerdendi. O yüzden basın mensupları olarak omuz omuza izledik filmi… Yani uzun zamandır Türk filmlerinde görmediğimiz bir basın kalabalığı vardı. Ama sonuç vasattı…

Film birtakım teknik konularda özenli davranmış ama genel olarak filmde David Fincher’ın Seven / Yedi filminin etkisi vardı… Bir seri katil var ve onun peşinde iki polis… Sürekli yağan yağmur, küf rengine yakın tonlar ve karanlık mekanlarda yapılan çekimler bizi Seven filmine götürdü götürdü getirdi… Ve beklediğin son son değildir tarzı.. İşte Ejder Kapanı olayı da burada çıkıyor… Onu da izledikçe, bir komiserin olayı çözümlemesiyle beraber siz çözüverin seyirci…

Hollywood bu tarz filmleri o kadar fazla çekti, bu filmlerle ilgili o kadar fazla korelasyon yarttık ki, yeni bir şey gördüğümüz yok aslında filmde… Çünkü biz bu tarz filmleri yedik yuttuk, hatta çıkarıp bir daha yedik yuttuk! Tek farklı yani islami sentezlerin, doğuda askerlik yapmanın ve biraz da farklı esprilerin filme kattıklarıydı.

O yüzden Uğur Yücel’in yönetmenlik koltuğunda oturduğu, ( Yazı – Tura’nın muhteşemliğini bir kez daha hissettik), Kenan İmirzalıoğlu’nun bir polis olarak rol kestiği, (genelde aynı rol kalıbıyla karşımıza çıktığına bir kez daha ikna olduk) Nejat İşler’in kısa rolüyle afişe neden çıktığına anlam veremediğimiz Ejder Kapanı bizi pek tatmin etmedi… Filmde bazı güzel ve etkili sahneler yok değil ama film içinde pek fazla bir etki barındırmıyor, sırf filme görsel anlamda destek atsın diye orada kullanılmış izlenimi uyandırıyor… Mesela cami sahnesi!

Ayrıca olayın baş sorumlusu komiserin çok önce fark etmesi gereken ayrıntılar, çok sonra ortaya dökülüyor ve bu da senaryoda sorun olduğunu gösteriyor. Polis teşkilatındaki herkesin Kürt şivesiyle konuşması da gözden kaçmayacak bir diğer ayrıntı! Katilin kişisel sorununun toplumsal bir olgu olarak gösterilmesi ve katile destek verenlerin artması da filmin tartışma yaratacak yanları olabilir…

Kısacası Ejder Kapanı hayal kırıklığı yaratan bir film oldu, Uğur Yücel’in polisiyeye olan ilgisini biliyoruz, farkını az da olsa ortaya koyduğunu görebiliyoruz ama keşke her şey bu kadar klişe olmasaydı!

 

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

1 COMMENT

  1. Al Pacino ve Robert De Niro’nun başrollerini oynadığı Orijinal Cinayetler filmi ile benzeyen kurgusu ve senaryosu ayrı bir parantez…

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.