İlk kez Altın Portakal’da seyirci karşısına çıkan ve özellikle de halkın büyük beğenisini kazanan “Başka Dilde Aşk” için yeni bir Issız Adam vakası demek yanlış olmayacaktır herhalde. Aşkın fiziksel, maddesel ve şekilsel bir olgu olmadığının altını çizmek için işitme engelli bir gençle normal bir kızın arasındaki duygusal ilişkinin nereye varabileceğini anlatan film, son zamanlarda seyrettiğimiz eli yüzü düzgün, derdini net bir şekilde ortaya koyan nadir yapımlardan.
İşitme engelli Onur, kütüphanede çalışmakta, hobi olarak da kürek takımında kürek çekmekle ilgilenmektedir. Zeynep ise, özel bir şirketin çağrı merkezinde çalışmaktadır. Bir gece barda tanışan iki genç, aşka doğru yelken açacaktır. Sevdiği adam için işaret dili bile öğrenen Zeynep, bir yandan ilişkisini rayına oturtmaya bir yandan da çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışmaktadır. Onur ise geçmişinden gelen ailevi sorunlar ve engeli yüzünden tutunduğu agresif tavırlarını bir kenara bırakmaya çalışıp, hayata yaklaşımını düzeltmek zorundadır. İlksen Başarır’ın ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olan bu filme Başarır’la birlikte büyük katkısı olan isim ise Mert Fırat. Gerek senaryoya olan katkıları, gerekse işitme engellileri iyi irdeleyip bunu filme yalın bir oyunculukla aktarmasıyla filmin direğini oluşturuyor genç sanatçı. Film, dinamik bir kurguyla sağlanan akıcı tarzı, oyunculukların birbirini gölgelemeyen, ezmeyen durumları ve senaryonun başarılı seyri ile övgüyü hak ediyor. Tek olumsuz yanı ise, çoğu seyircinin de katılacağı gibi, birden fazla mesajı aynı potada eritememek.
Filmin en çarpıcı anlarından biri olarak görebileceğimiz finale yakın ayrılık sahnesi özenle çekilmiş ve oyuncuların yüksek performanslarıyla daha da parlatılmış. Ayın önemli filmlerinden biri olarak gördüğüm “Başka Dilde Aşk” uzun zamandır Türk sinemasında göremediğimiz türden bir aşk incelemesi. Kaçırmayın derim…