İzlemiyorum diyen yalan söyler!
Banu Bozdemir
Kanal-İ-zasyon Alper Mestçi imzası taşıyor ve reyting uğruna insanın neler yapacağının altını gayet yaratıcı bir biçimde çiziyor!
Televizyon hem en çok eleştirdiğimiz hem de karşısında en fazla zaman geçirdiğimiz eğlencelerden biri… Ekonomik altyapımız küçüldükçe, sosyal olarak da küçülüp kara ekranın karşısında çekirdek çitleyip televizyon izlerken buldu insanlar kendilerini… Bu asosyal ev ortamı, sonrasında izlenenlerin paylaşımı konusunda da sosyal bir ortam yaratmıyor değil hani… Bazı akşamlar reytinglerin tavan yaptığı diziler ertesi gün iş ortamlarında, komşulu kahve sohbetlerinde bir güzel tekrardan masaya yatırılıyor. Her kanal reyting pastasından kendine bir rol kapmaya çalışırken, her şey televizyon üzerinden deneniyor. İzleyiciler kobay muamelesini pek kolay kabulleniyor. Alper Mestçi imzalı Kanal-İ-zasyon da tam da bu noktadan dalıyor mevzuya…Halkın kanalının başında kim olur? Halktan biri… Halk bunu istiyor o yüzden biz bu programları yapıyoruz diyen yapımcıları haklı çıkarırken bir yandan da ne tür rezillikler yapıldığını eleştirmeye çalışıyor film. Şu an televizyonda olan programların reyting uğruna bir üst seviyesizliğe kaydığının altını çizmeye çalışıyor.
Okan Bayülgen cam silen, tek hobisi televizyon izlemek olan, naif bir vatandaş. Onun izledikleri reyting sıralamasında üst sıraya yerleşince kanalın yurt dışında okumuş, kafası da çalışan ama AB kalitesini hedefleyen patronunun kafasında şimşekler çakar. Onun izlediklerini herkes izler diyerek reytingleri patlatmaya başlar. O naif karakter bir şekilde televizyonun başına geçer. Ve izlemek istediklerinin hepsi önünde en alasından dizilir…
Kanal-İ-zasyon hızlı temposu, televizyondaki reyting pastasının nelere mal olduğunu göstermek açısından bir hayli renkli ve komik bir film olmuş. Ama işin komedisi absürdlük boyutlarında ortaya çıkıyor. Kim 500 Tokat İster de bilgisizliğe iniyor tokatlar, Hayvanım Olur musun programında, hayvan bile olamayan insanlar konu ediliyor, yemeyi seven bir toplum olmanın karşıtı, tuvalet programıyla ayyuka çıkıyor. Ama izleyici profili elinde çekirdeğiyle önüne ne konursa yiyor, ses etmiyor, hatta keyif alıyor ve hayatına yayıyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Okan Bayülgen’in oynadığı karakterin naifliğini özellikle abartmış. Köşeyi dönse bile paragöz olmuyor, ilk gönlünü kaptırdığı kadından vazgeçmiyor. Neredeyse utancından yere kapaklanacak. Onun karşısında tam tersi bir karakteri canlandıran Hakan Yılmaz da abartılı mimikler ve tepkilerle bunun bir film olduğuna inandırmaya çalışıyor adeta bizi ama, gün gelir reyting uğruna bunlar da yapılabilir…
Kanal-İ-zasyon televizyonun abartısı, C ve D grubunun hakimiyetiyle ve halk bunu istiyor, biz de o yüzden yapıyoruz ama halk tarafından bakılırsa biz ne varsa onu izliyoruz tarzındaki çatışmalarla uzayıp gidecek ama her zaman kazanan reyting olacak. İzlemiyorum diyen yalan söyler!