İnsanlar kendi sonlarını tasarlamak için bütün hayal güçlerini seferber etmiş ve yüzlerce senaryo yazmış, film çekmiş. Kasım ayında bu anlamda çok önemli bir yapım vizyona giriyor. Roland Emmerich’in yönetmenliğini yaptığı 2012, Maya takviminde yer alan ve dünyanın sonunun 2012 yılında geleceğini iddia eden kehaneti sinemalaştırıyor. İşte bizde bu yapımdan yola çıkarak kıyameti anlatan filmlerin dosyasını yaptık. Toplumun dönem itibariyle yaşadığı bunalımlar bu üretimi şekillendirmiş, örneklerin artmasına veya azalmasına sebep olmuş. Özellikle soğuk savaş döneminde nükleer tehdit sinemacıların hayal gücünü tetiklemiş. Bir çok film yapılmış. Filmlerdeki kıyamet o kadar çeşitli nedenden kaynaklanıyor ki bunu kategorilere ayırmak belki de doğru bir incelemenin tek yolu. Biz Kıyamet filmlerini dörde ayırdık.
1) Çevre ve doğal kıyamet
2) Nükleer kıyamet
3) Salgın hastalıklar, virüs ve buna bağlı felaket filmleri
4) Dünya dışı sebeplerden, (uzaylı saldırısı, meteor çarpması gibi) kaynaklanan kıyamet filmleri.
ÇEVRE VE DOĞAL KIYAMET
İnsan oğlu dünyayı o kadar hor kullandıki kendi sonunu hazırladı. Çevre felaketleri sadece filmlerde değil gerçek hayatta en güçlü hayal güçlerinin bile tasarlayamayacağı şekilde yaşanıyor. Küresel ısınma, depremler, volkanlar, tsunamiler, doğal hayatı sekteye uğratan her türlü dönüşüm bu filmlerin konusu.
2012 2009
Roland Emerich’in yazıp yönettiği filmin başrolünde John Cusack, Amanda Peet ve Danny Glover yer alıyor. Bazı teorisyenlere göre 21 Aralık 2012 tarihinde dünyanın sonunun geleceğini öngören Maya medeniyetinin bu öngörüsünün doğru çıktığı bir geleceğin anlatıldığı 2012 adlı filmde insanların hayatta kalma mücadelelerine tanık oluyoruz.
Su Dünyası-Waterworld 1995
Kevin Reynolds’un yönettiği filmde Kevin Costner ve Dennis Hopper baş rolde. Dünya ısınınca buzlar erimiş ve bütün dünya sular altında kalmıştır. Doğal kaynaklar çok sınırlı ve insanlar ancak sallar, tankerler üstünde yaşamaktadır. Bu karmaşa içinde Deacon’un lideri olduğu saldırgan grup diğer insanları öldürmekte vi ellerindeki bütün malzemeyi almaktadır. Mariner insan evriminin son noktası olup su içinde de nefes alabilmekte ayak parmaklarının arasında çıkan yüzgeçlerle değişim geçirmiştir. Kurbanlar ve Mariner, Dryland denilen efsanevi son kara parçasını bulmak için yola çıkar.
Kor-The Core 2003
Jon Amiel’in yönettiği Hilary Swank ile Aaron Eckhart’ın başrolünü oynadığı Kor’da dünyanın çeşitli yerlerinde sebebi açıklanamayan felaketler meydana gelir. Bu felaketlerin sebebini bulmak için bilim adamlarından olusan bir ekip kurulur. Dünya merkezindeki çekirdeğin dönüşü durmuştur ve bir şeyler yapılmazsa yer yüzündeki her şey yok olacaktır. Kurulan ekip dünyanın merkezine bir yolculuğa çıkıp nükleer bir patlama dizisi oluşturup çekirdeğin tekrar dönmesini sağlamaya çalışır.
Yarından Sonra-The Day After Tomorrow 2004
2012’nin de yönetmeni olan Roland Emerich’in yönettiği Yarından Sonra’da Jake Gyllenhaal, Dennis Quaid ve Emmy Rossum başrolü oynuyor. Okyanustaki sıcak ve soğuk su akıntılarının düzeni bozulmuştur. Bu sebeple doğanın dengesi değişir ve buz çağı geri döner. Şiddetli kasırgalar Los Angeles’ı haritadan silmiş, Yeni Delhi karlar altına gömülmüş, Tokyo devasa dolu yağışıyla yıkılırken New York ani iklim değişikliği ile dev dalgaların tehditi altında kalmıştır. Bir iklim bilim uzmanı olan Jack Hall, dünyayı, küresel ısınmanın tetiklediği bu felaketten kurtarmak için çözüm arayışındadır
Son Umut-Children Of Man 2006
Alfonso Cuarón’un yazıp yönettiği Son Uumt’un başrolünde Clive Oven, Julianne Moore ve Michael Caine yer alıyor. 2027 yılında aşırı kirlenme insan ırkının sonunu getirmek üzeredir. Artık çocuk doğmamaktadır. Bon bebek 19 yıl önce dünyaya gelmiştir. Bu durum insan ırkının üzerinde karanlık bir etki yapar. Yerleşik düzene karşı isyanlar çıkar. Toplum bütün dünya üzerinde bölünmüştür.
Mistik Olay-The Happening 2008
The Village ve signs gibi yapımlarıyla tanınan M. Night Shyamalan’ın yönettiği Mistik Olay’ın başrollerinde Mark Wahlberg ve Zooey Deschanel yer almakta. . Açıklanamayan ve yalnızca insan ırkını tehdit eden ve durdurulamayan bir olaydan kaçan bir ailenin hayatta kalma savaşı. İnsanlar teker teker ölmektedir. Kirlenen atmosfere doğanın verdiği bir tepki insan ırkının sonunu getirebilir.
Kehanet-Knowing 2009
Dark City’nin de yönetmeni olan Alex Proyas’ın filmi Kehanet’in başrollerinde Nicolas Cage ve Rose Byrne yer alıyor. Bir okulun bahçesindeki zaman kapsülünün içinden 1959 yılında yani bundan 50 yıl önce sadece rakamlarla yazılmış bir mektup bulunur. İlk başlarda mektuptaki rakamlar anlamsız gibi gelse de, zamanla mektuptaki sayıların dünya üstünde yaşanan felaketlerin, suikastlerin, büyük kazaların sırrını saklıyor olduğu ortaya çıkar. Bu felaketler kıyametin habercisidir.
NÜKLEER KIYAMET
Soguk savaş döneminde yaşanan toplumsal histeri bu türün doğmasına sebep oldu. Kıyamet filmlerinin diğür alt türlerinin doğmasına sebep olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. En bilindik kıyamet sebebi ve insanlığın karanlık yönünü resmeden en büyük korkudur nükleer patlamalar.
Day The World Ended 1955
Roger corman’ın yönettiği filmde başrolde Richard Denning ve Lori Nelson yer alıyor. Nükleer savaş sonrası radyasyondan değişim geçiren yaratıklarla insanların hayatta kalma savaşı.
Sahilde-On The Beach 1959
1964 yılında çıkan nükleer savaş kuzey yarımkürenin tamamından yaşamı silmiştir. Füzeler düştüğünde görevde olan bir Amerikan denizaltısı Avustralya’da demir atar. Burası henüz felaketin ulaşmadığı bir yerdir ama radyoaktif bulutların gelip hayatı yok etmesi için sadece kısa bir süreleri vardır. Avustralyalılar yaklaşan ölüme değişik tepkiler verirler. Kimileri isyan eder kimileri hükümetin dağıttığı haplarla intiharı seçer. Yağmurların kuzey yarımküredeki radyasyon bulutlarını etkisiz hale getirdiği umudu ortaya çıktığında denizaltıdaki Amerikalılar kendilerine ulaşan zayıf radyo sinyallerinin izinden giderek San Diego’ya doğru yola çıkarlar.
Panic in Year Zero! 1962
Ray Milland’ın yönettiği filmin başrolünde Millanda ve Ann Baldwin rol alıyor. Los Angeles nükleer füze saldırısına uğrar. Üçüncü dünya savaşı başlamıştır. Bir aile tam bu sırada LA’den ayrılmıştır. Fakat felaket yaşanınca yakınlarını kurtarmak için geri dönerler. Nükleer patlama sonrası toplumun düzeni değişmiştir. Artık tek düşmanları radyasyon değildir. Haydutlarla da savaşmak zorundadırlar.
Maymunlar Cehennemi-Planet of the Apes 1968
Franklin J. Schaffner’ın yönettiği filmin başrolünde Charlton Eston ve Kim Hunter rol alıyor. Dönemin en çok ses getiren yapımlarındandı. Daha sonra bir çok devam filmi çekildi. 2001 yılında Tim Burton’un yönettiği ve Mark Wahlberg ile Helena Bonham carter’ın başrolünü oynadığı film serinin son yapımıdır. 1968’de yapılan orjinal filmde bir grup astronot bilmedikleri gezegene inerler. burada maymunlar iktidardadır ve insanlar maymunların esiri hatta evcil hayvanı durumundadır. Astronotların gelişiyle bütün düzen bozulur. Filmin sonunda bu gezegenin aslında dünya olduğu ve yaşanan son savaş ile bilinen hayatın sona erdiği anlaşılır.
Mad Max 1979
George Miller’ın yönettiği filmde başrolü Mel Gibson oynar. Avustralya’da son savaştan sonra bütün düzen değişmiştir. Doğal kaynaklar azalmış ve yakıt için çeteler birbirini öldürür hale gelmiştir. Polis ile çeteler birbiriyle amansız bir savaşa girer Max bu çılgın düzende hem hayatta kalmaya çalışır hem de ailesini öldüren çetelerden intikamını alır.
Vasiyetname-Testament 1983
Lynne Littman’ın yönettiği filmin başrolünde Jane Alexander, William Devane rol alıyor. Kevin Costner ve Rebecca De Mornay gibi ünlü isimlerde yan rollerde karşımıza çıkıylor. Nükleer saldırı kasabanın sakinlerini hazırlıksız yakalıyor. Anne Carol ailesini radyasyondan korumaya çalışıyor ama herkes yavaş yavaş ölüyor.
Ertesi Gün-The Day After 1983
Nicholas Meyer’in yönettiği filmin başrolünde Steve Guttenberg, JoBeth Williams ve Jason robarts yer alıyor. Nükleer savaş sonrası durumu en gerçekçi yansıtan filmlerdendi. Gösterildiği dönemde büyük tepki topladı. Saldırı sonrası ABD’de yaşanan karmaşayı ve toplumsal düzeni çok gerçekçi bir şekilde resmetti.
Terminatör-The Terminator 1984
1980’lerin en popüler bilim-kurgu tasarımları olarak hatırlanan nükleer yıkım, kıyamet-sonrası dünya, insan görünümlü cyborg’lar gibi fikirlerin gerçekleştirilmesinin tarihi itibariyle teknik açıdan en mükemmel örneğini teşkil eden Terminatör, filmin yönetmeni ve yardımcı yazarı James Cameron’ı dünya çapında üne kavuşturmuş ve aksiyon filmleriyle yıldızlaşan Arnold Schwarzenegger’in ününü sabitleştirmesini sağlamıştı.
Haberci-The Postman 1997
Kevin Costner’ın yönetip başrolünü oynadığı film döneminde en kötü filmler listesine seçilmişti. 2013 yılında, savaş sonrası, günlük yaşam altüst olmuştur. Toplum, pek çok ilkel kabilelere bölünmüştür. Bu kabileler, bir yandan da birbiriyle iletişim kurmaya çalışmaktadır. Toplum, başında General Bethleyhem’in bulunduğu Holnists adlı bir ordu tarafından tehdit edilmektedir. Ancak, bu durum beklenmeyen bir kahramanın ortaya çıkması ile bozulur. Bu kişi, getirdiği mektuplarla umudun sembolü olan, geçmişteki insanlar ve kişilerle bağlantıya geçilmesini sağlayan ‘Postacı’dır.
Matrix-The Matrix 1999
Wachowski kardeşlerin yönettiği film kült mertebesine erişti. İki devam bölümü çekildi. Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Hugo Weaving, Carrie-Anne Moss filmin başrolünde yer aldı. makineler ile insanlar arasındaki savaşı çok farklı bir platformda değerlendiren yapımın önemli noktalarından biri makineleri yenmek isteyen insanların nükleer silahlarla gök yüzünü yakmalarıydı. Böylece güneşin enerjisinden yararlanamayacak olan makineler yenilecekti. Fakat makineler başka bir enerji kaynağı buldu. İnsanları pile dönüştüren makinelerin zihinlerde oluşturduğu yalancı dünya Matrix’in kendisiydi.
UZAYDAN GELEN KIYAMET
Kıyameti illa insan oğlu yaratacak değil tabii. Uzaydan gelen yabancılarda bu yaşlı gezegeni yeterince yok ettiler beyazperdede. Uzaylı yaratıklar yetmediği gibi dünyaya çarpan meteorlarda sinemanın en sevdiği konular arasında. Yani çarpan çarpana bizim dünyaya.
Dünyanın Durduğu Gün (I)-The Day The Earth Stood Still 1951
Robert Wise’ın yönettiği orjinal filmin tekrar çevrimi 2008 yılında yapıldı. Scott Derrickson’ın yönettiği bu son tekrarda Keanu Reeves ve Jennifer Connelly başroldeydi. Washington D.C’de sıradan bir gün yaşanırken, içinde uzaylı Klaatu ve onun birçok güce sahip robotu Gort’u taşıyan bir UFO şehrin tam ortasına iniş yapar.UFO’nun içinde çıkan Klaatu ve Gort,yeryüzüne barış getirmek için görevlendirilmişlerdir.Ancak gezegenler arası bir barış için belki de yeryüzünü yok olması gerekmektedir.
Evrenin Sırrı-The Arrival 1997
David Twothy’nin yönettiği filmin başrolünde Charlie Sheen ve Teri Polo oynuyor.
California Çölü’nde, Derin Uzay Araştırma İstasyonu’nda 40 metrelik bir parabolik radar ile çalışan Zane Ziminski uzayın derinliklerinde hayat ışığı arayan bir bilim adamıdır. Araştırmaları sırasında shock sinyalleri saptar ve bunları DAT kasetlere kaydeder. Nasa’nın ilgisini çeken bu kasetler, gelişmelerin sadece başlangıcı olur çünkü Meksika’da bir yerde bu sinyallere uzaya doğru cevap verildiği anlaşılır. Uzaylılar var mı? Varsa nerdeler, Dünya’da mı?
Karanlık Şehir-Dark City 1998
Alex Proyas’ın yönettiği filmin başrolünde Rufus Sewell, Jennifer Connelly oynuyor. John Murdoch tuhaf bir otel odasında gözünü açar ve vahşice işlenmiş bir dizi cinayetin zanlısı olarak arandığını öğrenir. Esas sorun hiçbir şey hatırlamıyor olmasıdır. Peşinde sadece polis değil, gizemli yabancılar da vardır. Murdoch kaçarken bir yandan da kişiliğindeki karmaşık bir sırrı çözmeye uğraşır. Ancak bazı sırlar ölümcül olabilir. Özellikle uzaylılar tarafından kaçırılmışsanız.
Derin Darbe-Deep Impact 1998
Mimi Leder’ın yönettiği filmin başrolünde Elijah Wood, Morgan Freeman ve Robert Duvall oynamakta. Küçük Leo Beidermann’ın teleskopuyla çektiği fotoğrafta bir kuyruklu yıldızın hızla dünyaya yaklaşmakta olduğu görülmektedir. Harekete geçen bilim adamları hemen bir uzay aracının kuyruklu yıldıza gidip, yaklaşmakta olan tehlikeyi bertaraf etmesi gerektiğini söylerler.
Dünyanın sonu yaklaşmakta ve tüm insanlık çaresizce beklemektedir.
Armageddon 1998
Michael Bay’ın yönettiği filmin başrolünde Bruce Willis, Yiv Tyler, Ben Affleck oynuyor. Bir göktaşının yörüngesiyle dünya kesişmektedir ve hesaplara göre bu göktaşı dünyaya çarpacaktır. Bu çarpmayı engellemek üzere bir sondajcı görevlendirilir ve daha sonrasında göktaşına doğru bir yolculuk başlar.Gönderilen 2 mekikten biri başarılı bir şekilde iner ve kazmaya başlar. Kazı bitirilip bomba yerleştirildiğinde bombanın uzaktan kumandasının bozulduğu görülür bunun üzerine Harry Stamper orda kalarak bombayı patlatır ve dünyayı kurtarır.
Dünyalar Savaşı-War Of The Worlds 1953
Byron Haskin’in yönettigi orjinal film 1953’te çekildi. Steven Spielberg’in yönettiği tekrar çekim ise 2005 yılında vizyon aldı. Filmin başrolünde Tom Cruise, Dakota Fanning ve Tim robbins oynadı. İki çocuğuyla beraber hafta sonunu geçirirken gökyüzü aniden kararır ve şimşekler eşliğinde çok şiddetli bir fırtına patlak verir. Gökyüzünde tuhaf şeyler olmaktadır. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra evinin yakınındaki kavşakta sıradışı bir olaya tanık olur. Toprağın aniden yarılmasıyla yeryüzünün derinliklerinden üç bacaklı çok büyük bir savaş makinesi ortaya çıkar ve görünürdeki herşeyi yakıp yıkmaya başlar.
Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi-The Hitchhiker’s Guide To The Galaxy 2005
Garth Jennings’in yönettiği filmin başrolünde Sam Rockwell, Zooey Deschanel Bill Nighy rol alıyor. Sabah şiddetli bir başağrısıyla uyanan Arthur, üzerinden otoyol geçeceği için kendisinden habersiz istimlak edilen evi yıkılmasın diye, kendisini dozerlerin önüne yola attığında, henüz sorunun ne kadar az olduğunun farkında değildir. Çünki dünyamız da galaksiler arası bir otoyol inşaatının ortasında olduğu için istimlak edilmiştir ve bunu henüz kimse bilmemektedir.
İstila-The Invasion 2007
Oliver Hirschbiegel’ın yönettiği filmin başrolünde Nicole Kidman ve Daniel craig rol alıyor. Dallas’tan Washington’a kadar semaları aydınlatan devasa bir patlama, Patriot adlı uzay mekiğinin parçalanmasına ve ABD’nin üzerine yağmur gibi yağmasına neden olur. Yetkililer durumu kontrol altına almakta çabuk davransalar da, mekiğin enkazı üzerine bulaşmış bir maddeyle ilgili hikayeler yayılmaya başlar; hem uzayın aşırı soğuğuna, hem de dünya atmosferine girerken ortaya çıkan aşırı ısıya dayanıklı bir maddedir bu. Ve ona ilk temas edenler ilk değişenlerdir …
Canavar-Cloverfield 2008
New York’taki bir barda kulakları sağır eden bir gürültü duyulur, bardaki kargaşa sırasında davetliler merdivenden aşağıya kaçmaya çalışırken New York caddelerini alev alev yanan yıkıntı ve enkazlar kaplar. Ardından Manhattan tarafında şiddetli bir patlama olur, Özgürlük Heykelinin kafası tıpkı dev bir top güllesi gibi caddeye çarpar. New York’a düzenlenen bir canavar saldırısına tanıklık eden insanların öyküsü.
SALGIN HASTALIKLARIN YOK ETTİĞİ İNSANLIK
Zombi filmlerinin de içinde yer aldığı salgın hastalıklardan kaynaklanan kıyamet filmleri son dönem korkularımızı harekete geçiren bir enerjiye sahip. Hem biyolojik silahlar hem de AIDS, kanser gibi çaresi bulunamayan hastalıklar bu tür filmlerin fazlasıyla ilgi görmesine sebep oldu.
Tehdit-Outbreak 1995
Wolfgang Petersen’in yönettiği filmin kadrosu mükemmel. Morgan Freeman, Dustin Hoffman, Kevin Spacey, Patrick Dempsey, Cuba Gooding Jr. gibi bir çok ünlü filmde boy gösterdi. Sınır tanımayan öldürücü virüs,Zaire Ormanlarından California’ya taşınmıştır. Bazıları, virüsün yayılmasını önlemek için tek yolun, şehri içindeki herkesle birlikte bombalamak olduğunu söylemektedir.
Körlük-Blindness 2008
Fernando Meirelles’in yönettiği filmin başrolünde mark Ruffalı, Julianne Moore, Gael Garcia Bernal ve Danny Glover oynuyor. Bir göz doktorunun normal bir tempoda akan yaşamı, gözlerinin birdenbire kör olduğu şikayeti ile başvuran bir hastası tarafından alt üst olur. Körlük bu göz doktoruna da bulaşır. Nedeni bilinmeyen bir şekilde tüm kent halkında görülmeye başlanan bu olağandışı körlük yalnızca doktorun eşinde rastlanmaz. Olan biteni canlı olarak gören doktorun eşi, yaşanılan kaos ortamında kendisini ve ailesini kurtarmaya çalışır.
Doomsday 2008
30 yıl önce İskoçya’da ortaya çıkan bir virüs tüm insanların yaşamını alt üst etmiştir. Bu ölümcül virüsün yayılmaması için karantina altına alınan ülkede hâlâ hayatta olan insanlar ölüme terk edilir. Duvarın ardında yıllarca izole edilen virüs, İngiltere’de yeniden ortaya çıkar. Hükümet bu virüsü yok etmesi ve tedavi yöntemi bulması için bir ekibi duvarın ardına yollar. Duvarın arkasında ne olduğunu bilinmemektedir.
The Last Man On Earth 1964
The Omega Man 1971
Ben Efsaneyim-I am Legend 2007
Richard Matheson’un 1954 yılında yazdığı romanı “I Am Legend” (Ben Efsaneyim)dan şimdiye kadar üç film çekildi bunların birincisi The Last Man On Earth. 1964 yapımı olan filmde dünya çapında bir salgın hastalık tüm insanların ölümüne yol açarken hayatta kalan tek kişi yıllar önce Orta Amerika ‘da iken bilinmedik bir şekilde bu enfeksiyona direnç kazanmış olan Dr. Robert Morgan (Vincent Price)’dır. Ancak görünüşte bu böyledir. Gece bastırınca salgından ölen kurbanlar mezarlarından kalkarak kan içici birer vampire dönüşmüş olarak ortaya çıkarlar. 1971 yılında ise Boris Sagal’ın yönettiği kült film Omega Man çekildi. Maymunlar Cehennemi ile bilim kurgu – felaket filmlerinin kahramanı olan Charlton Heston, aynı türden klasik olmuş bir rolle daha karşımıza çıktı.
2007 yılında ise Francis Lawrence’in yönettiği İ am Legendsinemalara geldi. Filmin başrolünde Will Smith ve Alice Braga rol aldı.
12 Maymun-Twelve Monkeys 1995
Terry Gilliam’ın yönettiği filmin başrollerinde Brad Pitt, Bruce Willis ve Madeleine Stowe rol alıyor. Ölümcül bir virüs tüm dünyayı tehdit etmektedir. 1996’da 5 milyar kişinin ölümüne neden olan bu virüs, 2035’te dünya nüfusunun yalnızca %1!ini hayatta bırakmıştır. Bu virüsün etkilerinden korunabilmek için insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlar. Bu virüsün üstesinden gelebilmek için mahkumlardan James Cole, zaman makinesiyle geçmişe gönderilir. Yanlışlıkla 1990 yılına gönderilen Cole, bilimadamları için virüs hakkında araştırma yapar.
28 Gün Sonra-28 Days Later 2002
28 Hafta Sonra-28 Weeks Later 2007
Danny Boyle’un yönettiği 28 Gün Sonra’da İingiltere’de bir genetik araştırmalar ensitüsünde bilimadamları insan doğasındaki şiddeti ve öfkeyi önleyebilmek amacıyla bazı tehlikeli deneyler yapmış ve bunun sonucunda ‘rage’ adını verdikleri bir virüs geliştirmişlerdir. Göstericilerin protesto eylemi sırasında virüs hayka bulaşır. Bütün herkes zombileşir.
Juan Carlos Fresnadillo’nun yönettiği devam filmi 28 Hafta Sonra’da ise Rage virüsünün Britanya adalarına yayılmasından altı ay sonrasına gideriz. Amerika ordusu düzeni yeniden sağlamış ve karantina altındaki bölgelere insanları tekrar yerleştirmeye başlamıştır. Ülke tekrar inşa edilirken, yurtlarına geri dönen bir mülteci aile tekrar bir araya gelmenin sevinci içindedir. Fakat içlerinden birisi korkunç bir sır saklamaktadır: içlerinden birisi Rage virüsü taşıyıcısıdır.
Ölümcül Deney-Resident Evil 2002
Ölümcül Deney: Kıyamet-Resident Evil: Apocalypse 2004
Ölümcül Deney 3: İnsanlığın Sonu-Resident Evil: Extinction 2007
Üç filminde başrolünde Milla Jovovich oynuyor. Kendiside virüs kapan Alice’in zombilerle savaşı anlatılıyor.
Alice ve Rain,tüm araştırma ekibini ortadan kaldıran virüsü izole etmekle görevli S.T.A.R.S isimli komando takımını yönlendirmekle görevlidir.Tesise giren ekip öldükleri sanılan şirket çalışanlarının kana susamış yamyamlara yani zombilere dönüştüğünü görürler. Bu yer altı tesisinde Umbrella için çalışan bilim adamlarının denek olarak kullandıkları insanlara aşırı dozda T-virüsü vermeleri sonucu mutasyona uğrayıp ölümcül yaratıklara dönüşmüşlerdir. Bu labaratuvar yaratıklarından biri de serbest kalmıştır. Alice’in ve ekibinin artık sadece zombilerle değil bu tehlikeli yaratıkla da başları beladadır.