Psikolojinin incelikleridir insanı korkutan…

 Amerikalı gazeteci yazar Norman Cousins, insan, bir yanıt bulamadığı yerde korkuyu bulur der. Bilinmeyenden korkmak, tanınmayandan korkmak, daha önce karşılaşmadığımız bir yaratık ya da doğaüstü olaydan korkmak, insanoğlunun psikolojik olarak engelleyemeyeceği bir savunmasızlıktır. Korku içgüdüsü çoğu zaman hayatımızı yönlendirmekte. Bunun temelinde hayatta kalıp kalmayacağımızı ya da en azından kişisel olarak üzüntü çekip çekmeyeceğimizi bilememek yatar. İnsanoğlu herhangi bir tehditle karşılaştığında gardını alır; ya bu tehditi ortadan kaldırmak için karşısına dikilir ya da en az zararla kurtulmak için korkar ve kaçar. İşte bu psikolojik nedenselleri pusula alan “Kan Gölü” hedefi 12’den vurmakla kalmıyor, sinemadaki korku külliyatının ilk cildine girmeyi hak ediyor. Üstelik içinde hiç somut bir canavar/yaratık imgesi olmadan…

Anaokulu öğretmeni Jenny ve sevgilisi Steve, romantik bir hafta sonu için orman içinde bulunan bir göl kenarına giderler. Fakat bu sakin ve huzurlu yerde ortaya çıkan 12-17 yaş arası çocuklar kendilerini sevgililere kanıtlamak için güç gösterisine girişip şiddet uygulamaya başlarlar. Sıradan insanların hırslarına yenilerek ya da kendilerini savunmak adına nasıl birer psikopata dönüşebileceğini tökezlemeden anlatan yapım, aynı anda zamane gençlerinin psikolojik açılımlarını da ortaya koymaya çalışıyor. Filmin başrollerindeki sevgili çifti haklarını vererek canlandıran Kelly Reilly ve son olarak “Soysuzlar Çetesi”nde izlediğimiz Michael Fassbender’in altında kalmayan çocuklar, en az onlar kadar gerçekçi ve hikayeden koparmadan duygularını yansıtıyorlar. En son “Summers Town”la Türk seyircisinin karşısına çıkan Thomas Turugose’e, büyük bir rolü olmasa da özellikle dikkat derim. İnsanın bir şeye karşı korku duymasının açılımını yapan film bir yandan da ergenlik çağındaki günümüz gençlerinin psikolojik hatlarını çiziyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise James Watkins var. İlk filmini çekmesine rağmen kamerasını ve ondan da önemlisi kalemini iyi kullanan Watkins, kısa sürede Hollywood’a transfer olursa şaşırmayın. Zira Hollywood bu tarz taze kanlarla güçten düşmüyor. Tamamen kontrolsüz ve derin bir ormanda geçen film, içinde seyirciyi psikolojik hamlelerle korkutmayı başaran, son dönemlerin en iyi yapımlarından.

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.