Fırat Sayıcı
Terminatör Külliyatının Önsözü…
Küçük büyük tüm sinemaseverlerin en sevdiği aksiyon-bilimkurgu filmleri arasında ilk sıraları alan Terminatör külliyatının son noktasını bir önsöz koyuyor. Star Wars’un başlattığı, hikayenin başını anlatma sendromunun son örneğini gördüğümüz seri, özellikle aksiyon severlerin adrenalini baştan sona canlı tutuyor. Ancak serinin fanatikleri pek tatmin olmuş değil.
Serinin ilk filmlerinde, küçük John Connor, gelecekten gelen Terminatör tarafından korunmaktaydı. 2018 yılında insanlığı büyük bir tehdit altına sokacak olan Skynet’e karşı verilen savaşın efsane liderlerinden biri olacağını Arnold Schwarzenegge’in canlandırdığı Terminatör’den öğrenen Connor, serinin son filminde küçüklüğünden beri sonunu bildiği kaderini yaşamaya başlıyor. Post-apokaliptik bir gelecekte, insanoğluna düşman olmuş ölümcül ve yüksek sanal zekalara sahip olan makinelerin kontrol ettiği bir dünyada John Connor ve insandan farkı olmayan son model yok edici Marcus Wright, kaderlerini kontrol etmek için işbirliği yapmak zorunda kalıyorlar.
“Mad Max”, “Maymunlar Cehennemi”, “The Last Man on Earth” gibi iyi örneklerin altında kalmayan “Terminator: Kurtuluş”un başarılı atmosferini kuran yönetmen McG. Video kliplerde kazandığı deneyimi “Charlie’nin Melekleri” serisine uygulayarak sinema sektörüne hızlı bir giriş yapan McG, son filminde yarattığı dünya ile seyirciyi filmden koparmadan yoluna devam ediyor. Filmde, birbirine eklenebilen, katlanıp değişebilen ölüm makineleri Transformers’ların Megatronları’nı anımsatıyor. Görsel aldatmacaları ve Terminatör seyircisinin sadakatini arkasına alan yönetmenin en büyük iki handikapı ise, sıradan bir fanatiğin bile hayal gücünü zorlayamayan senaryo ve kağıt üstünde başrol olarak gözüken ancak abartılı bir performansla hayal kırıklığı yaşatan Christian Bale. Hadi Bale’in “Kara Şövalye”de Joker’i canlandıran Heath Ledger’in altında kalmasını, Joker karakterinin avantajlı rolüne yorduk diyelim. Peki ama, Marcus Wright’i canlandıran Sam Worthington karşısında Bale’in elinin ayağının niye tutulduğunu anlamış değiliz. Sanırız böğürtülü bir şekilde konuşmak için harcadığı enerjiyi, abartılı oyunculuğunu dizginlemek için kullanmayı akıl edememiş. Bunun yanına (Helena Bonham Carter hariç, keşke daha uzun bir rolü olsaymış) kadın oyuncuların yetersizliği de eklenince, filmin cast grubunun başarısızlığı iyice ortaya çıkıyor. Yine, Arnold Schwarzenegger görünümlü ve aslında geçmişe gidecek prototiplerden biri olan robotun, Terminatör hayranlarının Arnold sevgisini es geçmemek için kullanıldığı da aşikar.
Bilimkurgu sinemasının kilometre taşlarından biri olan Terminatör serisinin son halkası, kesinlikle daha yaratıcı bir senaryo ve daha yetkin bir castı hak ediyor. Ancak elde bu var diyerek konuya yaklaştığımızda ise, kesintisiz aksiyonu ve gerçekçi gelecek tasarımıyla tatminkar bir yapım izliyoruz.