Ayağa kalk Şampiyon, sen ölemezsin…

 Banu Bozdemir

Biz toplum olarak ‘toparlanma’ ya da ‘Titre ve kendine gel’ hikayelerini çok severiz… Küçükken bizi gözyaşlarına boğan, The Champ / Şampiyon filminin son replikleri hala dün gibi kulağımda… Çocuk oyuncu Rick Schroder’in babasına zorlu bir dövüş sonrasında döktüğü gözyaşları bizleri de çocuk halimizle çok etkilemişti… Oğlu için ringlere çıkmış, yenmiş ve sonra hayata veda etmişti Şampiyon… Şimdi yıllar sonra yine aynı isimle, benzer bir teması olan filmle karşı karşıyayız…

Antalya’da izlediğimiz film, Mickey Rourke’un festivalin konuğu olarak minik köpeğiyle arz-ı endam eylediği ve filmin havasına yatkın bir profil çizdiği görüntüleriyle etkisini sonrasında da hissettiriyor… Tam bir erkek filmi… Gerçek hayatta filmlerinde olduğu gibi ayyaş, serseri,motor meraklısı ve hatta boksör Rourke…
1983 yılında rol aldığı Ruble Fish filmine yapılan eleştirilerden sonra, kötü eleştirilerin müsebbibi gazetecilerle yıllarca görüşmemişti. Yani tavrı kesin ve netti. 1991’de suratı dağıldı, dibe vurdu, çirkinleşti, içine çekildi ama sonra tekrar yükselmesini bildi. Herkesin en iyi performansını sergilediği konusunda hemfikir olduğu Angel Heart, (Burada Robert De Niro’nun uzun tırnakları ve karanlık delici bakışları lanetlenmesine yol açmıştır)Barfly, White Sands gibi filmler gerçekten de zirvedir kendisi için… Barfly için Charles Bukowski’nin hayat hikayesi denilebilir. Zira sarhoşluk bu iki ismi buluşturur, Bukowski, hayatını oynayacak insan için Rourke’a gözü kapalı kendini teslim eder adeta… Yani dip balıklarının hayatını ve onların yükselişlerini pek iyi yorumlar ve bünyesine yedirir usta oyuncu… Pek sevdiğimiz Johnny Depp de azılı hayranlarından… Yani insanlarla nefret ve aşk ilişkisini en derinden yaşayanlardan kendisi…
Gelelim kendisinin de yükseliş hikayesi olabilecek Şampiyon’a… Buradaki rolü profesyonel güreşçi… Ama yaşlanmış ve gözden düşmüştür.

Ancak müsamere salonlarında ringe çıkar… Kızıyla bağları kopmuştur. Yalnız adamdır yani… Arada bir hayranlarının sevgisini tadar o kadar… Ama bünye bu kadar dövüş temposuna tepki çeker ve kalp krizi geçirir… Şov dünyasına bu şekilde zoraki bir veda eden Randy, hayatını gözden geçirmek durumunda kalır. Bir süre için işler yolunda gidecek gibi gözükür. Süpermarkette tezgahtar olarak işe girer, kızıyla ilişkisini düzeltmeye başlar ve bir striptizciyle yakınlaşır. Ancak dövüşün cazibesi karşı koyulmazdır ve bir süre sonra ringe geri dönmeye karar verir. Gerçekten de dönüşü muhteşem olur… Dövüş sahnelerinin gerçekliği, Rourke’un bu role cuk diye oturması filmi seyirlik bir hale taşıyor… Kaybedenlerin hikayesi de diyebiliriz bu geri dönüş filmi için… Oscar’a aday oldu ama ödülü rakibi Sean Penn’a gitti ödül… Spirit’le idare etmek zorunda kaldı ama bence gönüllerdeki yerini tekrar sağlamlaştırdı bu filmle. Yönetmenlik koltuğunda Darren Aronofsky var… Yani iyi film, iyi yönetmen ve iyi oyuncu bir arada. Erkek filmi ama kadınlar da izleyebilir!

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.