Var ile yok arasında hayatlar
Reha Erdem’in son filmi Hayat Var, 15 yaşındaki genç oyuncusu Elit İşcan’ın performansı ile sinema adına bir klasik mertebesine ulaşıyor. Filmdeki bazı sahneler tartışma yaratacak
Reha Erdem Türk Sineması’nın çok yararlanamadığı, zamanında belki de küstürdüğü bir yıldız yönetmen. Onun filmlerindeki duyarlılık en büyük ve taklit edilemez başarısı. Entelektüel çizgilerin gerisine çekilmek için örülen anlaşılmazlık duvarlarını kendine zırh edinmeyen bir isim. Ama yine de onun filmlerini kalbinizin gözüyle seyretmezseniz büyük zorluklar yaşarsınız. Sinemayı sevenlerde onun zorluklarının altındaki değerler için Erdem’e tutkunlar. Bu hafta vizyona giren Hayat Var, Reha Erdem’in en coşkulu, en sert, en kendinden emin duruşu sergilediği film. Bu nedenle de filmin gösterileceği sinema salonlarında farklı duygular, tepkiler yaşanacağına eminim. Hikayenin dedesi ve babası ile Boğaz’a kavuşan bir derenin yanı başında, gecekonduda yaşayan Hayat’ın ergen olma tecrübesinin toplumumuzun alışık olmadığı bir şekilde tüm açıklığıyla yüze vuran tarzı izleyiciyi zorlayacaktır. Bu açıdan Hayat Var, Semih Kaplanoğlu’nun Meleğin Düşüşü filmiyle aynı kaderi paylaşabilir. Oradaki insest ilişki ile Hayat Var’da işlenen 11 yaşındaki bir kızın ergenliğe girişinde yaşadığı tecrübeler ve kullanılmışlıklar seyircimizin pekte alışık olmadığı konular. Reha Erdem’in dediği gibi filmdeki Hayat’ın büyümesi, cinselliği keşfetmesi kadar toplum tarafından cinselliğinin keşfedilmesiyle de koşut gidiyor. Ve tabii bu durum erkek egemen, kapalı toplumlarda bir cezaya da dönüşebiliyor. Hayat karakterini Beş Vakit’ten de hatırlayacağımız 1994 doğumlu Elit İşcan canlandırıyor. Beş Vakit’te de bu filmde de karanlık bir kuyunun başında durma hissi veren bakışlarıyla çocuk oyuncu olmanın zirvelerinde dolaşan Elit İşcan eğer yurt dışında olsaydı eminim Kristen Stewart veya Evan Rachel Wood ile yarışacak bir üne sahip olurdu. Çünkü genç yaşına rağmen işlediği karakterin ruhunu bize hissettiren ve herkese nasip olmayan bir kabiliyeti var. Tabii bu oyunculuk dilini oluşturmada Reha Erdem’in büyük etkisi olduğu mutlak. 2006’da Beş Vakit ile başlayan İşcan’ın kariyeri Erdem ile yola çıkmanın kendisi için ne kadar yararlı olduğunu kanıtladı. Filmde baba rolünü oynayan Erdal Beşikçioğlu ise kızına ve yatalak babasına bakmak için kayıkçılık yapan, aslında bu sorumluluğun pek peşinde koşmayan bir adam. Filmin öyküsü içinde İşcan kadar etkili bir karakter. Çünkü yaşanan sıkıntılar ve tecrübelerin ana sebebi bu baba karakteri. Filmi seyrederken onun zayıflığı izleyicinin neredeyse midesini bulandıracak. Ama film içinde el kadar kayıkla koskocaman gemiler arasında dolaştığı sahneler onun ve toplum içindeki her ferdin yalnızlığını, zayıflığını etkileyici bir şekilde bize yansıtacak. Yönetmenin de dediği gibi “İstanbul Boğazı’nda ne zaman yalnız kalmayı düşünsem o kıyılardan 12 milyon insanın bana baktığını, ne zaman yalnız kalmak istemesem o 12 milyon insanın bana arkasını döndüğünü düşünürüm.” lafı aslında filmin şifresi. Hayat Var, bu şehirde yalnız yaşayanların filmi. Yalnızlığımızı paylaşmak, unutmak için Reha Erdem tarafından bize verilen bir hediye.