Eşcinsel ilişkinin şifreleri
“Kulaklarını Dik – Prick Up Your Ears”(1987)
Yönetmen: Stephen Frears
Oyuncular: Gary Oldman, Alfred Molina, Vanessa Redgrave
1.85:1 Geniş Ekran/ İngilizce 2.0 – Türkçe 2.0/ 105 dakika.
SAGA COLLECTION
9 Ağustos 1967 gecesi, on altı yıldır birlikte olduğu arkadaşı-sevgilisi, oyun yazarı Joe Orton’ı uykusunda kafasına sert cisimle defalarca vurarak öldüren ve sonra meyve suyunun içine karıştırdığı haplarla intihar eden aktör Kenneth Halliwell ‘in ona söylediği son sözleri, bu ‘ruhsal şiddet’, seks, fedakârlık, kıskançlık içeren ilişkinin en önemli şifrelerinden biridir: “Uykun bile benimkinden daha iyi”!
“The Grifters”(1990) ve “The Queen”(2000) ile iki kez yönetmen dalında Oscar ödülü adayı olan İngiliz yönetmen Stephen Frears, çiftin hazin sonunun yirminci yılında, başka bir eşcinsel ilişkiyi anlattığı “My Beautiful Laundrette – Benim Güzel Çamaşırhanem”den de iki yıl sonra, bu özel aşkın hikâyesini aktarırken, film boyunca, eşcinselliğin doğasına dair önemli izler sürmüş.
Taşradan gelen, her açıdan girişken, çok yetenekli olmamasına rağmen yılmayan Joe (asıl adı John), genç yaşta saçlarının dökülmesine koşut olarak yaşadığı acılardan dolayı kalbi de kırılıp dökülmüş Kenneth ile tanıştıktan sonra gerçek bir koruyucu, yardımcı, eş bulmanın verdiği güvenle hızlı seks yaşamına devam eder. Romanlar, radyo oyunları derken ölümünden önceki son üç yılda çok başarıya ulaşan tiyatro oyunları sahnelenen Joe, kışkırtıcı kara mizahı ile dikkat çekip ödül kazanırken, Kenneth küçük evlerinde içi içini yiyerek ruhsal anlamda savrulmaktadır. Joe’nun onu ‘rahatlatma’ girişimlerine, seks tatillerine rağmen, o gece kaçınılmaz son gelir.
Joe’nun günlüklerinden yola çıkarak Amerikalı yazar John Lahr’ın(filmde Wallace Shawn canlandırıyor) yazdığı biyografiden, Oscar adayı senarist- aktör Alan Bennett’in yazdığı metnin içindeki gizli kodları yakalayıp vurgulayan Frears,’ bıçak sırtı’nda yürümüş. Homoseksüellerin polis kovuşturmasına tabi tutulduğu, geniş bir toplum kesiminin de ikiyüzlü ahlakı savunduğu bir dönemde birlikteliklerini saklamadan yaşayan iki sanatçıyı ve her an tuzla buz olacak aralarındaki narin ilişkinin her ikisine yüklediklerini, eşcinselliğin özel şifrelerini kullanarak anlatmış.
Joe’nun önemli bir ödül kazandığı gece bile, halk tuvaletine gidip toplu sekse katıldığı sahne, anahtar gibi. Erkeklerin doğasında olan çok kişiyle çok seks yapma arzusunun, fiziksel gösterişin faşizanca baskın çıktığı eşcinsel topluluklarda nasıl her şeyden bağımsız hareket ettiğine dair önemli örnek Joe. Ona giderek artan hayranlığının kendi yok oluşunu hızlandırdığı Kenneth ise, Joe’nun tam tersi bir örnek. Kızgınlığının altında yatan belki de en önemli neden, onun gibi cazip ve sekste cesur olmaması.
Bencillikte zirveye çıkmış Joe’nun girişimleri sayesinde, zaman zaman cinselliğini rahatça yaşayan Kenneth için, eşcinsel çiftlerde ahlaki düsturla açıklanan bir kandırmaca, temelinde ise “ben yapamıyorsam o da yapmamalı” olan sadakatin darbeler yemesi, asıl huzursuzluk ve çöküşünün nedeni aslında. Bu püf noktası, yönetmen tarafından, mesleki başarısızlık- çekememezlik, geride kalma gibi nedenlerin yanı sıra ana duygu olarak kusursuzca yansıtılıyor.
İri yarı, peruklu, itici görünen Kenneth’de Alfred Molina ve Joe’da genç, parlak, sevimli, seksi Gary Oldman’ın, çok rahat, ayrıntılı oyunlarını bütünleyen Vanessa Redgrave ise, yazar John Lahr’a günlükleri veren Joe’nun yakın dostu, menajeri ve öykünün anlatıcısı Peggy Ramsay rolünde.
Ekstralarda, fotoğraf galerisi ve fragman mevcut.