Fırat Sayıcı
Bursa’da film çekimine kaldıkları yerden devam eden Hacivat ve Karagöz’ün İstanbul’dan zorunlu misafirleri gelir. Filmlerinin yapımcısı Çelebi ve kadın oyuncular Hürmüz Hanım ile Şekernaz… Ancak bu sürpriz ziyaretlere bir de Tuzsuz Deli Bekir’in amansız nidaları eklenince ortalık bayram yerine dönecektir.
Hacivat: Tamam Karagözüm. Anlaşılan senden kurtuluş yok. Senin istediğin filmi de çekmeye hazırım. Peki ama filmin ismi ne olacak?
Karagöz: “Kidevi Zögarak”
Hacivat: ???
Karagöz: Anlamadın mı Hacivatım. Hani “A.R.O.G.” gibi…
Hacivat: “Gora”nın tersi gibi mi?
Karagöz: Evet. “Kidevi Zögarak” yani “Karagöz İvedik”…
Hacivat: İyi de Karagözüm, zaten hali hazırda Recep İvedik diye ivediyetle uzak durman gereken bir film var zaten.
Karagöz: Yapma Karagözüm. Çocuk ne güzel film yapmış işte. Gülmeceli falan.
Hacivat: Peki biz nasıl çekeceğiz bu filmi. Senaryosu hazır mı?
Karagöz: Valla anladığım kadarıyla senaryoya gerek yok. Önce birkaç zenne bulacağız. Hürmüz Hanım’la Şekernaz’ı alırız yanımıza, sonra ver elini güney sahilleri. E yolda da aklımıza elbet bişiler gelir filmin konusuyla ilgili.
Hacivat: E öyle film mi çekilir Karagözüm? Nerde bu işin zanaatı, emeği?
Karagöz: Çeken nasıl çekiyor peki muşmula surat?
Bu sırada Çelebi çıkagelir. Yanında da Hürmüz Hanım ve Şekernaz…
Çelebi: Eveeeet. Hayırlı günler efendim. İstanbul’dan selamlar getirdik. Umarım işlerinizi bölmüyoruzdur. Nasıl gidiyor bakalım çalışmalar?
Karagöz: Ooo, efendim. Buyursunlar, buyursunlar. Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz…
Hacivat: (Karagöz’ün kulağına, diğerleri duymadan fısıldar) Benden habersiz sen çağırdın dimi bu hanımefendileri? Alacağın olsun Karagöz.
Karagöz: Sen karışma işime keçi sakal.
Hürmüz Hanım: Hayrola? Bizimle ilgilenmeyecek misiniz yoksa Karagözüm?
Karagöz: Karagözün kurban olsun sana Hürmüz Hanım. İlgilenmez miyim?
Şekernaz: Ben de isterim valla ilgiden bir nebze.
Bu sırada Tuzsuz Deli Bekir, meydanın öteki ucunda belirir.
Hacivat: Hah, bi bu deli eksikti sette! Şimdi al başına belayı.
Tuzsuz Deli Bekir: (Uzaktan kadınları görür görmez kendine çeki düzen verir, nidasını basar) Hiieeeeeyt ulan! Anamı kesen ben, babamı kesen yine ben! Var mı lan bana yan bakan!
Karagöz: Mahalle kasabımız geldi…
Şekernaz: Ayy, bu kim be?
Hacivat: İlişmeyin. Psikopatın tekidir. Karagöz bile baş edemiyor onunla.
Tuzsuz Deli Bekir: Selamın Aleyküm cümleten. Bitiremediniz mi daha filminizi? Ooo, bu hoş hanımlar da kim?
Çelebi: Size ne beyefendi?
Tuzsuz Deli Bekir: (Sağ omzunu devirir, fesini başının önüne indirir, Çelebi’nin üstüne yürür) Höösst. Uzak dur lan. Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
Hacivat: Aman Tuzsuz Bey. Arkadaş buraların yabancısı da, sizi pek tanımaz. Kusuruna bakmayın.
Tuzsuz Deli Bekir: Ulan dua et bu arkadaşlara yoksa bozardım façanın şeklini.
Karagöz: (Ortamı yumuşatmak için) Hadi hacı cavcav. Hanımefendilere, Deli Bey’e ve Çelebi Efendi’ye orta bir Türk kahvesi söyleyiver.
Hacivat: Başka emriniz var mı Karagöz hazretleri… Hem paramız bitti artık.
Çelebi: Ne oldu efendim bir sorun mu var? Nakite mi sıkıştınız yoksa yine. Daha geçen geldiğimde 500 altın vermiştim ya sana Hacivat efendi.
Karagöz: (Bunu duyan Karagöz küplere biner) Ne oluyor layn? Hani nerde benim payım o zaman?
Hacivat: Dur açıklayayım Karagöz’üm. Ben parayı benim filme harcadım.
Karagöz: Karagöz’ler tepsin seni emi? Ne biçim bir piyasaymış bu böyle kardeşim yav. En yakın arkadaşım bile beni kazıklamaya çalışıyor. Ben de saf saf, her söylenene kanıyorum. İyisi mi ben, bez perdeme geri döneyim. Burada bize göre iş miş yok!
Hacivat: Madem öyleyse Karagöz’üm, nedir bu işlerrrr?
Karagöz: (Toslaya toslaya meydanın ortasında Hacivat’a saldırırken) Kafanı kırsın geyiklerle keşişler! Yürü düş önüme seni gidi muşmula!
Hacivat: Yıktın beyaz perdeyi eyledin viran, varayım seyirciye haber vereyim hemann!
Karagöz: Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, ehh Hacivat bir dahaki filmde yakan elime geçerse vayyy haline!