İnsanın içlindeki şiddet duygusunu uyandırarak bilinçaltına doğru yolculuk yapan Saw ‘’canavar’’ görünümlü karakterler yaratmıyor; tam tersine onları filmin merkezine oturtarak oyunun bir parçası haline getiriyor.Ülkemizde gösterime girdiği ilk günden itibaren rekor kıran Saw’un başarısı Jigsaw gibi bir katile ait. Katil demesek daha kârlı çıkarız. Çünkü Jigsaw’un beklentisi oldukça farklı. Hayattan kopmuş, yaşama duygusunu yitirmiş kişileri bir araya toplayarak ‘’avını bul öldür’’ taktiğiyle kendilerini öldürmelerini seyrediyor. İşkence sahneleri de cabası… Jigsaw için asıl önemli olan ise oyunu kurallarına göre oynamak. Saw filminin çıkış amacı hunharca kan dökülmesi ya da hayvani duyguların beyazperdeye aktarılmış olması değil, hayatta kalabilmek için ne kadar çok direnebilirsiniz sorusunun yanıtını aramasıdır. Kısacası bu bir test. Sınamak, sınanmak ve güçlü olmak filmin en önemli 3 öğesi…
Bu detaylar üzerinden yola çıkan Saw 3 ağını insan psikolojilerinin üzerine örerken, bilinmeyen bir denklemin parçalarını oluşturarak salt bir anlatımı vurguluyor. Bununla kalmayıp ‘’sadizm’’ başlığı altında tüm söylemek istediklerini açıklaması da takdire şayan. Gelelim serinin yapım aşamasına… Anlatmaya başlamadan evvel filmler hakkında küçük bir detayı aktarmak istiyorum.’’Sadizm’’ terimini kullandığımızda bunun neresi takdire şayanlık diyorsunuzdur kimbilir… Tüm sinematografik elemanlar birbirine o kadar bağlı ki, kurgusal açıdan değerlendirildiğinde pürüzsüz bir strüktür üzerine inşa edilmiş olan Saw, en amiyane tabirle başarıyla kotarılmış deneysel bir film… Neyse lafı fazla dolandırmadan dönelim konumuza.
Sınırsız limit…
Eleştirmenler Saw 3’ün düşük bütçeyle çekildiği kanısına varmışlardı. Halbuki Saw 3 yüksek bütçeyle çekilmiş bir korku filmi. Yapım aşamasına kısaca bir göz attığımızda işkence makinalarının hem işlevsel hem de korkutucu olması filmin maliyetinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Artı, tasarımcılar senaryonun baş psikopatı olan Jigsaw’a uygun bir kukla üretebilmek için bir hayli zaman harcamışlar.
Tüm film Storyboard (resimli hikaye anlatımı) iskeletinin üzerine inşa edilirken, çizilen sahnelerin riskli olduğunu da hesaba katarsak, en ufak ayrıntıların bile senaryo adına katkısı büyük. Jigsaw’un ağzından çıkan maddeyi imal etmenin zorluklarına göğüs geren yönetmen Darren Lynn Bousmen’ın kovalar dolusu bir karışım hazırlayan Saw 3 ekibine, hem seyircilerde soğuk duş etkisi yaratması için hem de Jigsaw’un ameliyat sahnesinin gerçekleşmesi için yapay bir kafatası ürettirdiğini öğrendik. Filmdeki bir sahneyle örneklendirecek olursak; Jigsaw’un beynindeki tümoru iyileştirmek için kafatasını matkapla açan doktor Lynn, kafatasını yardıktan sonra Jigsaw’un yatış pozisyonuna bakın.Yan yatıyor ve yüz ifadesi oldukça donuk. Söz gelimi; tuzağı çok yakından bakınca anlayabilmemiz mümkün.
Detay üstüne detay…
Asıl simulasyonun gerçekleştiği ana doğru kameramızı doğrulttuğumuzda filmdeki Danica karakteri için buz görünümlü insan modelini tasarlayan David Hackl tasarladığı modeli karakterin bedenine giydirerek, modelin dondurucu özelliğini harekete geçirmek için üzerine soğuk su fışkırtmış. Üstüne üstlük dijital efektler olmadan. En fazla tuzak kurmacasına sahip olan Saw3’de ise CGI tekniği tercih edilmemiş. Her ey el emeği… Önemli olan profesyonelce bir iş çıkararak, kendini gerilim-cinayet türünden ayıran filmin özgün tarzını koruması. Genel bir çerçeveden bakıldığında Saw 3 adrenalini yüksek dozda seyirciye zerk eden bir yapım olmanın ötesinde, olay örgüsündeki sekansları ardı ardına gelecek şekilde kurgulayarak çeken Darren Lynn Bousman’ın en önemli filmi.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.