Gündüz çekilen büyük patlama sahnesi nedeniyle,çevredekiler terorist saldırısı yapıldığını sanmış.
• Ledger’in hapishanedeki müstehzi alkışlama sahnesi doğaçlama olarak ortaya çıkmış.
• Matt Damon; Harvey Dent rolü için ilk düşünülen isimlerden biriyken,Hugh Jackman,Jack Gyllenhal,Josh Lucas ve Ryan Philippe ise, aynı rol için düşünülen diğer isimlerdenmiş.
Joker’in anısına…
Eski köye yeni adet…lafından yola çıktığımızda, Gotham şehrini, yepyeni bir mekana dönüştürerek karanlık-vari olma özelliğini ceketinin sol cebine koyan Christopher Nolan, iki ezeli rakip olan Batman ve Joker arasında yaşanan kötücül olayların, karanlık taraflarını ortaya çıkarıyor.
Gelmiş geçmiş en iyi kült filmlerle aşık atarak, “babacan kült filmleri” tahtından indirme cesaretine sahip olan The Dark Knight, bu senenin en çok konuşulan filmlerinden biri oldu. Kimbilir, belki de Heath Ledger sayesinde… Bu düşüncenin geçerliliğinden tam olarak emin olamasak bile, bu denli başarıyı hak eden The Dark Knight’ın -imdb’nin sitesinde 9.1 puan aldığını da hesaba katarsak- kamera arkasına göz attığımızda ilginç bir tabloyla karşılaşmamız muhtemel.
Müzikler eşliğinde…
Ari gibi vızıldayan, o uğultuyu duyuyor musunuz? Hans Zimmer ve James Howard Newton tarafından filme adapte edilen arka plan müziğinin seyirciye aktarımı konusunda belli bir düzenek oluşturulup, destansı olma özelliği bir kenara bırakılarak, müziksel bir dokundurma sağlanmış adeta. Film boyunca hakim olan müziğin profesyonelce kullanımı, Joker ve Batman’in ruh halini değiştirirken, ilk filmdeki salt karakter anlayışını yıkan yönetmen Christopher Nolan ve senaryo yazarı David.S.Goyar tabiri caizse; daha çapraşık bir yapıyı ele almış.
Joker’in günlüğünden…
Bir ay boyunca otel odasına kapanan rahmetli Heath Ledger, Joker karakterinin psikolojisini, vücüt dilini ve konuşma biçimini(kendisini en çok zorlayan faktör) formüle ederken, her gece uyumadan evvel başucunda bulunan The Killing Joke ve Arkam Asylum kitaplarını okuyarak düşüncelerini ve duygularını günlüğüne aktarmış. Tam burada duralım. Çünkü sevgili Jokerimiz, usta yönetmen Stanley Kubrick’in Clockwork Orange filmini defalarca izledikten sonra dengesiz davranmayı öğrenmiş. Başarısının sırrı burada saklı galiba…
Hazır lafı açılmışken, gelelim Michael Caine’in, ilk joker karakterini canlandıran Jack Nicholson ile diğer Joker karakterine bürünen Heath Ledger’ı karşılaştırmasına…“Jack aynı palyaço gibiydi; ruhunda kötülük besleyen, insanı güldürmeyi bilen…Heath ise oldukça psikopattı.” Görünen o ki; Christopher Nolan madalyonun diğer yüzünde, tamamiyle farklı bir Joker imajı yaratmış. Nolan’a, neden Heath Ledger, Joker oldu diye sorduklarında, cevabı şöyle olmuş: “Çünkü o korkusuz.”
Joker’in yüzündeki makyaj silinmez izler bırakan bir silikondan yapıldığı için, oldukça ürkütücüyken, Robin Williams, Paul Bettany ve Adrien Brody’nin Heath Ledger kadar korkutucu olmadıklarından ötürü Joker rolünü Heath Ledger’e kaptırdığını duymuştuk.
Batman nam-ı diğer Dark Knight…
Mercek altına aldığımızda filmin ismi oldukça orijinal. Çünkü Batman’in herkesçe bilinmeyen diğer lakabı Dark Knight. Söz gelimi yarasaların geceleri ortaya çıktığına her ne kadar aşina olsak bile; Batman’in düşmanlarını korkutması için gecelerin (Tim Burton’ın Batman’inde “karanlık” sözcüğü bir metafordu) daha etkin olacağını düşünen ekip, filmin adının The Dark Knight olmasına karar vermiş.