Fırat Sayıcı
Bilim tarihinin tozlu sayfalarında kendi tezini çürüten bir çok öngörü bulunur. Bu sayfalara sığmayacak kadar uzun bir liste… Sinema tarihinde, tek tük de olsa, yapılış amacına, anlatmak istediği teze, karşı söylemler veya ters anlamlar çıkaran filmler görülmüştür. İşte onlara her alanda öncülük edecek, baştacı olacak, parmakla gösterilecek bir film; Kadınlar Hakkında Herşey…
Televizyon camiasının kendi halinde kadın yönetmenlerinden Diane English, ilk kez bir sinema filmine soyunduğunda aklında kocaman ve kadınlara yararlı olabileceğini düşündüğü bir fikir, koltuğunun altında ise bu fikrini yer yer yerle bir eden, yer yer ise seyircinin kafasını karıştıran bir senaryoyla çıkmış yapımcının karşısına ve işin ilginç yanı ikna etmeyi başarmış. Meg Ryan, Annette Bening, Eva Mendes ve Debra Messing gibi önemli kadın oyuncuları toplamış, film uğruna olabildiğince eli yüzü düzgün bir film çekmiş. Buraya dek herşey normal. Ancak film, kadınları tanımlamaya, hayat görüşlerini ve dertlerini masaya yatırmaya başlayınca, sadece erkek izleyiciler değil kadınlar da şaşkınlık içinde kalıyor. Erkeklere gol atmaya çalışan film, kendi attığı golü, hem de ters köşeden yiyor. Film boyunca nerde bir kıskançlık, nerde bir kurnazlık, yalandolanlık var, müsebbibi kadın oluyor. Hemcinsinin elinden kocasını çalan, bir kadın, bu durumu uzun süre en yakın arkadaşına açıklamayıp arkasından dedikodular yapan, yine bir kadın… Kocasını geri almak uğruna olmadık davranışlara giren, kendini küçük düşüren de bir kadın, onun cesaretini kırıp ‘Ne olacak? Kocandır, sever de aldatır da. Baban da zamanında beni aldatmıştı, boşver sineye çek.’ diyen annesi de bir kadın… Hemcinslerine aşık olarak erkekleri hayatından dışlayan da bir kadın, bir sürü çocuk doğurup katıksız ev kadınlığını ve anneliği sorgusuz sualsiz kabullenen de bir kadın…
Filmin en ilgi çekici, dahiyane fikri ise, son sahneye dek hiçbir erkeğin gözükmemesi. Ender rastlanan bir çözüm… Ancak çözümün kendisi bile erkekleri aklıyor. Şöyle ki; filmin tüm kadın karakterleri, ne zaman ki dertlerini unutuyor, hayatla ve birbirleriyle olan sorunlarını çözüyor, huzura eriyor, işte o zaman bir erkek çocuğu dünyaya geliyor. Ne ironi ama…