Pixar’ın bu yıl boyutları küçükte olsa en büyük silahı Wall-e. Fragmanları ile aylardır bizleri oyalayan, vizyon salonlarında yerini alacak sevimli mi sevimli Wall-e’yi kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyor ve bu ay dosya konusunu Wall-e’den çalan robotlardan en sevdiklerimizi hatırlıyoruz.

Marvin / The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (2005)

Kocaman beyni kadar kocaman bir kalbi olan melankolik robotum Marvin’im.

Douglas Adams’ın kaleminden, Garth Jennings’in yönetmenliğinde beyazperdeyle buluşmakta bir hayli geç kalmış olan Marvin, kendisinden istenilen görevleri, dâhiliğine hakaret saysa da, homurdana homurdana, harfiyen, tam da zamanında yerine getirir.

Evrenden otuzyedi kat yaşlıdır. Sürekli depresyondadır. Sevgiye muhtaçtır.

 

Sonny / I, Robot (2004)

 

Bay muhteşem Isaac Asimov’un eseridir. Alex Proyas’ın yönettiği filmde Will Smith 2004 model siyah Converse’leriyle aksiyona hız verir.

Sonny diğer NS-5 türlerinden farklıdır. Sonny’nin bir ruhu vardır. Ütopyalarını kurmak isteyen diğer robotlara karşı duran Sonny, insanlığın yanı başında yer alır ve iyiliği de, güzelliği de, barışı da temsil eder. Zekâsı tartışılmazdır.

 

T800 / Terminatör (1984)

 

1984 yıllarıydı. James Cameron’un 2029’unun karanlığında, geçmişi değiştirerek geleceğe yön verecek bir cyborgun, Terminatör’ün iyiliğin tarafına geçmesi fazla zaman almadı. Terminatör, Arnold Schwarzneeger ile bütünleşti. Arnold, Terminatör’ün bir parçası haline geldi.

Karizmatik mi karizmatik güneş gözlüklerinin arkasında T800. Hep sessiz kalsa, hiç konuşmasa dahi, o bir ikon.

 

T1000 / Terminator 2: Judgment Day (1991)

 

Son derece acımasız, ruhsuz, cani, ölümcül T1000, istediği şekle girebiliyor, istediğini düşman belliyor ve rahatlıkla avlayabiliyor.

Esnekliği ve çevikliği ile deli fişek gibidir. Serinin bu ikinci filminde Arnold’a kök söktürür.

Yönetmenliğini yine James Cameron üstlenmiştir. Robert Patrik ise T1000’in ta kendisidir.

Kumandan Data / Star Trek

 

Holo Deck’in neşe kaynağı. O bir melek android. Şaşırtıcı derecede insanlara benzer aynı zamanda onlara uyum sağlamaya da çalışır. Pozitronik bir de beyni, Spot adında bir kedisi vardır.

Rachael / Blade Runner (1982)

 

Philip K. Dick’in kalemi, Ridley Scott’ın yorumuyla çelik bakışlı, robot olduğundan bihaber Rachael, defalarca izlenmelidir. Sonra başa dönüp yeniden izlenmelidir. Senaryosunu Hampton Fancher’ ın yazdığı Blade Runner ‘da Dechard’ın Rachael Robot’a duyduğu aşktır. Dechard, Rechael ile yaşamayı seçer.

 

Bishop / Aliens (1986)

Aliens’ı yazmakla bitmez. Bishop ile Ripley arasındaki diyaloglar James Cameron tarafından yönetilir. Bishop inanılmaz bir kuvvete sahip olan bir androiddir. Ayrıca Sulaco uzay gemisinde bir doktordur. Bishop’u, fedakârlıkları unutulmaz kılar. Bir de bıçak numarası.

 

Johnny five / short circuit (1986)

Kusursuz bir asker olmasına rağmen, ışığa çıktığında sorular sormaya başlayan verilen emirleri uygulamayan bir robot Johnny! Bu isim ise kendi seçimi. Robot olmasına rağmen, insan olmanın, aşkın ve hayatın kendisini, ölümün korkusunu merak etmektedir.

Motoko Kusanagi / Ghost In the Shell

Motoko Kusanagi, Ghost in the Shell serisinin dahi robotudur. Mokoto, Japon güvenlik komitesine bağlı olan Kamu Güvenliği Bölüm 9′da çalışan bir cyborg’tur. Kemerinin altındaki sayısız yetenekle, Mokoto ciddiye alınmalıdır.

Maria / Metropolis (1921)

1921de Fritz Lang’in şehri özgürlüğüne kavuştuğunda, Maria filmin ilk kadın robotu olarak sinema perdelerine yansıdı. 1927’de Amerika’da yapılan ve Televox ismi verilen robot telefon sistemiyle yönetilebiliyordu. Sinemanın bu ilk robotu, Alman yönetmen Lang’in insan-robot karışımı bu yaratığı çağına göre oldukça sıra dışıydı. Aslında ona ilk bakıldığında, C3PO’nun büyükannesi olduğu kanısına varabiliriz.

Robocop / 1987

1987’nin Robocop’u, Paul Verhoeven tarafından yönetilmiş bir klasiktir. Hem de efsanedir. Bir çatışma sırasında vurulan polis memuru Murphy’nin bir cyborg’a dönüştürülmesini konu edinir. Kendinden emindir. Ağırdır. Yarı insan Yarı robottur. İkilemleri belirgindir. Hissedilir.

C3PO / Star Wars

Geveze android C3PO, kendisine hayran bırakır. Star Wars’ın vazgeçilemiyecek karakterlerinden biridir.

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.